Otomobilde ve Yakıtta Yeni Dönem...


Uzay Yolu filmlerinin otomobilleri gerçek oluyor. Tasarım açısından uzayı hatırlatan modelleri bir süredir yollarda görüyoruz; ancak uzay teknolojisine sahip petrol yerine hidrojeni yakıt olarak kullanan modellerin trafiğe adım atması yeni bir konu.

Bu alanda Japon Honda öncü markalardan biri; yaklaşık 8 yıl önce başladığı hidrojen teknolojisini kısa bir süre önce FCX olarak hayata geçiren marka, bu modelden sınırlı sayıda üreterek kiralama yöntemiyle satışa sundu. Deneme niteliğindeki bu modelin ardından yeni FCX modeli üzerine çalışan Honda, görünümüyle de uzay filmlerini hatırlatan bu modeli 2009 yılından itibaren satışa sunmaya hazırlanıyor. FCX öncelikle Japonya ve Amerika'da leasing yani kiralama yöntemiyle satılacak.

Tokyo yakınlarındaki Honda'nın ünlü Motegi yarış pistinde test ettiğimiz FCX, gazetecilere sıra dışı bir tecrübe kazandırdı. Öncelikle otomobil, gerçekten etkileyici bir tasarıma sahip. Gövdesi bir hayli iri olmasına rağmen far dizaynı sayesinde birden 'uzay' çizgisine bürünen otomobil, bir bakıma üzerindeki teknolojiyi haber veriyor. İç mekânda da güncel Civic modelini hatırlatıyor; ama tamamen sıra dışı bir dizayn söz konusu. Vites kolu, el freni küçük birer butondan ibaret.

Bu otomobilde bir marş motoru bulunmuyor; kontağı açmanızla birlikte çalışıyor. Ancak çalıştığını anlamak için ekrandaki İngilizce 'yola hazır' ifadesine bakmak zorundasınız. İşte o kadar sessiz çalışıyor. Çünkü FCX'te petrolle çalışan bir motor yok. Özel yakıt tankına yüksek basınçla sıkıştırılan 171 litre hidrojen 'fuel cell' teknolojisiyle ayrışarak lityum iyon pillere enerji depolanıyor. Fren yaparken de eğim aşağı inerken de bataryaya ekstra enerji girişi sağlanıyor. Bu sayede araçtan 129 beygir güç elde ediliyor. Gaz pedalına bastıkça petrolle çalışan bir motorun homurtusuyla kıyaslanmayacak türden, robotların çıkardığı sesleri andıran elektronik sesler yayılıyor.

Konsept olarak üretilen otomobilin henüz çarpışma testleri yapılmadı. Ancak otomobilin son hızı gerçekte 160 km/saat. Bir depo hidrojenle 570 kilometre yol alabilen FCX, Honda'nın çevreye yönelik çalışmalarında kilometre taşlarından biri. Hybrid, doğalgaz, bioetanolle çalışan otomobiller de geliştiren Honda, henüz zorunlu olmayan ve Avrupa'da Euro 5, Amerika'da Tier II standartlarını karşılayan yeni dizel motoru I-DTEC'i de modellerinde kullanmaya başladı.

Gelişmiş robot Asimo gibi teknolojilerle de öne çıkan Honda, bir yandan insan beyninden geçenleri 5-6 saniye farkla algılayan robot üzerinde çalışırken bir taraftan solar teknolojisiyle kısa sürede petrole benzer yakıt üretilmesi, biyogenetik teknolojisini kullanarak biyo ethanol yakıtı üretilmesi gibi konular üzerine yoğunlaşıyor. m.taslicali@zaman.com.tr

Hidrojenle Çalışan Otomobil 'Ayyıldız' 93 km Hıza Ulaştı


Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin geliştirdiği hidrojenle çalışan otomobil 'Fransa Shell Eco Maraton' adlı yarışa davet edildi

Aracın hızı son denemelerde 93 kilometreyi buldu. ÇÜ'de 8 makine, 2 elektrik-elektronik, 2 endüstri ve 1 çevre mühendisliği bölümü öğrencisinden oluşan proje grubunun geliştirdiği hidrojenle çalışan ve adı 'Ayyıldız' konulan otomobil, Fransa'daki yarışmalarda boy gösterecek. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu'nun (TÜBİTAK) Hidromobil 2007 yarışlarında Türkiye 2.'si seçilen ÇÜ'lü öğrenciler, Fransa Shell Eco Maraton yarışlarına davet edilmenin sevincini yaşıyor. Hızı son denemelerde 93 kilometreyi bulan aracı gruptaki Volkan Gülhan sürüyor; çünkü 13 öğrenci arasında en zayıfı o.

Çukurova Üniversitesi'den 1 danışman öğretim üyesi ile 13 öğrencinin hazırladığı hidrojenle çalışan otomobil, yarışta oldukça iddialı. Çevre Mühendisliği Bölümü öğrencisi Neslihan Yuca, aracın aksilik olmazsa Fransa'da birinci olacağını düşünüyor. Hidrojen enerjisinin çevreyi kirletmemesi sebebiyle yoğun ilgi gördüğüne dikkat çeken Yuca, hem aracın çevreye duyarlılığı hem de saatteki hızının gelişimi için aralıksız çalıştıklarını kaydetti. ÇÜ Makine Mühendisliği Bölümü Otomotiv Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kadir Aydın üniversitelilerin aracın çalışmasında kullanılan 14-15 bin Euro'luk pilleri temin etmek için sponsor bulduklarına dikkat çekiyor. 60 bin YTL'ye mal olan aracı pistlere indirmeyi başardıklarını kaydediyor.

Tıpta Türk Devrimi


Türkiye'de kanamayı birkaç saniye içinde durduran karışım geliştirildi. Karışım, özellikle hemofili, yani kanı zor pıhtılaşan hastalar için hayati önemde...
Bitkisel ürünlerden oluşan karışımın klinik deneylerini Hacettepe Üniversitesi Hematoloji Bölümü yaptı.
Ürün, Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsat alırken, Genelkurmay Başkanlığı da kanamayı durduran karışıma dair çalışmaları yakından izliyor.
Özellikle hemofili hastaları için hayati önem taşıyan karışımı, doktor olmayan İbrahim Cahit Fırat isimli bir kişi geliştirdi.
Beş bitkiyi karıştıran Fırat, elde ettiği karışım kanı durdurunca, bunu incelemeleri için Hacettepe Üniversitesi Hematoloji Bölümü'ne götürdü.
Bilimadamları klinik testlerin sonucunda, karışımın bir ağ oluşturarak kanı durdurduğunu teyit etti. Karışım ıslak tampon ve kapsül olarak piyasaya sunulacak.
Kazalarda tıbbi müdahale gelene kadar yaranın üstüne konulan ürün, kanamalı diş tedavilerinde de sonuç verdi. Diş tedavisinde kapsül olarak uygulanan karışımın yan etkisi bulunmuyor.

Bilimadamları temkinli
Ürün henüz bir ilaç değil. Bu nedenle bilimadamları karışımı "ara ürün" olarak tanımlıyor. Ancak karışım şimdiden Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsat aldı. Bakanlık ayrıca ürünü ambulanslarda bulundurma kararı aldı.
Çalışmaları Genelkurmay Başkanlığı da yakından izliyor. Genelkurmay, özellikle dağlık bölgelerde çatışmada yaralanan askerlere, tıbbi müdahale yapılana kadar uygulanabilecek bir çözüm olarak görüyor. Genelkurmay Başkanlığı'nın üretici firma ile görüşmeleri sürüyor.

Transistör



Dünyanın en hızlı transistörü...Amerika'da geliştirilen bu transistör 604 GHzfrekansta çalışabiliyor. Diğer bir deyişle saniyede 604 milyon işlem yapabiliyor ve kullanılmakta olan en hızlı transistörden tam üç kat hızlı.

Ekran



Teknoloji hız kesmiyor. Ve şimdide yer kaplamayan rulo tv....Görüntülemede "OLEDs", yani organik led teknolojisi kullanılmış, gazete kağıdı kalınlığında kıvrılabilir ekran.

Duş



Suyun basıncı ile çalışan, pil veya elektirik gerektirmeyen ışıklı duş başlıkları...Suyun basıncı ile çalışan bu ışıklı duş başlıkları, suyun sıcaklığına göre renklerini değiştiriyorlar.

Klavye



BluetoothLazer Sanal Klavye...Şarjlı pillerle 120 dakika çalışabilen 64 tuşlu bu 'Q' sanal klavyeyi kullanabilmek için sadece görüntünün oluşacağı düz bir alan gerekli. Üstelik tuşlarda 'beep' sesli!


Lamba



LED ( Işık yayan diyot ) teknolojisiyle üretilmiş süper ışık kaynakları...Yeni nesil aydınlatma araçlarında artık plastik kılıflarından çıkarılarak daha verimli hale getirilen ' LED ' adı verilen elektronik parçalar kullanılıyor. 22 watt bir elektrik gücü ile 45 - 65 watt arası ışık gücü almak artık mümkün. Sistemin ömrü ısınan bir eleman olmadığı için 50,000 saate kadar, yani yaklaşık olarak 35 seneye çıkıyor.

Kapı



(Geçebileceğiniz şekilde açılabilen otomatik kapılar..Yatay çubukların uçlarında bulunan sensörler sayesinde çubuklar geçeceğiniz kadar açılıp, ısı yalıtımında yüksek başarı sağlıyorlar.)

Taharet Musluğu



(Dünyada bir ilk.. FOTOSELL© TAHARET MUSLUĞU
Elinizi her uzatışta 10 saniye süreyle su verir ve otomatik kapanır.Maksimum hijyeni,su tasarrufu ve sağlamlık.4 adet AAA kalem pille 1 yıldan fazla çalışır.)

El sabunu



(Hijyen günümüzün sorunu. Bir kullanımlık ve hijyenik şartları yerine getiren ürünler revaçta..Ve işte tek kullanımlık sabun.. 18 metre boyunca mükemmel temizlik. 3-4 cm koparın ve kullanmaya başlayın. Bitkisel bazlı rulo, kullan at sabun.)

Kesme Tahtası



(Ev kadınlarının büyük yardımcısı olmaya aday bir icat.. Yemeklerin lezzeti artacak.. Kesme tahtası üzerinde doğradığınız malzemenin ağırlığını görebiliyorsunuz.)

Hızma



(Güzel bayan nefes aldıkça, pervane dönüp elektrik üretiyor ve şiddetine göre led parlıyor.)

Elbise



(Bu elbise tam 444 adet elektronik devre ihtiva eden plaketten yapılmış. Gün boyu güneş ile şarj olan elbise, geceleyin ise değişik renk ve şekillerde olmaya başlıyor. Üstelik bu ışık oyunları bir bilgisayarla değiştiriliyor.)

Yüzük



(Yeni çıkacak bu yüzükler sayesinde, doğum günlerini, evlilik yıldönümlerini unutmayacaksınız. Son 24 saat içinde her saat, parmağınızı 10 saniye boyunca 120 dereceye kadar ısıtıyor.)

Bilgi Toplumu Dönüşüm İhalesi Peppers&Rogers'ın

Türkiye'nin e-Dönüşüm süreciyle bilgi toplumu hedefine yakınlaşmasını sağlamak için, bir stratejik danışman belirlenecekti. Son haberlere göre, Bilgi Toplumu Stratejisi ihalesini, Peppers&Rogers kazandı. Tabii yabancı bir danışman firma seçilmesi de, dönüşüm planının ulusallığı üzerine tartışma yarattı. Ülke dinamiklerini yeteri derecede anlayamayan yabancılarla yürütülen bazı çabaların yetersiz kalması, özellikle ekonomi alanında sıklıkla tecrübe ettiğimiz bir sorun. Yine de, bilişim alanında gerekli adımların bir türlü atılmadığı, e-Türkiye değil e-Devlet'in öne çıkarıldığı bir ortamda, bu ihale ve bir danışman belirlenmiş olması umut verici.

BİLGİ EKONOMİSİ VE TÜRKİYE

Özgür Uçkan

İstanbul Bilgi Üniversitesi

Tel: 0212 216 22 22 / Faks: 0212 216 84 45 / e-posta: ozguru@bilgi.edu.tr

Oyunun kuralları değişti. Küresel ekonominin yeni kurallarını, ekonomik değerlerin bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan devrim niteliğindeki gelişim ile artan dolaşım yeteneği belirliyor. Bilginin kesintisiz, hızlı ve uluslararası ölçekte entegre ağlar üzerinde dolaşımı ve paylaşımının ekonomik değer yaratması üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz. Bir ülke bu küresel ağ içinde ne kadar değer, yani bilgi yaratır ve bu bilgiyi ağın geri kalanıyla ne kadar eşzamanlı ve uyumlu bir biçimde paylaşırsa, o kadar rekabet avantajına sahip oluyor.

Yeni kuralların geçerli olduğu bu oyunun adı “Bilgi Ekonomisi”… Yani, bilginin ekonomik ve insani kalkınma için etkili bir biçimde kullanıldığı bir ekonomi

Bilgi Ekonomisi: Bir “Bina” Kurmak

Bilginin dolaşımı ve paylaşımının insani ve ekonomik kalkınmanın, dolayısıyla da küresel rekabet avantajının temel dinamiği haline gelmesi görece yeni bir olgu. Bu olgu, “bilgi ekonomisi” kavramıyla konumlanmakta. Bilgi ekonomisi, hem mevcut sosyo-ekonomik eğilimlerin bir ürünü, hem de bir ulusal politika seçimi, politik bir hedef ya da vizyon olarak tanımlanabilir.

Genellikle ekonomide ileri teknoloji ve özellikle de BT kullanımıyla karıştırılan, oysa bunun ötesinde, tüm sosyo-ekonomik süreçlerde bilginin yarattığı değeri karakterize eden bilgi ekonomisinin, üzerinde hemen hemen uzlaşılmış dört temel direği bulunuyor:

1. Yerel ve küresel bilginin ekonominin tüm sektörlerinde yaygın ve etkili kullanımını özendiren, girişimciliği teşvik eden, bilgi devriminin yarattığı ekonomik ve sosyal dönüşümlere izin veren ve onları destekleyen uygun bir ekonomik dürtünün ve kurumsal rejimin yaratılması ve bilgi toplumunun hukuksal altyapısının oluşturulması;

2. Kaliteli eğitim ve yaşam boyu öğrenimin herkesin erişimine açık olduğu, yetenekli, esnek ve yaratıcı insanlardan oluşan bir toplumun yaratılması;

3. Toplumun tüm kesimlerinin erişimine açık, etkili ve rekabetçi bilgi ve iletişim hizmet ve araçlarının oluşturulmasını sağlayan, dinamik bir bilişim altyapısının, tam rekabete açık ve yenilikçi bir bilişim sektörünün kurulması;

4. Hızla büyüyen küresel bilgi stokuna katkıda bulunan, bu stoku yerel ihtiyaçlara uyarlayan, yeni ürünler, hizmetler ve yeni iş yapış tarzlarının yaratılmasında kullanan şirketleri, bilim ve araştırma merkezlerini, üniversiteleri, düşünsel üretim odaklarını ve toplumun tüm örgütlü kesimlerini kapsayacak bir biçimde inovasyon ve girişimciliğin desteklendiği etkili bir ulusal inovasyon sisteminin ve iş ortamının yaratılması

Ama “binayı kuran” bu dört temel direğin yanı sıra, “çatıyı çatacak” beşinci ve gizemli bir “orta direk” de var: bir ucunda bilgi toplumu ve bilgi ekonomisini hedefleyen bir “ulusal irade”nin oluşumunu tetikleyecek siyasal iradenin, diğer ucunda ise toplumun tabanında aşamalı olarak yaratılacak ve bilgi toplumunun dinamiklerini oluşturacak olan “kültür”ün yer aldığı bir eksen…

Bu “binayı kurmak” için, bir ülke üç zor görevle karşı karşıya bulunuyor:

§ Öncelikle, bilgi-temelli ekonomiyi kurmak ve kalıcı kılmak için tutarlı, çok yönlü bir ulusal strateji geliştirilmeli. Böyle bir stratejinin anahtar unsuru ise, değişime ve bilgi paylaşımına açık bir kavramsal çerçevenin ve yönetsel modelin geliştirilmesidir.

§ İkinci olarak, özel sektör, eğitimciler, bilim adamları, inovasyon geliştiriciler, sivil toplum, medya ve diğer kesimler dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerini kapsayan ve etkin katkılarını sağlayan bir strateji geliştirilmeli ve uygulanmalı.

§ Üçüncü olarak, bilgi temelli ekonomiye geçişte başarının ekonominin anahtar sektörlerinin işbirliğine, koordinasyonuna ve dengeli gelişimine bağlı olduğu göz önünde tutularak, ağ yapılanmasına ve bilgi dolaşımına uygun bir altyapıyı kapsayan koşullar sağlanmalı.

Kısacası, daha çok ve daha kaliteli bilgiyi özgürce ve bir an önce paylaşmak zorundayız…

Bilgi Ekonomisi ve Bilgi Özgürlüğü

“Bilgi Ekonomisi” kavramı, bilginin ekonomik ve toplumsal değer yaratması mantığından hareket eder. Ancak özgürce dolaşan ve adil bir biçimde paylaşılan bilginin değer yaratabileceği, dolayısıyla bilginin sınır tanımadan erişimi, yayımı, kullanımı, paylaşımı ve üretiminin mümkün olmadığı bir coğrafyada “bilgi ekonomisi”nden söz edilemeyeceği açıktır.

Türkiye’de ne kamu yönetimi ne de iş yönetimi süreçlerinde henüz sanayi devriminin merkezi yönetsel modeli tümüyle aşılabilmiş değil. Oysa artık hükümetlerin, kurumsal yapıların, kültürlerin etkileşime girdiği tek bir yönetsel süreç söz konusu: tüm ağları yatay koordinasyonla birbirine bağlayan, gayri merkezi, devasa bir bilgi ağı

Bu bilgi ağı katılımcı bir temelde etkinleştirilmeksizin ne yönetmek mümkündür ne de toplumsal ve ekonomik bir değer yaratmak. Çünkü bilginin paylaşımı iktidarın paylaşımıdır. Bilgiye erişim özgürlüğü, ya da daha yaygın kullanımıyla “Bilgi Özgürlüğü” yönetebilirliğin koşulu haline gelmektedir.

Son yıllarda giderek daha sık yaşadığımız krizlerin en temel nedenlerinden birinin aslında hepimiz farkındayız: şeffaf olmayan, katılıma kapalı, büyüdükçe etkisizleşen ve verimsizleşen, yolsuzluk ve israf ekonomisini tetikleyen bir kamu yönetimi. Aşırı merkeziyetçilik ve “sır” saplantısı, ne yazık ki çok uzun bir süreden beri devletin ruhuna sinmiş durumda.

Devletin kendini yüceltmesinin ve yurttaşlarıyla kulluk temelinde bir ilişkiyi dayatmasının bir göstergesi olan gizlilik saplantısı, genellikle "ulusal güvenlik" gibi "hassas" gerekçelerle meşrulaştırılmaya çalışılsa da aslında "yurttaşlara duyulan güvensizliğin" en somut ifadesidir. Böyle bir yönetsel yapıda demokrasi ve katılımdan söz edilemeyeceği gibi, ekonomik faaliyetin rekabetçi ve adil işleyişinden de söz edilemez.

Gerek kamu yönetiminde şeffaflığın, hesap verebilirliğin ve katılımın sağlanması, gerek bilgi temelli ekonomiye işlerlik kazandırılması, gerekse yargı sürecinin şeffaf ve adaletli bir biçimde işleyebilmesi için, temel insan hak ve özgürlüğü olarak kabul edilmesi gereken “bilgiye erişim özgürlüğü”nün, anayasayla ve özel bir bilgi edinme hak ve özgürlüğü yasasıyla hukuki güvence altına alınması bir zorunluluktur.

Katılımcı, yolsuzluk ilişkilerine kapalı, etkin, sorgulanabilir ve şeffaf bir kamu yönetimi; yurttaşların, sivil toplum kuruluşlarının ve iş dünyasının kamu bilgilerine erişiminin, dolayısıyla karar alma, uygulama ve denetim süreçlerine katılımının hukuki güvence altına alınması anlamına gelen “bilgi özgürlüğü” uluslararası standartlarda kanunlaştırılmaksızın, bilgi toplumu ve bilgi ekonomisinin gelişimini beklemek bir hayal olur.

Bilgi Ekonomisi ve Politika Ağları

Ekonomi gibi, kültür, politikalar, topluluk ilişkileri, her türlü örgütlenme de, ağ biçimi yapılanmalar içinde, akışların, bağlantıların, hızın, dolaşımın ve paylaşımın egemen olduğu “paralel evrenlerini” yaratmaya başladılar. Bu paralel evrenlerin iletişim boyutu, zaman-mekanın fizik boyutu ile etkileşime girerek gerçek etkilerde bulunuyor. Farklı ve çok çeşitli hedeflere yönelen sivil toplum kuruluşlarının, hemen her konuda oluşan yurttaş inisiyatiflerinin, sektörel birliklerin, siyasi oluşumların örgütlenme modellerinde ağların kazandığı konuma bir bakın. Başka türlü bir araya gelmesi zor insan toplulukları, ağların sunduğu bağlantı imkanı sayesinde herhangi bir duyarlılık alanında son derece hızla örgütleniyor, etkileşime girerek çeşitli eylemlerde bulunuyor.

Artık iletişim temel bir eylem biçimi haline geldi. 11 Eylül bile gücü mesajının sınırlarının çok ötesinde bir iletişim eylemi değil miydi? Siyasal eylem, iletişime ve yarattığı etkileşim imkanına dönüşüyor.

Ekonomi, “diyalektik ikizi” politika gibi, iletişimin örgütlenmesi olarak ağ faaliyeti haline geliyor. Sadece ekonomik faaliyetlerin kendisi değil, ekonominin değer yaratabilmesi için ihtiyaç duyduğu uygun ortam da ağ yapılanmasıyla oluşabiliyor. Hizmet, ürün, pazar bilgisinin dolaştığı ve değere dönüştüğü ekonomi ağları, hukuktan rekabet koşullarının yaratılmasına bir çok temel sorunun çözümüne, dolayısıyla iş yapma ortamının oluşturulmasına odaklanmış “politika ağları” olmaksızın doğru yapılanamıyor. Ekonomi-politika ağlardan geçiyor.

Politika ağlarının başarısı, belli bir faaliyet alanında ortak yarar gözetilerek saptanmış spesifik hedeflere yönelik olarak ürettiği politikaları, ilgili tüm tarafların yeterli temsiliyete sahip katılımı ve uzlaşısından kaynaklanan güçbirliği sayesinde “yapılabilir” kılmasında yatar. Ağ modeli, şu ya da bu amaçla toplanan ve devlet katında yetkiye, statüye sahip olmasına rağmen “kararlarını” bir türlü politikaya dönüştüremeyen “üst kurullar”ın yapısından farklıdır. Çünkü etkili bir politika ağının temeli, politika üretilen alan paydaşlarının özgür ve adil katılım imkanına dayanır. Ağdaki düğümleri oluşturan ortaklıklar, paydaşlıklar arasındaki iletişim yoluyla varılan uzlaşı temelinde, yatay koordinasyon mekanizmalarıyla işleyen gayri merkezi bir etkileşim modelidir bu.

Türkiye’de bilgi ekonomisinden kamu yönetiminin yeniden yapılanmasına demokratikleşmeden kalkınmaya hemen her alanda katılımcı politika ve karar verme ağlarının oluşturulması hayati bir önceliktir.

Bilgi Ekonomisi ve Ağ Yönetişimi

Bilgi diğer ekonomik değerlerden farklı bir yapıya sahiptir. Bilgi aslında bir “kamusal değer”dir. Bilginin değer yaratması paylaşılmasıyla mümkündür. Dolayısıyla tekelleşme eğilimi, bilgi ekonomisinde diğer ekonomilere oranla çok daha yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Bilginin devlet ya da pazar güçleri tarafından tekelleştirilmesi, olsa olsa bir “kıtlık ekonomisi” yaratabilir. Çünkü bilginin dolaşımı ve paylaşımının engellenmesi, bir “ağ ekonomisi” olan bilgi ekonomisinin özüne aykırıdır.

Bilişim ve iletişim teknolojilerinin yarattığı baş döndürücü çevrim hareketi, gerek pazar güçlerini gerekse kamu sektörünü bilginin ekonomik değer yarattığı bir ekonomiye doğru çekmektedir. Ancak bilgi ekonomisine geçiş, yalnızca yeni teknolojileri kullanmakla değil, ekonomik, toplumsal ve yönetsel bir paradigma dönüşümüyle mümkün olabilir. Sanayi devrimi ve ulus-devletin merkeziyetçi yönetsel paradigmalarıyla bilgi ekonomisi ve bilgi toplumunu gerçekleştirmek, “yetkili ağızlardan” duymaya alıştığımız asılsız bir iddiadan ibarettir.

Bilgi ancak ağlar üzerinde dolaşıma ve paylaşıma açılarak değer yaratabiliyorsa, bilgi ekonomisini ve bilgi toplumunu hazırlayacak olan ekonomik ve yönetsel model de ağ biçimi yapılanmalar temelinde şekillenmelidir.

Ağlar, bürokrasi tarzı hiyerarşik örgütlenmelere ya da pazar koşullarına tabi salt çıkar temelli örgütlenmelere alternatif oluşturan bir sosyal koordinasyon biçimidir. Ağ biçimi yapılanmalar arasındaki yatay koordinasyon, ilgili tarafların katılımını kolaylaştırmakta ve sosyal yarar katsayısını artırmaktadır. Ağ biçimi yapılanmalarda gayri merkezi koordinasyon arayışlarından doğan uzlaşıya dayalı sosyal yönetişim alanı, genellikle "ağ yönetişimi" olarak adlandırılmaktadır.

Bu yönetişim tarzının baskın yönelimi, koordine edilmesi ve dengelenmesi gereken birbirine bağlı çıkarlar etrafında buluşmak, etkileşim biçimi ise kamu aktörleri, özel sektör ve sivil toplum paydaşlarının çoktaraflı anlaşmalarıdır. Bu bakımdan ağ yönetişimi özü gereği gayri merkezi, yatay koordinasyona dayalı, esnek ve katılımcı bir yönetsel modeldir. Bir ağın ancak onu oluşturan düğümler arasındaki karşılıklı ilişki ve etkileşim imkanı sayesinde mümkün olabilmesi gibi, ağ yönetişimi de onu oluşturan paydaşlara sunduğu demokratik katılım imkanları ölçüsünde hayat bulabilir.

Bir tür "katılım forumu" olarak ağ yönetişimi, demokrasiyi kalkınma için bir araç haline getirmeden kendinde bir amaç olarak konumlayarak, bilgi ekonomisi hedeflerini, yani demokratik bir ortamda ekonomik ve sosyal kalkınmayı mümkün kılabilir.

Bilgi Ekonomisi ve Ortaklıklar

Örgütsel ve yönetsel modellerde köklü dönüşümler yaşanıyor. Bilgi çağının yeni yönetsel paradigmaları rekabet ve işbirliği kavramları arasındaki geleneksel karşıtlığı ortadan kaldırıyor. Internet temelli iletişimin dijital altyapısı ve çevrimiçi etkinlikler karar verme, yönetme ve hizmet sunma modellerini dönüştürüyor. Bu dönüşüm, ağ yapılanmalarının bağlantı imkanını toplumsal ilişkilerin ve iş yapma ortamının temeline yerleştirerek, rekabet ve işbirliğini aynı zaman - mekan boyutunda mümkün hale getiriyor. Bilgi ekonomisinin paradigmaları, kesintisiz iletişimin ve sürekli ilişkinin koşul olduğu bir faaliyet ortamını dayatıyor.

Bir ülkede bilgi ekonomisine geçişi sağlamanın ve bilgi toplumunu yaratmanın yolu, karar verme, politika ve strateji geliştirme, iş yapma süreçlerinde çok taraflı ortaklıklardan geçiyor: hükümet, kamu sektörü, iş dünyası, tüm çeşitliliği içinde sivil toplum kuruluşları, yurttaş inisiyatifleri, sendikalar, üniversiteler, medya gibi bir çok paydaşı, yani toplumun örgütlü tüm kesimlerini dahil eden, giderek bütün yurttaşları örgütlenmeye cezbeden ve toplumun yapısını dönüştüren ortaklıklar…

Tüm paydaşların çıkar ve sorumluluklarının dengelendiği, katılımcı, gayri merkezi ve yatay koordinasyona dayalı demokratik bir ağ yönetişimi, bilgi ekonomisinin gelişmesi için en uygun yönetsel modeli sunuyor. Bu paradigma dönüşümünün önündeki en büyük engel ise, sanayi toplumunun kazanan – kaybeden ikilemine koşullanmış rekabetçi ekonomik ilişkilerine ve merkeziyetçi dikey örgütlenme modeline dayalı zihinsel yapı.

Bu durum, merkeziyetçiliğin ve hiyerarşinin kökleştiği ülkemiz için özellikle geçerli. Herkesin kazanabileceği etkili bir işbirliğini mümkün kılacak yönetsel modeller ve buna uygun zihinsel çerçeve henüz oluşmuş değil. Bu katılımcı ortaklık yapısı kolektif zihinde karşılığını bulmamış da olsa, gerek kamu gerekse özel sektörde bilgi ekonomisi paradigmalarının yaratacağı etkililik ve verimliliğe yönelik ciddi bir talep var. Kamu sektörü iş dünyasına benzemeye çalışırken, iş dünyası da kamusal yarar ile ilgili alanlarda giderek daha çok faaliyet göstermeye başlıyor. Sivil toplum kuruluşları, yurttaş inisiyatifleri gibi çok taraflı örgütlenmeler ise, doğaları gereği gayri merkezi yönetsel modele daha yakın duruyorlar.

Bu çekim hareketini, taraflar arasındaki bu yakınlaşmayı toplumun en geniş kesimlerinin üzerinde uzlaştığı politika ve stratejilerle değerlendirip, ortak bir amaca, ortak sorumluluk ve dengelenmiş çıkarlara, karşılıklı güvene dayalı, çok paydaşlı bir ortaklık modelini ulusal ölçekte hayata geçirmemiz gerekiyor.

Bilgi Ekonomisi ve Toplumsal Erişim

Bilgi temelli ekonominin küresel ölçekte büyümesi, tüm ülkeler için önemli fırsatlar sunduğu gibi, ülkeler arasındaki eşitsiz rekabetten kaynaklanan ciddi sorunlar da doğuruyor. Hala geniş çapta yoksullukla savaşan, siyasi, yönetsel ve ekonomik kurumları zayıflık içinde olan ve ekonomik örgütlenmenin merkezi biçimlerinden yeni tarz örgütlenmelere geçişte güçlükler yaşayan ülkeler bu sorunları daha derin yaşıyor.

Bilginin yarattığı ekonomik değerlerin ülke sınırları içinde eşit ve adil bir biçimde paylaştırılamaması bilgi ekonomisine geçiş sürecini baltalıyor. Bilgi ekonomisinin paradigmalarına uygun yetenekli insan kaynağının yaratılması, toplumun en geniş kesimlerine yayılmış bir “bilgi kültürü”nden, “bilgi okuryazarlığı”ndan geçiyor.

Bu bağlamda, merkeziyetçi yönetsel modellerin terk edilememesi yüzünden bir türlü nasıl koordine edileceği bilinemeyen, stratejik öncelikleri ve işleyiş süreçleri belirlenemeyen “e-Türkiye girişimi”nin, katılımcı bir platformda geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Bu kapsamlı projenin, gerek “eAvrupa+” programı, gerekse bilgi ekonomisi yönelimli demokratik bir insani ve ekonomik kalkınma stratejisi çerçevesinde ele alınması, ülkemiz için hayati önceliği olan bir ulusal politika konusu.

Bir yandan, "eAvrupa+" planına entegre, kapsamlı bir "e-Türkiye" programı, hukuksal, kurumsal ve teknolojik altyapılarıyla gerçekleştirilirken; eşzamanlı ve bağlantılı bir biçimde, en çok yoksunluk içinde bulunan kesimlere öncelik tanıyarak, tabandan tavana ve yatay koordinasyon içinde bütünsel olarak geliştirilecek, merkeziyetçi olmayan, demokratik bir insani, sosyal ve ekonomik kalkınma modelini hayata geçirmek zorundayız.

Gerek diğer ülkelerle aramızda gerekse sınırlarımız içinde giderek büyüyen dijital ve kültürel uçurumun önüne geçmemiz için, fizik, dijital, insani ve sosyal kaynakları eşitlikçi ve adil bir temelde oluşturmamız; yani bilişim teknolojilerini ve bağlantı imkanını, içerik geliştirme donanımını, bilgi okuryazarlığı ve yaşam boyu öğrenim fırsatlarını, yeni örgütlenme ve sosyal ilişki modellerini herkesin erişimine sunmamız gerekiyor.

Bu hedef, birbirleriyle ilişkili iki önceliği dayatıyor: bilgi ekonomisi ve bilgi toplumuna uygun katılımcı yönetsel paradigmaların kamu yönetimi başta olmak üzere tüm örgütlenme biçimlerine hakim olması; etkili ve rekabetçi bilgi ve iletişim hizmet ve araçlarının oluşturulmasını sağlayan dinamik bir bilişim altyapısının, yenilikçi bir bilişim sektörünün kurulması

Bilgi Ekonomisi ve Hukuksal Altyapı

Bilgi ekonomisi ve bilgi toplumuna geçiş, ülkemizin “mega projesi” “e-Türkiye” girişiminin de temel hedefidir. Bu projenin önünde duran en büyük engellerin teknik ve hukuksal altyapı sorunları olduğu konusunda ise hemen herkes uzlaşmaktadır. Bir ülkede bilgi ekonomisine geçişin sağlanması ve bilgi toplumuna ulaşılması hedefleri, bilgi ve iletişim teknolojilerini herkesin erişimine açacak bir teknik altyapının yanı sıra, bu hedefleri mümkün kılacak bir hukuksal altyapının da kurulmasına bağlıdır. Bu altyapının adil ve eşitlikçi olması, insani ve ekonomik kalkınmaya uygun bir ortam yaratması, ülkenin küresel rekabet avantajını desteklemesi ise, hukuk devleti ilke ve normlarına uygun olarak geliştirilmesine bağlıdır.

E-Türkiye girişiminin hukuksal altyapısının oluşturulması amacıyla, e-imza, kişisel verilerin korunması, siber suçlar, bilgi edinme hakkı gibi bir takım yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi bir süredir siyasi iktidarların gündemindedir. Ama genellikle Avrupa Birliği’ne uyum zoruyla gündeme gelen bu düzenlemelerin hâlâ merkeziyetçi yönetim paradigmalarıyla ele alınması çözümden çok sorun yaratacak gibi görünmektedir. Asıl sorun kanunlaştırma sürecinin kendisinde yatmaktadır. Bu süreç, şeffaf olmayan, düzenlemelerin etkileyeceği tarafların katılımına ve denetimine kapalı, toplumsal fayda amacı yerine merkezi iktidarın kendini koruma güdüsüyle yönetilen, uluslararası tutarlılık gözetemeyen, kısa vadeli çıkarlarla etkilenmeye açık bir yapıdadır. Hele konu bilişim, teknoloji, inovasyon gibi hukukun uyum göstermekte güçlük çektiği alanlar olunca, RTÜK örneğinde olduğu gibi irrasyonel sonuçlarla karşılaşılabilmektedir. Avrupa Birliği’ne uyum, yalnızca müktesebat alanında değil, kanunlaştırma sürecinin demokratik ve katılımcı bir temelde iyileştirilmesine yönelik Birlik politikası konusunda da gözetilmelidir.

E-Türkiye’nin hukuksal altyapısı, baskıcı ve olumsuz düzenlemelerden özenle kaçınılarak, bilgi toplumu ve bilgi ekonomisini teşvik edici olumlu düzenlemelere öncelik verilerek, ilgili tüm tarafların etkin katılımıyla gerçekleştirilmelidir. Bu düzenlemelerin hızla gelişen teknolojiler tarafından kısa sürede işlevsizleştirilmemesi için mümkün olduğunca esnek ve minimalist bir yapıda olması gerekir. Ayrıca her düzenlemeden önce, söz konusu düzenlemenin kısa, orta ve uzun vadede sosyo-ekonomik açıdan hangi sonuçları vereceğini ortaya koyan kapsamlı “hukuksal risk analizleri”nin yapılması, toplumsal fayda açısından büyük önem taşımaktadır.

Bilgi Ekonomisi ve “Ulusal Sözleşme”

Türkiye’de bilgi ekonomisi ve bilgi toplumuna geçiş, hayati bir öncelik taşıyor. Hızla rekabet avantajlarımızı güçlendirmek; üretkenliğimizi ve kalite standartlarımızı yükseltmek; milli geliri artırmak ve adil bölüşümünü sağlamak; sürdürülebilir istihdam kanallarını yaratmak; ulusal eğitim ve öğrenim sistemimizi iyileştirmek zorundayız. Bu yüzden de, bilmek, daha çok bilmek ve bu bilgiyi paylaşmak zorundayız. Çünkü ancak özgürce dolaşan ve adil bir biçimde paylaşılan bilgi değer yaratır.

Bu değer platformunun oluşması, ulusal ölçekte dağınık bir çok ağı birbiriyle konuşturmak, anlaştırmak ve senkronize etmekten geçiyor. Tüm kurum ve kuruluşlarıyla kamu ağları; sektörel birlikler, organizasyonlar ve ticari kuruluşlar bünyesinde işleyen iş dünyası ağları; sivil toplumun ülkenin sosyal, ekonomik ve siyasi hayatında etki yaratma yeteneğine sahip dinamik kesimlerinin kurduğu ağlar… Bu ağlar bilişimin etkin ve akılcı kullanımıyla, bilgi yönetimi ve sistem entegrasyonuyla, ama her şeyden önce toplumun en geniş kesimlerinin güçbirliği ile uyumlaştırılmalı ki, bilgi ekonomisinin paradigmalarına uygun, katılımcı ve etkili ulusal karar verme ve politika üretme ağları yaratılabilsin.

Bilgi ekonomisi ve bilgi toplumuna geçiş, bir ulusal irade ve seferberlik konusu olarak algılanmak zorunda… Bilgi ekonomisi ve bilgi toplumunu gerçekleştirmiş, uluslararası toplumda hak ettiği saygın yeri almış bir Türkiye için, katılımcı bir temelde konumlanmış politika ve stratejiler doğrultusunda ulusal seferberliğin derhal başlatılması gerekiyor. Daha da önemlisi, bu seferberliğin, konjonktürden etkilenmeyen, toplumun en geniş kesimlerinin uzlaşısını temsil eden, hukuksal meşruiyete sahip ve bağlayıcı bir “Ulusal Sözleşme” ile sonuçlanması bir zorunluluk olarak beliriyor.

Gündelik politikalarla kaybedecek vaktimiz yok. Dünya her gün biraz daha hızlı dönüyor…

BÜYÜK FİKİRLERİ OLUŞTURMANIN YOLLARI

1.YOL : MEVCUT DURUMU TANIMLAYIN

Büyük fikirler oluşturmakta atacağınız ilk adım, o an için nerede olduğunuzu açıkça kavramaktır. Mevcut durumunuzu

tanımlarken, yapabildiğiniz ölçüde çok ve farklı ölçüm aracı kullanın. Örneğin, aşağıdaki başlıkları kullanabilirsiniz:

*Arkaplan

*Gereksinim

*Coğrafi / fiziksel konum

*Zaman parametreleri

*Rekabet durumu

*Mali durum

*Eldeki kaynaklar

*Elde bulunmayan kaynaklar

Bunun nasıl işlediğine ilişkin bir örnek vereyim. 1982'de New York'taki bir reklam ajansı için çeşitli bağımsız işler yapıyordum.

Ajansın müşterilerinden biri, Teksas'tan Granby Havacılık AŞ idi. Granby son derece güzel görünümlü, yüksek randımanlı dört kişilik özel uçaklardan iki ayrı model üretmişti. Granby'nin karşılaştığı sorun "Göklerdeki Porsche" diye sunulan 120.000 dolarlık uçağın satışlarının oldukça yavaş olmasıydı. (sayı 100'ün altındaydı) Oysa Granby'nin en iyi yılında, yani yaklaşık 36 ay önce satılan uçak sayısı 400'ün üzerindeydi. Ajans başkanı Bruce Friedlich, Granby için ortaya bazı fikirler atıp atmayacağımı sordu. Sonuç olarak bir haftam vardı. Ben de yukarıda çerçevesini çizdiğim yöntemi uyguladım.

*Arkaplan Granby, dört kitilik tek motorlu özel uçaklardan iki model üretiyor: 400 ve 500. Modeller birkaç yıl önce önemli ölçüde modernize edilip kaliteleri yükseltildiği için, uçakların özellikle randıman ve kalite açısından kusursuz bir imajı var. Buna karşın satışlar düşmüş.Granby uçakları neredeyse özel olarak iş adamları tarafından kendi başlarına uçmak için satın alınıyor.

Kullanım alanı, boş zamanlarda uçmaktan çok iş yolculukları. İlk kez uçak satın alanlar için uygun bir model değil.

*Gereksinim Granby için satışları artırmaya yarayacak, alanında süregiden önderliğini iyice açığa çıkaracak, hızla
uygulanabilecek ve çok fazla paraya mal olmayacak büyük bir fikir.

*Coğrafya Granby Teksas'ta. ABD'nin dört bir yanından ve sınırlı ölçüde dünyanın çeşitli yerlerinden müşterileri var.

*Zaman Ana kavramlara bu hafta ihtiyacımız var. Birkaç ay içinde fikrin yürürlüğe girmesi gerek.

*Rekabet Durumu Granby uçağı üstün bir ürün, fiyatı da uygun. Yüksek hız ve inanılmaz bir yakıt randımanı sunuyor.

*Mali Durum Son derece dütük bir bütçemiz var.

*Eldeki Kaynaklar Alıcı bir izleyici kitle, 4.500 Granby sahibinden oluşan sadık bir zemin ; destekleyici havacılık medyası

*Elde Bulunmayan Kaynaklar Dünyanın parası, dünyanın zamanı

2.YOL:HEDEFİ TANIMLAYIP ÖLÇÜLEBİLİR KILIN

Hedef önemlidir ve ölçülebilir olmalıdır. Hedefleri nasıl ölçersiniz? Hedefler izi sürülebilecek terimlerle ifade
edilebilmelidir.Örneğin : Genel Havacılık İmalatçıları Birliği�nin aylık raporlarından ölçülebilecek şekilde, Granby'nin birinci sıradaki pazar payını geliştirerek satışları yüzde 10 yükseltmek.

3.YOL:BOŞLUKLARI BELİRLEYİN

Bir sonraki basamak mevcut durumunuzla arzulaadığınız durum arasındaki boşlukları belirlemek olacaktır. Granby analizimize geri dönelim ve seçenekleri tek tek gözden geçirelim.

*Arkaplandaki boşluk Sanayi kötü durumda. Ürünün kusursuzluğuna karşın müşteriler duraksıyor gibi.

*Gerksinimlerdeki Botluk Ses getirecek etkili bir promosyon oluşturup satışları ve pazar payını artıracak bir yol bulmak gerek.

*Mali boşluk Ne yaparsak yapalım, maliyeti çok yüksek olmamalı. Bütçemiz 180.000 dolar civarında. Bu da ülke çapında olacak bir kampanya için çok az.

4.YOL: ÇÖZMEYE ÇALIŞTIĞINIZ SORUNUN ÖZÜNÜ SAPTAYIN

Doğru sorunu nasıl saptarsınız? Potansiyel sorun alanlarının bir listesini yapın ve herbirinin karşısına gerçekten bir sorununuz olup olmadığını yazın . Granby örneğimize geri dönelim . Satışlar düşük. Sorunun özü bu değil, satışlar niye düşük?

Öyleyse sorun nedir? Yanıt çok fazlaya mal olmasıdır. Satın almak için çok fazla, kullanmak için çok fazla. Fiyatları nasıl aşağı çekebiliriz? Granby'nin uçak fiyatını fazlaca indirmesi mümkün değil. Yine de satışlara yardımcı olacak tek şey, maliyette düşüş sağlamak. Dolayısıyla gerçek sorun buydu.

5.YOL:İZLEYİCİ KİTLEYİ /KULLANICILARI /YARARLANANLARI BELİRLEYİN

Bir başka adım, kime konuşuyor olduğunuzu açıkça kavramaktır. Granby örneğimizde bunları şöyle sıralayabiliriz:
Granby uçağı sahipleri, granby satıcıları, mevcut başka uçak sahipleri, lisanslı pilotlar, potansiyel uçak sahipleri,
yeni pilotlar, havacılık medyası, granby çalışanları (işlerinin geleceği konusunda) .Bu kategorilerin neler olduğunu
saptayıp kavramak, fikirlerinizi geliştirmekte önemli bir adımdır.

6.YOL:BİRAZ ARAŞTIRMA YAPIN

Çevrenizde, sizin için yararlı olmayı bekleyen ne çok enformasyon var. Kütüphanelere gidip şunları inceleyebilirsiniz: Rehberler,referans kitapları, ansiklopediler, yıllıklar, atlaslar, sözlükler, biyografiler, gazeteler, dergiler.

Ya da bazı özgün araştırmalar yapabilirsiniz:Anket gibi

7.YOL: BİR ODAK GRUBU OLUŞTURUN

Bu, insanları denetimli bir çevrede gruplar halinde topladığınızda ve uğraşınız için geniş kapsamlı bir araştırma yürüttüğnüzde işe yarar.

İyi odak gruplarının sırrı, gruba doğru insanları almakta ve grubu ne elde etmek istediğinizi gerçekten kavrayan deneyimli ve işi kolaylaştıran biri tarafından yönlendirmektir.

8.YOL: BİR GZFT ANALİZİ YAPIN

Duruma bakıp değerlendirmenin bir başka yolu da GZFT testi yapmaktır. GZFT'nin açılımı Güçlü yanlar, Zayıf yanlar,
Fırsatlar, Tehlikelerdir.

GZFT tekniği size sorunun özü konusunda sıfır noktasındayken son derece yardımcı olduğunu, hatta olası çözümlerin yönünü belirlemenizi sağladığını göreceksiniz.

9.YOL: ÖDEVİNİZİN KISA BİR TANIMINI YAZIN

İşin önemli yönlerini mantıksal bir düzen içinde sıralamak, boşlukları teşhis etmenize yardımcı olacaktır. Bunu kendiniz ya da çalışma ekibiniz için yazıyor olsanız bile özel bir dil (jargon) kullanmaktan sakının ve önceki bilgilerinize yaslanmayın.

10.YOL: SORUNU ALTI YAŞINDA BİR ÇOCUĞA AÇIKLAYIN, SONRA DA O SİZE AÇIKLASIN

Altı yaşında dost canlısı bir çocuk bulun ve sorunu ona açıklamaya çalışın. Burada hedefiniz işi iyi becerip daha sonra çocuğun sorunu size açıklayabilmesini sağlamaktır.

Çocuğun formüle edeceği sözleri çok dikkatle dinleyin. Önyargılarına ket vurulmamış bir zihnin neler üretebileceğini görünce şaşıracaksınız.

11.YOL: FİKİRLER OLUŞTURMANIN NİÇİN ZOR OLDUĞUNU ANLAYIN

"Fikir insanı" olmanınn çok zor olduğunu, onların sonradan ortaya çıkmadıklarını öyle doğduklarını düşünerek büyürüz ve bu duruma razı oluruz. Kendimiz için bu ön yargıya dayanan engeller yaratır ve onları doğruluğun yoluna dikeriz, oysa büyük fikirler oluşturabileceğimiz yer tam da orasıdır.

12.YOL: FİKİRLER OLUŞTURMANIN NİÇİN KOLAY OLDUĞUNU ANLAYIN

Fikirler oluşturmak kolaydır. Çünkü bunu yapabilmemizi sağlayacak süreç ve teknikleri öğrenmeye doğuştan yetenekliyiz.

Bunun için bütün gereken, temel bir kavrayış ve süreç üzerine birazcık deneyimdir.Böyle olunca bizi engelleyen herşey çözülüp gidecektir.

Pratik yapın. Bir daha deneyin. Deneyimli yaşayın. Rahatlık düzeyi yükselecek ve çok geçmeden kendi yararınıza büyük fikirler oluşturuyor olacaksınız.

13.YOL: SAĞ / SOL BEYİN YAPISINI KAVRAYIN

Beynin sağ tarafı yaratıcı, görsel, mekansal, kavrayışlarımızı yönetir. Beynin sol yanı ise mantıksal, matematiksel, yargıya varıcı ve analitik etkinliklerimizi yönetir.

Burada üzerinde durulmassı gereken nokta, bunların iki farklı işlev grubunun olmasıdır. Beyin büyük bir buhar makinesi gibi düşünülebilir. Bir yönde hareket etmeye başladımı bunu sürdürme eğilimindedir.

14.YOL: MANTIK TUZAĞINDAN KAÇININ

Zihin herşeyin mantıksal olarak işlemesini ister. Herşeyi küçük bölmelere ayırarak düzenlemeye ve bunları orada saklamaya yatkınızdır.

Bu büyük fikirler oluşturmanın önünde dikilen bir engeldir. Bazı büyük fikirler görünüşte mantıksızdır. Kendimize farklı

davranabilmnek konusunda izin vermeliyiz. Mantıksal olmak işe yarayabilir. Buna izin vardır. Mantık tuzağından kaçının.

15.YOL: ZEKA TUZAĞINDAN KAÇININ

Son derece zeki insanlarla son derece yaratıcı insanlar arasında mantıksal bir bağ olduğunu düşünerek kendinizi aldatmayın. Bir insan ne kadar zekiyse, geniş deneyimlerine dayanma olasılığı o kadar artar.

Kendinizi klişelere, basmakalıp düşüncelere bağlamak yaratıcılığınıza zarar verebilir, öyleyse zeka tuzağına düşüp başarısız olmayın.

16.YOL: ENFORMASYON TUZAĞINDAN KAÇININ

Bir sorun hakkında ne kadar çok şey bilirseniz,çözmek o kadar kolaylaşır. Gerçekten öyle mi? Fikirler oluşturmada
bilgilenmemiş insanların size yardım etmesine izin verirseniz, son derece açık olan ama bir türlü farkedemediğiniz çözümün bir şans eseri önünüze fırladığını görebilirsiniz. Bir sorunu çözmeye çalışırken araya birkaç tane de hiçbir şey bilmeyen kişi alın.

17.YOL: ANLAMSIZ LAKIRDILARINIZI ANLAMAYA ÇALITIN

Uyanık olduğunuz her zaman, bu boş laf etmeler, bu lakırdılar sürüp gider. Kimileri buna alt-konuşma diyor, kimileri de alt-yazı.

Bunun sizi yönlendirmesine izin vermeyin. Onu susturmak için bilinçli bir girişimde bulunmanız gerkebilir. Bu iç lakırdılar özellikle dinleme yeteneğinizin önünü tıkar. Onu düşünmenizle uyumlu tutmaya çalışın. Size rakip olacağına ortak olsun.

18.YOL: BİR CEP TEYBİ TAŞIYIN

Cep teybi konuşarak kullanabileceğimiz bir not defteridir. Teybinizi bir yığın notla doldurduktan sonra başa sarıp not defterinizin başına oturun, herşeyi bir güzel yazın. Kaydedip de unuttuğunuz irili ufaklı pek çok başlık karşısında şaşkınlığa uğrayacaksınız.

19.YOL: BİLGİSAYARINIZDA BİR FİKİR - TASLAK PROGRAMI KULLANIN

Bir fikir - taslak programının işleyişi şöyledir: Program size birbiriyle veya birbiri arasında ilintilendirilebilecek bir dizi başlık ve altbaşlık yaratabilme olanağı sunar. Fikirlerinizi geliştirirken bunlar arasında dolaşarak, ayrıntılı bir tanım ve özet yazmak ya da bir teklif veya bir sunum olutturmak türünden daha sonra gerçekleştirilecek bir çalışmanız için düşüncelerinizi kolaylıkla doğru bir düzene koyabilirsiniz.

Bu program, sizi büyük miktarda konudışı ayrıntıya boğmaksızın, büyük görüntü üzerinde çalışmanızı sağlar.

20.YOL: DUYULARINIZA ANTRENMAN TAPTIRIN

Bütün duyularınız yaratıcılığınızı kurmakta size yardımcı olabilir. Ancak onları etkin bir konumda tutmak kaydıyla! Görme, işitme,koklama, tatma ve dokunma duyularınız gün boyunca çeşitli girdiler alırlar, ancak kendinizi yeni bir duyum durumuna alıştırıp bu uyumu bozmanız çok uzun zaman almaz.

21.YOL: BİLDİK BİR ŞEYİ ON DAKİKALIĞINA İNCELEYİN

Bildik nesneleri muhakkak sayma, kuiku duymaksızın kabul etme eğilimindeyizdir; zihinlerimizde yalnızca gelişigüzel bir imajını barındırırız. Buradaki ödev algılama becerilerinize biraz idman yaptırmaktır.

Yaratıcılığınızı kurmak zihninizi keskinleştirmek demektir, bunun anlamı da algılarınızı güçlendirmektir.

22.YOL: BİR SORUN ÜZERİNDE DÜŞÜNMEYE ÇÖZÜM ANININ HEMEN ÖNCESİNDE BAŞLAMAYIN

Fikirler hakkındaki en çarpıcı şeylerden biri de beynimizi otomatik pilota bağlayabileceğimiz gerçeğidir. Beyninize temel kavramları ve bunlara ilişkin bir dizi uyarımı verecek olursanız, bir süre sonra size üzerinde çalışabileceğiniz kavramlar verecektir.

Öyleyse: Soruna ilişkin özet metni okuyun. Konuyla ilgili makaleleri tarayın. Videoya bir göz atın. Birkaç kişiyle konuşun. Sonra eski halinize dönün. Siz diğer etkinliklerinizle ilgilenirken, bu konuda düşünmeniz bilinçaltından sürecektir.

23.YOL: GÖZLERİNİZİ KAPAYIP ZİHNİNİZİ KENDİ HALİNE BIRAKIN

Ağır bir iş makinesi ya da araba kullanmıyorsanız, hayal kurmak pek çok harika şeye yarayacaktır.

Arkaya iyice yatırılmış bir uçak koltuğuna oturup sıkça camdan dışarı göz atıp bulutları ya da daha iyisi, bir günbatımını izleyebilirsiniz. Bu türden bir çevrede bilinçaltınızı bir sorunla uğraşmak çok işe yarayacaktır.

24.YOL: RÜYASINA YATIN

Beyninizi durdurmak olanaksızdır. Harıl harıl çalışmaya devam edecektir. Bundan yararlanın. Özellikle de uyurken zihninizde dolanıp duran bir dizi sorunla yatağa girebilirsiniz. Uyumaya çalışın. Sabah olduğunda sizi bekleyen gerçekçi bir çözümle karşılaşacaksınız

25.YOL: YOLCULUK ALIŞKANLIKLARINIZI YIKIN

Her yolculuğa tıpkı bir turist gibi, göreceklerinizin düşünü kurarak çıkın. Gittiğiniz yerdeki tuhaf küçük dükkanların vitrinlerine bakın. Zihninizi açık tutup "akışa bırakın" .

26.YOL: OKUMA ALIŞKANLIKLARINIZI YIKIN

Bir kütüphaneye gidin veya gazete bayiinden farklı birşey alın. Ön kapağa yakın bir yerde bulunan özetlere, buradaki küçük kutucuklara bir göz atın. İçlerinde bir sürü ilgi çekici şey bulacaksınız. Okurken etkin de olun. Gazeteden makaleler kesin.

27.YOL: TELEVİZYON VE RADYO ALIŞKILARINIZI YIKIN

Bütün bir akşamı TV seyrederek geçirin ama bu normalde hiç seyretmediğiniz bir tv programı olsun. Bütün bu alışkılarınızı yıkın. Alışkanlıklarınızı kazanmanız amacıyla yaptığımız şeylerde temel hedef sizi yerinizden iyice kıpırdatmak.

28.YOL: YEMEK ALIŞKANLIKLARINIZI YIKIN

Garip bir lokantaya gidin. Sipariş için yardım isteyin. Ya da bildiğiniz bir lokantaya gidip her zaman yediklerinizden tümüyle farklı bir şey isteyin.

29.YOL: BİR KİTAPÇIDA YA DA KÜTÜPHANEDE KİTAPLARI KARIŞTIRIN

Yeni bir konuda bilgilenmek amacıyla bir kitapçıya ya da kütüphaneye gitmek gerçekten ilgi çekicidir. Kitapları böyle
karıştırırken, mevcut tasarı ya da sorununuzla bağlantılar kurabilmek için uğraşın. Bu şunu nasıl etkiler? Bunu yapan bir kitabınız olduğunu varsaysak!

30.YOL: GÖZLERİNİZİ AÇIP MİMARİYE BAKIN

Eski bir binaya bundan sonraki ilk gidişinizde yapı özelliklerine şöyle bir bakın. Çevrenizde normalde ayırdına varmadığınız ne çok ayrıntı bulunduğunu görüp çarpılacaksınız. Düş gücünüzün gördüklerinizle canlanmasına izin verin. Ortaya çıkacak fikirler sizi de şaşkınlığa uğratacaktır.

31.YOL: TANIDIK BİR KATLI MAĞAZA YA DA ALIŞ VERİŞ MERKEZİNİ ALIŞILMADIK BİR BİÇİMDE ZİYARET EDİN

Mağazaya girdiğiniz zaman normalde istemiyeceğiniz türden birşeyler arayın. Sergilenen mallardan birinin üreticisi olduğunuzu düşleyin. Ürününüzün nasıl sergilenmesini isterdiniz? Satışları daha iyi duruma getirmek için değiştireceğiniz üç şey ne olurdu?

Müşteri için ne yapardınız?

32.YOL: ALITILMADIK KÜKKANLARI DOLATIN

Tuhaf alış veriş bölgelerinde dolaşmak büyüleyicidir. Ya da daha önce hiç gitmediğiniz küçük bir market veya küçük butiklerin bulunduğu tuhaf kentlerdeki şu eski alış veriş pazarları. Kafanızda çözmeye çalıştığınız bir sorun varken böyle yerlere gidin.

Çözümler arayarak ortalıkta dolaşın.

33.YOL: BİR MÜZEYİ ZİYARET EDİN -YANINIZA DA ÇOCUK ALIN

Bir sanat galerisine yada müzeye giderken yanınıza gençten birini alın. Böylece çocuklara kendi yaratıcılıklarını kurmakta yardımcı olurken, siz de kendinize yarayabilecek bir şeyler edinebilirsiniz.

34.YOL: BİR TİCARET FUARI YADA SERGİSİNİ GEZİN

İlgi alanınızdaki son gelişmelerin durumunu öğrenmek istiyorsanız,böyle bir yere gitmeniz gerekir.

Oraya açık bir zihinle gidin. Sergi münasebetiyle basılan broşürlerden edinmeye bakın. Olabildiğince çok kişinin kartını almaya çalışın. Ortalıkta fikirler bulmayı hedefleyerek dolaşın. Standlardaki en yetkili kişilerle temas kurup sohbet etmeye çalışın.

35.YOL: BİLDİK BİR FİLM İZLEYİN

Burada önerilen etkinlik, bir filmi yeniden izlemektir, ama kendimizi film ekibinden birinin yerine koyarak! Söz gelimi yönetmen olun. Çekimlerde kullanılan çerçeveleri inceleyin, kamera hareketlerini izleyin.

Filmdeki gülünç hataları bulmak da çok zevklidir. Küçümen yanlışlıkları bulmak, farkındalığımızı kurmamızda bize yardımcı olur.

36.YOL: "AMA" DEMEYİN, "VE" DEYİN

"Ama" şu anlamlara gelir: Haricinde , müstesna; ancak; ondan batka; ondan batka türlü; lakin; mamafih.

"Ve" şu anlamlara gelir: hem; ek olarak; dahası aynı ölçüde. Ama demek üzereyken kendinizi ve demeye zorlayın ve neler olacağını görün. Şaşkınlığa uğrayacaksınız! Engeller bir bir yıkılacak.

37.YOL: BAŞKA BİRİNİN BAKIŞ AÇISINI KULLANIN

Bu yöntem "eğer" üzerine kuruludur. Eğer siz bir müşteri olsaydınız, ona nasıl görünürdü? Eğer siz satış elemanı olsaydınız yapmayı umduğunuz pazarlığa nasıl bir tepki verirdiniz. Kendinize sorun: �karşımdaki kişinin bu fikre nasıl bir tepki göstermesini istiyorum?�

38.YOL: ÇİZGİ TAMAMLACA OYNAYIN

Gereken tek şey birazcık kağıt ve bir kalemdir. Kağıda birşeyler çiziktirip bunu karşıdakine verirsiniz. Oyun arkadaşınız çabucak bu çiziktirmeyi birşeyin resmine dönüştürmek zorundadır. Ortaya çıkan sonuçlara çoğu zaman siz de şaşıracaksınız.

39.YOL: "BU BAŞKA NE OLABİLİR?" OYNAYIN

Fikir, çocuğa evde kullanılan sıradan bir nesneyi gösterip "bu başka ne olabilir?" diye sormaktır. Burada çarpıcı olan şey, fikirlerin dışarıya sel gibi akmasıdır.

40.YOL: KURALLARIN SÖYLEMEDİĞİ ŞEYLERE KULAK VERİN

Bir grup insanla karşılıklı etkileşime dayalı bir fikir geliştirme seansı düzenlemezden önce şu örneği kullanır: dokuz nokta bulmacası. Hedef kalemi kaldırmadan çizilecek dört düz çizgiyle bütün noktaların üzerinden geçmektir.

41.YOL: YANAL DÜŞÜNÜN

Yanal düşünüş uzmanı Edward de Bono bunu şöyle tanımlar: Bir kavramla başlayan ve ardından çözüme ulaşana dek bu kavramla çalışmaya devam eden dikey düşünüş, gittikçe daha derinleşen bir çukur açmak gibidir;bir çözüm geliştirmeden önce soruna alternatif yollardan bakmayı keşfeden yanal düşünce ise farklı yerlerde bir yığın çukur açmak gibidir.

42.YOL: BİR BEYİN FIRTINASI SEANSI YAPIN

Bir beyin fırtınası seansı çok sayıda fikri hızlı bir şekilde oluşturmanıza yardımcı olacaktır. Bu yöntem iyi bir yönlendirme altında bir arada çalışan insanların, aynı konuda bireysel olarak çalışmasından çok daha geniş ölçekli
fikir ve olanaklar üretebileceği önermesi üzerine kurulmuştur.

43.YOL: KISA BİR TOPLANTI GÜNDEMİ HAZIRLAYIN

Beyin fırtınası seansından bir iki gün önce toplantı gündemini oluşturmak lazımdır. Belge şu bilgileri içermeli :

Yer, tarih, saat

Konu

Hedeflenen ürünün tanımlanması

Hedef ürüne varılması için gereken zaman aralığı

Seansa kimlerin katılacağı

Destekleyici arkaplan materyali

44.YOL: İŞİ KOLAYLAŞTIRACAAK BİRİ KULLANIN

Beyin fırtınası seansları toplantıyı yönlendirip denetleyecek birini gerektirir. Bu süreci kolaylaştırmakta deneyimli biri olmalıdır.

Yönlendiricinin şu becerileri olması gerekir:

Bir grup insan önünde durup amaçlanan husus hakkında akıllıca ve ilgi çekici bir şekilde konuşabilme yeteneği

Yüksek bir enerji düzeyi gösterbilme, grubun enerji düzeyini kontrol edebilme

Grubun yoldan çıkmasını engelleme

Grup halinde fikirler oluşturmada kullanılan çeşitli teknikleri bilme

İyi bir zamanlama duygusu

45.YOL: SEANSI PLANLAYIN

Yönlendirme işiyle görevli kişi seansı çok önceden planlamak zorundadır. Kullanılabilir zamanı gözden geçirin ve özel alanlar için belli sınırlamalar koyun.

46.YOL: ODADA ÜRKÜTÜCÜ OLMAYAN BİR YERLEŞİM DÜZENİ KULLANIN

Yerleşim düzeni açık olmalı, herkes birbirini görebilmelidir. Herkes yönlendiricinin ve yazmanın neler yaptığını görebilecek konumda olmaldır.

47.YOL: OLUMSUZ TEPKİLERLE BAŞA ÇIKIN

Grubunuzu fikir geliştirme havasına sokmak istiyorsanız, normalde içinde barındırdığınız kısıtlamaları bir kenara bırakmanız gerekir. Herhangi bir olumsuz düşüncenin su yüzüne çıkmasına izin vermeyin. Ah bu asla işe yaramaz. Çok pahalıya çıkar, üstelik kısa sürede benimsenmesi olanaksız. Saçmalık bu.� Bu tür yorumlar odada düşmanlık yaratmaya yarar ancak.

48.YOL: UNUTMADAN ÖNCE BİR YERE KAYDEDİN

Yönlendirici ya da bir yazman ortaya çıkan herşeyi kaydetmelidir. Bunun iki amacı vardır. Bir, hiçbirşeyin kaybolmadığından emin olursunuz. İki, bu herkese söyledikleri herhangi birşeyin tekrar ele alınıp aleyhlerinde delil olarak kullanılabileceğini gösterir.

49.YOL: KATILIMI TEŞVİK EDİN

Beyin fırtınası yaparken herkesin buna katılması gerçekten önemlidir. Bazı insanlar toplantının idaresini ele almak isterler, bazıları fırsat düştükçe uçuk bir yorumda bulunmak ister. Herkesin işin içinde olduğundan emin olmak ve bunu sağlamak yönlendiricinin görevidir.

50.YOL: SORUNUN ÇAMURDAN BİR MODELİNİ YAPIN

Bu bir seansın başlangıcında yakın kullanılabilecek iyi bir tekniktir. Çünkü herkesin yaratıcı olabileceğini gösterir, herkesi çabucak sarar ve buzları eritir. Katılımcılardan sorunun ya da iş kolunun veya hizmetin konu her ne ise, üç boyutlu bir modelini yapmalarını isteyin.

51.YOL: YANYANA OTURANLARIN SOHBET ETMESİNİ ENGELLEYİN

Bu tür toplantılarda küçük sohbetlerin boy göstermekte olduğunu ve aynı anda böyle iki üç sohbet merkezi oluştuğunugöreceksiniz. Bunların durdurulması gerekir.

ETKİLİ SUNUŞ

Christian E. BINGAMAN

1.BÖLÜM

SUNUŞLAR NEDEN YAPILIR?

Sunuş,bir topluluk önünde konuşma forumudur.Bir organizasyon adına içeride ya da

dışarıda sunuş yapılabilir.Dış sunuşlar ikna etmeye yöneliktir.Bunlar özel tutumlar örneğin,"Toplumun gelişmesine yardımcı olmak istiyoruz" ya da "Fiyatları yükseltmemiz la-zım" ya da "Biz sizin için çalışıyoruz" veya "ürünlerimiz tamamen doğal maddeler içermektedir" gibi geliştirmeye çalışır.

İçe yönelik sunuşlar genellikle enformasyon yaymak amacıyla verilir.Bunlar; bolümler, yöneticilerle astları, kıdemli işçilerle genç işçiler arasında bilgi paylaştırmanın bir aracı işlevini görür.İçsunuşlara örnek olarak brifingler, tanışmalar ve eğitim etkinlikleri verilebilir.

Sunuş bir iletişim kanalıdır.Organizasyonun büyüklüğü, karmaşıklığı ve yönetim fel-

sefesi sunuş gerektiren olayların yapısını ve türünü belirler.Sunuşlar çok çehrelidir.Konuşmacı, dinleyiciler, amaç, zaman, yer ve konu bunların tümü sunuşun etkinliğine katkıda bulunur.Bu yüzden, konuşmacının iletişim sürecinin karmaşıklığının ve dinamiklerinin bilincinde olması önem taşır.

BİR GRUP ÖNÜNDE KONUŞMA KORKUSUNU HAFİFLETMEK

Şirket içinde bir sunu yapmanın düşüncesi bile midenizde kramplar oluşturuyor, ağzınızı kurutuyor, terlemenize neden oluyor ve bacaklarınızı titretiyor mu? Eğer durum buysa, yalnız değilsiniz.Çoğu insan topluluk önünde konuşmaktan korkar.Bu korkuyu insanları gerçeklikten kaçmaya yönelten algılanmış bir tehdit meydana getirir.. Korku, algılanmış tehditle orantılı ya da orantısız olabilir.

Kendisini yaratan nedenle orantılı olan korku, sizi olumlu ve yapıcı bir şeyler yapmaya yöneltir.

Buna karşılık orantısız korkular psikolojik ve duygusal bakımdan zararlıdır.

Bir sunuş yapma korkusu algılanan tehditle genellikle orantılı olur.Konuşmacılar çoğunlukla; birincisi anlayış arayarak, ikincisi korkuyu yapıcı eyleme dönüştürerek -görevi üstlenerek- stresi yönetirler.

İLETİŞİM SÜRECİ

Etkili iletiŞim iki yönlü bir süreçtir; bir verici ile bir alıcı arasındalki düşünce alış verişidir. Konuşmacı (verici) olarak göreviniz, dinleyicilerin (alıcı) mesajı anladıklarından emin oluncaya kadar bitmez.Dinleyicilerden bir mesaj aldığınız zaman, bu mesajı anladığınızı dinleyicileri ikna edecek bir biçimde ifade edinceye kadar göreviniz tamamlanmaz.Verici ve alıcı eş zamanlı biçimde mesajı süzgeçten geçirir.

Süzgeçten geçirme işleminin sonucu şudur; Alıcı mesajı vericinin kasdettiği biçimde algılamayabilir.

Dinleyicinin anlayışını zenginleştirecek müdahelerde bulunmak amacıyla sunuşun planlanmış düzenini değiştirmek için, konuşmacıların iletişim dinamiklerinin bilincinde olması gerekir. Örneğin,birkonuşmacı mesajı yeniden ifade edbilir, örneklere başvurabilir, diyagramlar çizebilir, dinleyicilerin duygularını yansıtabilir ve özetleme yapabilir. Sözcüklerin herkes için mutlaka aynı şeyi ifade etmeyeceğini unutmayın.algılama kişisel birşeydir.

İLETİŞİMİN ÖĞELERİ

Sözlü sunuşların yapılmasında yer alan iletişim öğeleri konuşma, dinleme, geri besleme (sözlü veya sözsüz) ve soru sormaktır.

Konuşma

Sesiniz tutumunuzu, duygularınızı ve iç durumunuzu yansıtır.İç dünyanızın bir aynasıdır. Sesli anlatımın başlıca öğeleri ses hacmi, ses perdesi, tonlama, kalite, hız, lehçe ve stildir.

Ses Hacmi.Yüksek ses,fikirleri vurgulamak amacıyla etkili biçimde kullanılabilir.Buna karşılık, gereksiz yere sesi yükseltmek mesajdan çok şey götürebilir ve dinleyicileri kızdırabilir. Öte yandan bazı insanlar çok yumuşak konuşur. Sanki odada dinleyicilerin olduğunun farkında bile değildirler. Ses hacmi ya da tonunda hiçbir değişiklik olmadığından bunların konuşma biçimleri monotondur.Sonuç olarak dinleyiciler hayallere dalıp uyuklayabilir ya da sinirlenebilir.

Ses Perdesi.Etkili konoşmacılar anlamı güçlendirmek ve kullandıkları sözcüklere canlılık kazandırmak amacıyla seslerini alçaltır ya da yükseltir.Ses perdesinin uygun kullanımı anlamı berraklaştırır.

Hız.Konuşmacının sözcükleri söyleme hızının farkında olması ve bunu kontrol etmesi gerekir.Konu karmaşık olduğu zaman konuşma hızı düşürülmelidir.

Kalite.Kalite, kişinin sesinin kendine özgülüğünü anlatır.Ama duygusal ve fiziksel durumlarda etkide bulunur.

Tonlama ve Telaffuz. Tonlama, konuşma seslerinin yapısını anlatır.Telaffuz ise seslerin sözcükler içinde kaynaşmasıdır.

Stil.En çekici stil sohbet biçiminde olanıdır.Bu, ezbere, kendiliğinden konuşmak demek değildir.Tam tersine dinleyicilerden herbirine sanki kendisine konuşuluyormuş duygusunu veren bir konuşma tarzıdır.

Dinleme

Etkili iletişim hem dinlemeye hem de konuşmaya bağlıdır.İki tür -pasif ve aktif- dinleme vardır.Pasif dinleme dikkatli suskunluğu ve en az yanıt vermeyi kullanır.Diğer kişinin fikirlerini istediği gibi ifade etmesine izin verir. Konuşmacı uzunca bir sözlü etkileşim beklemez. Suskunluk ya da tek bir sözcük yeterli olabilir.Bazen sözsüz bir karşılık daha uygun düşer.

Aktif dinleme daha zordur.Dinlerken karşımızdaki kişinin dilini, hızını ve konuşmasının içeriğini izlememiz gerekir.Aktif dinleme karşınızdakinin duygularını paylaşarak dinlemektir.

Geri Besleme

Geri besleme kişiye başkalarını nasıl etkilediği konusunda bilgi verir.İki tür geri besleme vardır.

Sözlü geri besleme ses perdesi, ses tonu ve konuşma hızıyla birlikte kullanılan sözcükleri kapsar.Sözlü anlatım konuşmacının başlıca mesajını dinleyicilere aktarır.Sesin kontrol edilmesi ses hacmi, ses perdesi, hız, nitelik, telaffuz ve stil üzerinde yoğunlaşarak başarılır.

Ses perdesi değişmesi bir sözcüğe genel anlamından daha güçlü bir anlam verir.

Sözsüz geri besleme, yani beden dili; yüz ifadelerini, göz temasını, duruşu, jestleri, fiziksel mekanı ve zamanı kapsar.Konuşmacının vücud hareketleri dinleyiciye gönderilen ikinci dereceden mesaja katkıda bulunur.

Yüz kasları ve gözler belki de vücüdun diğer kısımlarından daha fazla sözsüz mesaj

iletir.Örneğin, bir kaşın havaya kalkması şaşkınlık, gözlerin açılması hayret, tavana bakma derin düşüncelere dalma, yere bakma günlük hayaller kurma anlamına gelebilir.Yüz ifadeleri ve göz hareketleri dinleyenlere konuşmacının onlarla iletişim kurmek isteyip istemediğini ve mesajı anlamalarına ilgi duyup duymadığını anlatır.Dinleyenlerin mesajı anlamadığını düşünüyorsanız, konuyu yeniden anlatmanız ya da tekrar etmeniz veya karışıklığı düzeltmek için belki de bir örnek vermeniz gerekir.

Beden Dili. Konuşmacı kürsüye kürsüye ya da podyuma yaklaşırken dinleyicide ilk

izlenimini oluşturur.En iyi strateji emin adımlarla yürümek, notları hızlı bir şekilde düzenlemek, dinleyicilere bir göz atmak ve derin bir nefes alarak konuşmaya başlamaktır.

Öne arkaya sallanmak, ağırlığı bir bacaktan ötekine vermek ve gereksiz yere pod-

yumun gerisine doğru gitmek dinleyicinin dikkatini dağıtır.Jestler el ve kollarla yapılan

vücud hareketleridir.Genellikle konuşmacının kendini konuya kaptırması sonoucu ken-

diliğinden ortaya çıkar.Örneğin, dinleyicilerden biri konuşmacıya bir soru yöneltirken

konuşmacı kollarını göğsüne kavuşturarak durursa, dinleyiciler konuşmacının soruyu önemsemeyerek, savunmaya geçtiğini ya da başka sorular dinlemek istemediğini düşünebilir.

Poz. konuşmacının duruş biçimidir.Dimdik durmak ya da kendini koyvermek dinleyiciye ayrı ayrı mesajlar verir.Konuşmacı fiziksel olarak rahat edebileceği şekilde, gergin olmayan bir çeviklik ve kontrol duygusu yaratarak durmalıdır.Ayaklar birbirine yakın olmalı ve ağırlık iki ayağada eşit olarak dağılmalıdır.

Oturma Düzeni. Bir sunuş için oturma yerlerinin fiziksel düzenlenmesi bir mesaj verir

ve dinleyicilerde bir tepki yaratır.Konuşmacının niyeti hazır bulunan herkesin aktif katılımını sağlamaksa, bu durumda oturma düzeninin bu mesajı vermesi gerekir.

Sunuş Programı. Dinleyicilerin zamanının en az sizinki kadar değerli olduğunu unutmayın. Başlangıç ve bitiş zamanları en küçük noktasına kadar belirlenmelidir. Ne olursa olsun, programa bağlı kalınmalıdır. Konuşmaya geç başlarsanız ya da önceden belirtilen zamanlarda ara verilmezse, bu durum konuşma konunuzu gölgede bırakabilir.

Sorular ve Cevaplar

İki tür -dolaylı ve dolaysız- soru vardır.Dolyısıyla sorular özgül bir konuyu ortaya atar. Bu sorular "evet", "hayır", şeklinde ya da kısa olarak cevaplanabilir.Dolaysız bir soruya şu örnek verilebilir: "Önceki slaytta gösterilen satış hacmi sadece Ocak ayına mı aittir?"

Dolaylı sorular açık uçludur.Cevap vermeden önce düşünmek gerekir.Örneğin, şu soru "Önceki slaytta gösterilen satış rakamlarına nasıl ulaştınız?"

Sorular şu işlevleri yerine getirir:

* Nedenleri saptamak.

* Tepkileri açığa çıkarmak.

* Öneriler almak.

* Dikkati yoğunlaştırmak.

* Geri besleme elde etmek.

* Zıt görüşleri ortaya atmak.

* Yaratıcılığı kamçılamak.

* Tartışma yaratmak.

* Mutabakatı sınamak.

* Performansı eleştirmek.

* Yeni alanlar keşfetmek.

* Anlama derecesini değerlendirmek.

ÖZANLAYIŞ

Özanlayışınız kendi görme biçiminizdir. Bir sistem içinde kendimizi belli bir hiyerarşik düzeye koyarız.Birçok sistemin ögesi olduğumuz için kendimizi gördüğümüz düzey sisttemden sisteme değişebilir.Son olarak hepimizin bir özel bir de genel yanı bulunmaktadır.Özel ve genel davranışlarımızın dört boyutu vardır:

1) Kendimizin bildiği ve başkasının bilmesine izin vermediği davranış.

2) Kendimizin bildiği ama başkalarına açık olmayan davranış.(derin duygular, fikirler)

3) Kendimizin bilmediği ama başkalarının gözlediği davranışlar.

4) Kendimizin bilmediği ve başkalarına da açık olmayan davranışlar.

Geri besleme (sözlü veya sözsüz), kendimizin bilmediği bu davranışların farkına varmamıza yardımcı olmak için başkaları tarafından yürütülen bir girişimdir.

Kendini Açığa Vurma

Açığa vurma sayesinde kendimizin bir parçasını başkalarıyla paylaşma komusunda serbestçe kararlar alırız. Kendimizi daha iyi anlamamız için kendimizi başkalarıyla paylaşmamıza gerek vardır.Kendini açığa vurma ancak kendinizi başkalarına gösterdiğiniz zaman ortaya çıkar. Bunun riskli olacağı korkusundan kurtulun . Bereket versin ki ödüller risklere ağır basar. Kendinizi açığa vurma süreci boyunca olğunlaşırsınız.

Kendini Analiz Etme

Kendinizi sürekli ve dürüst bir şekilde sınavdan geçirmenizi kapsar.Bunu yaparken aşağıdaki soruları yanıtlamak yardımcı olabilir:

1. Temel değerleim neler?

2. Bu değerlerin herbiri benim için ne kadar önemli?

3. İhtiyaçlarım neler?

4. Bu ihtiyaçlardan hangileri karşılanıyor?

5. Karşılanmayan ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilir?

6. Güçlü yanlarım ne?

7. Gelişme alanlarım hangileri?

8. Bu alanları nasıl bir güce dönüştürebilirim?

Olumlu bir özanlayışa sahip olduğunuz zaman daha etkili bir konuşmacı olacaksınız.

ÖZET

Bu bölümde, etkili sunuşlar yapma konusunda sizi içsel olarak hazırlamaları bakımından iletişim süreci ve özanlayışı inceledik.

2.BÖLÜM

SUNUŞLAR NİÇİN PLANLANMALI?

Planlama etkili bir sunuşun anahtarıdır.Planlama çok yönlüdür.En azından aşağıdaki

noktaların belirlenmesini kapsar:

1. Sunuşun amacı.

2. Konuşmacının hedefi.

3. Dinleyicilerin rolü ve ihtiyaçları.

4. Lojistik: Ne zaman? Nerede? Kim?

5. Donanım ve materyaller.

6. Maliyetler.

7. Sunuşa yaklaşım.

  1. Sunuşun içeriği.
Konuşmacının Hedefleri

Konuşmacının iki hedef dizisi bulunur: Sunuşun hedefleri ve kendi hedefleri.Bazı kişisel hedefler sunuşun etkisini arttırır.Bunun örnekleri şunlardır:

* Saygı, inanç ve güven uyandırmak.

* Geri beslemeden öğrenmek.

* Soruları daha iyi kullanmak.

* Özgüven oluşturmak.

* Aktif bir dinleyici olmak.

Sunuşun etkisini azaltan kişisel hedeflere de şu örnekler verilebilir:

* Bu uzmanlığa sahip tek kişi olduğunu göstermek.

* Terfi etmek.

* Başka birisini kötü göstermek.

* Övgü almak.

* Kişisel konumunu yükseltmek.

Dinleyicinin Hedefleri

Bir kişiden bir sunuşa katılması istendiğinde, çoğunlukla Şu iki kendiliğinden tepkiden birisini gösterir: "Harika!" ya da "Zamanımı boşa harcamayacağım."

DİNLEYİCİNİN ROLÜ

1. Bölümde sunuşun iletişime yönelik bir forum olduğunu belirttik.

Dinleyicinin rolü pasif değildir. Dinleyici sözlü ve sözsüz olarak enformasyon gönderir.

Dinleyici Nedir?

Dinleyici, özel bir amaçla bir araya getirilmiş insan grubudur.Dinleyiciler arasındaki tek ortak bağ bu olabilir. Bir sunuş sırasında, her zaman iki çeşit karşılıklı etkileşim görülür:

1) Dinleyicilerin arasında etkileşim.

  1. Dinleyicilerle konuşmacı arasındaki etkileşim.
Dinleyici Analizi

Dinleyici analizi kendinize şu soruları sormaktan ibarettir:

1. Dinleyici grubu oluşturacak insanlar hakkında ne biliyorum?

2. Bu insanlar hakkında nasıl daha çok şey öğrenebilirim?

3. Bu bilgileri sunuşun etkili olma olasılığını arttırmak için nasıl kullanabilirim?

Dinleyiciyi analiz etmede yardımcı olacak bilgiler şunlardır:

1. Gelecek insan sayısı.

2. Geleceklerin isimleri.

3. Geleceklerin konumları.

4. Temsil edilen bölümler.

5. Bölüm yöneticilerinin sayısı.

6. Yardımcı personel sayısı.

7. Geleceklerin cinsiyeti.

8. Geleceklerin yaş ortalaması ve kıdem durumu.

9. Karar alma gücüne sahip insan sayısı.

10. Sunuşun konusuna çok ilgi duyan insan sayısı.

  1. Sunuşun konusuna çok az ilgi duyan insan sayısı.
Sunuş Ortamı

Kötü bir sunuş ortamı çok istekli dinleyicilerin bile gevesini kırabilir.Fiziksel dü

zenleme, dikkat dağıtıcı dış etkiler ve dinleyicilerin kalabalığı sunuş ortamına etki-

de bulunur.

Fiziksel Düzenleme. Dinleyicilerin nasıl oturacağını, mekanın büyüklüğünü ve

kullanılacak araçları önceden belirlemek, sunuş sırasında problemleri en aza indi-

rir. Bilinmeyen değişkenler ne kadar azsa özgüvenimiz o kadar artacaktır.Sadece

ödevinizi yapmadığınızın açıkça görüldüğü durumlar dinleyiciyi çileden çıkarabilir.

Dış Etkiler. Siren, trafik, koridor konuşmaları ve vantilatörün yarattığı gürültü-

ler dinleyicinin dikkatini dağıtır.Dikkat dağılması anlık bir durum ise, sesinizi ve/ya

da vücut pozisyonuzu ayarlayıp konuşmaya devam edin. Gürültü, devam etmeyi

olanaksızlaştıacak kadar sinir bozucuysa zorunlu bazı ayarlamalarla yetinmek daha

iyidir.

Dinleyici Kalbalığı. Dinleyicilerin kalabalıklığı sunuşun ne kadar biçimsel olaca-

ğını belirler.

ÖĞRENME

Bir sunuş sinleyicilere bilgi mesajı verir.Yetişkinlerin öğrenimi konusunda önde

gelen otoritelerden birisi olan Dr. Malcolm Knowles, Yetişkin Öğrenci: İhmal Edil-

miş bir tür adlı kitabında, neredeyse 20.yy.lın ortalarına kadar, "hem çocukların hem

yetişkinlerin eğitimi için tek bir teorik yapı vardı: pedagoloji.

Pedagoloji

Pedagoloji, "çocukları eğitme sanatı ve bilimi" olarak tanımlanır.Bunun kökenleri

romanın yıkılışına kadar gider. romanın düşüşünden sonra, bu vvarsayımlar putpe-

restlik olarak görüldü ve 7. yy.da yasaklandı.

Pedagolojinin mesajı şudur: "Bu böyledir, buna inan ve bunu hatırla".

Andragoloji

"Andragoloji", yetişkinleri eğitme teorisini tanımlamak için kullanılan bir terimdir.Yetişkin eğitiminin mesajı şöyledir: "İşte sana bilgi, bunu al ve sana yararlı olacağını düşünüyorsan kullan".

Deneysel Öğrenme mi, Konferans mı?

Yetişkinler en iyi deneysel olarak yani, birşeyle bağlantı kurarak ya da bir şey yapa-

rak öğrenirler.

Deneysel öğrenimin çeşitli düzeylerini bir sunuşa aktarmanın sayısız rolü bulunmak-

tadır. Kuşkusuz, deneysel sunuşlar geliştirirken göz önünde bulundurulması gereken iki

değişken, mevcut zaman ve dinleyicilerin esneklik derecesidir.

3. BÖLÜM

SUNUŞUN ÖĞELERİ

Mesajlar bir çok yoldan (sözlü sunuşlar, resimler, doğa) iletilir.

SUNUŞ HAZIRLAMANIN DOKUZ AŞAMASI

1. Sunuş analizini yapma.

2. Veri toplama.

3. Verilerin düzenlemesini yapma.

4. Sunuşun planını çıkarma.

5. Metni yazma.

6. Görsel yardımcıları kararlaştırma.

7. Metni konuşmaya dökme.

8. Sunuşu prova etme.

  1. Sunuşu yapma.
VERİ TOPLAMA

Konuşmacı

Bilgi deponuzdaki verileri etkili biçimde hatırlamanın yolu beyin fırtınasıdır.

Organizasyonun Dosyaları

Şirketin dosyaları sunuş geliştirmek için mükemmel bir bilgi kaynağı olabilir. Not-

lar, mektuplar, plitika ile ilgili yöntem ve broşürler raporlar, istatikler gibiçşeylerin tü-

mü potansiyel bilgi kaynaklarıdır.

Görüşmeler

Bilgiye ihtiyaç duyulduğunda gösterilen ilk tepki bilen birisine sormaktır.Aynı ilke

bir sunuş için veri toplamada da geçerlidir.

VERİLERİN DÜZENLENMESİ

Sunuşun hedefleri açık ve konuşmacının hitabetleri iyi olsa bile, içerik iyi düzenlen-

memişse dinleyiciler hayal kırıklığına uğrayacak ve zaman yitireceklerdir.konuşmacı

elindeki verileri düzenli olarak aktarırsa böyle bir sorun olmayacaktır.

Kilit Düşünce

Kilit nonktaları belirlemeden önce, konuşmacının kilit düşünceyle ilgili bir ifade geliştrmesi gerekir. Kilit noktalar buradan çıkarılır. Kilit düşünce, etrafında kilit noktaların geliştirileceği sunuşun özüdür.

Kilit Noktalar

Kilit noktalar, kilit düşüncelerden çıkarılır.Larry Samovar ve Jack Mills kilit nok-

taların seçilmesi ve ifade edilmesi için bir dizi yol göstermişlerdir:

1. Her nokta kilit düşün cenin bir ürünü olmalıdır.

2. Her nokta öteki kilit noktalardan farklı olmalıdır.

  1. Kilit noktalar kilit düşünceyi yeterince tartışmalıdır.
Ana Noktaların Sıralanması

Verileri düzenlemenin birkaç değişik yolu bulunmaktadır:

1. Kronolojik. Eğer ana noktalar en iyi kronolojik sıraya göre geliştiriliyorsa bunları

orataya çıkacakları zamana göre sıralayın.

2. Tarihsel. Eğer ana noktalar bir dönem meydana gelen değişikliklerle birlikte ar-

kaplan bilgiside veriyorlarsa, sıralama tarihsel olmalıdır.

3. Mekansal. Örneğin bir şirketin bölge ya da yöreye dayalı çalışmalarının tartışıl-

ması hakkında bilgi vermek amacıyla kullanılır.

4. Konuya Göre. Bu düzenleme konuyu mantıksal ya da doğal bileşenlerine ayırır.

5. Problem Çözümü. Bu düzenleme bir problemi, problemin nedeninin analizini ve

önerilen Bir çözümü ortaya koyar.

PLAN ÇIKARMA

Bir plan iki tamel amaca hizmet eder.Fikirleri planda hiyerarşik bir sıraya koymak

için semboller kullanılır. Ortaya çıkan plan şuna benzer:

I. Ana nokta

A. Kilit nokta

1. Destekleyici veri

2. Destekleyici veri

B. Kilit nokta

II. Ana nokta

Bu plandaki her bölüm yalnızca bir fikri gösterir.

METİN YAZMA

Uzunluğu ne olursa olsun sunuş asla ezberden yapılmamalıdır; Çünkü sunuşun

dinamikleri çok karmaşıktır. Ama notlara da çok fazla bağlı kalmayın. Notlar

sadece hafızayı canlandırır.

Yazılı Metni Geliştirme

Yazılı metin sözlü sunuştan farklıdır.Hem mesajı ham sunulacak görsel metaryel-

leri tanımlar.Yazılı metin kendi kendine yeterlidir.Sözlü sunuş olmadan da anlaşılabilir.

Yazılı Metnin Bölümleri

Yazılı metinde, plandaki dört bölüme denk düşen dört bölüm bulunur.

Giriş. Dinleyicilerin konuşmacıyla ilgili ilk izlenimlerine katkıda bulunur.Bazı konuşmacılar dinleyicinin dikkatini hemen konunun üstüne yoğunlaştıracak bir cümleyle başlarlar.Dinleticiye yönelmek ya da neden bir araya getirildiklerinden söz etmek dinleyiciyi anında konunun içine çekecekir.

Kilit Düşünce. Kilit düşünce sunuşun hedefidir.Sunuşun neyi gerçekleştireceğini söyler.

Gelişme. Bu kısım hem plandaki her bir noktanın ayrıntılarının tartışılmasını, hem de kilit noktayı destekleyici veriler içerir.

Sonuç ya da Kapnış. Etkili olması için sonuç bölümü dinleyicinin dikkatini iletilen mesaja yöneltmeli ve dinleyicilere bir tamamlanmışlık duygusu vermelidir.

Son Taslağı Hazırlama

Askerlikle ilgili bir deyişte olduğu gibi: "Onlara ne söylemeye geldiğinizi söyleyin, söy-

leyeceklerinizi söyleyin ve arkasından ne söylediğinizi söyleyin." Bu bir sunuşun yapısı için

de geçerlidir.

GÖRSEL YARDIMCILARI BELİRLEME

Bazı konuşmacılar önce yaratıcı ve ilginç görsel araçları seçip, dah sonra dsunuşu bun-

ları kapsayacak şekilde yazma yanlışına düşüyor.Bu, süreci tersine çevirir.Doğru sıra su-

nuşu yazmak, sonra hangi görsel araçların kullanılacağına karar vermektir.

METNİ KONUŞMAYA DÖNÜŞTÜRME

Yazılı bir sunuşun dili ve stili, sözlü bir sunuşun dili ve stiliyle aynı olamaz.Bu nedenle

sözlü sunuş yapmadan önce yazılı metni konuşma stiline çevirmeniz gerekir.Bir konuşma

stili geliştirmek için önerilen bazı ilkeler şunlardır:

1. Şahıs zamirleri kullanın.

2. Kısaltmalar kullanın.

3. Günlük sözcüklere dayanın

4. Kısa ama çok fazla olmayan bağlaçlar kullanın.

5. Argo, jargon ve akrostiklerden kaçının.

6. Olumlu sözcükler kullanın.

7. Cümleleriniz kısa olsun.

Rahat ve sohbet eder gibi konuşmak yapaylığı azaltır ve tek tek her dinleyicide sadecekendisine konuşuluyormuş hissi uyandırır.

4. BÖLÜM

GÖRSEL ARAÇLARIN KULLANILMASI

GÖRSEL ARÇLAR SUNUŞLARA NASIL KATKIDA BULUNUR?

Görsel araçlar fikirleri güçlendirir, berraklaştırır ve açıklığa kavuşturur.

SUNUŞA YARDIMCI ARAÇLAR

Sunuşa yardımcı araçlar üç kategoriye ayrılır: sessiz görsel araçların kapsamına yazı

tahatları, yazı levhası, projeksiyonlar gibi görsel araçlar girer. İşitsel araçlar teyp, maka-

ralı teyp ve plakları kapsar.

Prejoksiyonlar

Projeksiyonlar ya da saydam göstericiler hem küçük hem de orta büyüklükteki dinle-,

yici grupları için elverişlidir.Etkili olması için net ve okunaklı olmalıdır.

Konuşmacının dia üzerindeki belirli noktaları göstermesi için bir çubuk kullanması gerekir.

Slaytlar

Slaytlar, renk, fotoğraf, film ve çizim kullanmak için mükemmel araçlardır.Işıkların açılıp

kapanması sırasında dinleyicinin dikkati dağılacağından, konuşmacı bu anlarda akışı nasıl ko-

ruyacağını planlamalıdır.

Filmler

Film, bir teoriyi, kavramı, taekniği ya da süreci pekiştirmenin iyi bir yoludur.Konuşmacı

sunuşun mesajını desteklemek amacıyla filmi iyi analiz etmelidir

Yazı Tahtaları

Siyah zemine beyaz, yeşil zemine sarı renkli tebeşi daha iyi gider. El yazısı da okunaklı ol-

malıdır. En büyük dezavantajı tahta silinince bilginin yok olmasıdır.

Yazı Levhası

Yazı levhası bir yazı sehpasına, duvara ya da tahtaya iliştirilebilen büyük boy boş kağıtlar-

dan meydana gelir.

Yazılı Materyal

Yazılı materyaller; görsel araçlarda ya da sunuş sırasında sunulan metaryelin kopyalarını

ek bilgileri, istatistiksel verileri ve hatta sunuş metnini içerebilir.

Grafikler

Grafikler sessiz görsel araçların bir biçimidir.Çoğu kez bir konu bazı grafik türlerini kulla-

narak daha iyi aydınlatılabilir.

TELEKONFERANS

Masrafların yükselmesi nedeniyle değişik coğrafi bölgelerde yaşayan insanlar arasında

bağlantı kurmak için telekonferans yöntemi kullanılıyor.Telekonferans, ayrı yerlerdeki bi-

reylerin, karşılıklı etkileşim amacıyla telekominikasyon sistemlerinden yararlanmasıdır.

5. BÖLÜM

KONUŞMACININ LİDERLİK ROLÜ

GRUP DAVRANIŞLARI

Grup davranışları bir gruptaki tek tek bireylerin sergilediği davranışların bir bileşkesimidir. Sadece bir grubun üyesi olmakla grup davranışı hakkında çok şey öğrnebilirsiniz. Her grup yaşam süesi boyunca bir parça değişir ve gelişir. Buna "grup dinamikleri" denilmektedir.

Grup Dinamiklerinin Öğeleri

Grup dinamiklerine katkıda bulunan belli başlı altı öğe mevcuttur: misyon, normlar, yapı, roller, liderlik ve iletişim.

Gruplar ister gönüllü ister gönülsüz kurulsun, bir amacı başarmak için oluşur. Kendi misyonlarını kendileri belirleyebilir ya da misyon grubun dışındaki bir güç tarafından önceden belirlenebilir. Her grubun özgül değer ve standartları vardır. Misyonunu başarıyla yerine getirmek için grubun izlediği süreci böylesi değerler ve standartlar yönlendirir. Bu süreçte lider çok önemli bir rol oynar. Etkili ve verimli grup performansı iletişimle doğrudan ilintilidir.

Grup Üretkenliği

Grup üretkenliğini etkileyen iki faktör bulunmaktadır. Birincisi, grup içindeki her bir bireyin tutumu grubun oluşuracağı sonuçları etkiler. İkincisi, grup üretkenliği bir bütün olarak grubun kollektif davranışına bağlıdır.

Bireysel Davranış.1) Grup üyeliğine isteğiniz dışıda seçilmiş olsanız bile aktif bir katılım gösterip göstermeyeceğinizi kararlaştıracak olan kişi sizsiniz

2) Rol özdeşmesidir. Bazı bireyler ait oldukları grupta lider olmak için güçlü bir istek taşır.

3) kabullenmedir. Kendinizi grubun bir parçası olarak görüyor musunuz? Grup sizi bir üye olarak kabul ediyor mu?

4) sevgidir. Düşünceli ve sevecen davranış, kendi kendine motive olmuş, özsaygıya sahip ve aktif katılım göstermeye aday bir kişi olmanın işaretidir. Bir sunuşa katılma payınızı bu konuların her birini ne kadar iyi çözdüğünüz belirler.

Kollektif Davranış. Bir grubun performansını etkileyen ikinci faktör, üyelerin grup üretkenliğinin önündeki engellerle nasıl başa çıktığıdır.

Karar Alma

Sunuş bir karar alma ihtiyacını doğurabilir. Grup kararları iki kategoriye -süreç ve görev- ayrılır.Süreç kararları bir görevin nasıl başarıacağını kararlaştırır. Görev kararları ise doğrudan grubun ortaya koyduğu ürünle bağlantılıdır. Grup kararları otoriteye çoğunluğa ya da mutabakata dayalı olalarak alınabilir. Otoriter bir karar, özel bir birey ya da bireyler tarafından alınır.

Problem Çözme

Etkili problem çözümü mantıksal bir atak planını izler.

LİDERLİK

Bir lider grubun amacına ulaşılmasını kolaylaştırdığı zaman etkili olur. Konuşmacı kişisel saldırılara kutuplaşmaya ve düşmanlığa engel olmalıdır.

Liderlik Yaklaşımları

Esas olarak iki lidrlik yaklaşımı -dolaysız ve dolaylı- bulunmaktadır. Sunuşlarda her ikisi de geçerlidir.Dolaysız liderlik yaklaşımında konuşmacı; dinleyici, konuyu ve sunuştan çıkan sonucu mutlak olarak kontrolü altında tutar. Sadece sunuşta nelerin yer alacağını belirlemekle kalmaz, sunuşun yönünü ve vurgusunu da belirler. Dolaylı liderlik dinleyicilerin daha fazla kontrol sahibi olmasına izin verir.

Sorumluluk

Dinleyiciler konuşmacının belirli rolleri yerine getirmesini beklerler. Konuşmacının sadece üç temel sorumluluğu -kolaylaştırma, özendirme ve kontrol etme- vardır. Konuşkan dinleyicilerin tartışmaya egemen olmasını engellemeli ve konuşmacının konuşmayı hedefe yönelik tutması gerekir.

Güven Oluşturma

Webster's New Collegiate Dictionary, "güven"i şöyle taımlıyor: "Birisinin ya da birşeyin karekterine, yeteneğine, gücüne veya gerçekliğine kesin biçimde bel bağlama." Güve iki yönlü bir süreçtir. Güven duyan kimseye güven duyulur.

Mizah

Çoğu sonuçlar mizaha başvurmak için fırsatlar meydana getirir. Sunuşlarda mizaha başvurmanın iki yol gösterici ilkesi vardır. Dinleyicilerin oluşturduğu gülüşmelere katılın ve kişisel hatalarınıza gülün.

DINLEYİCİLERİ SUNUŞA KATMA

Dinleyiciyi Konuşmaya Teşvik Etme

Birincisi, hedeflerinizi (sunuşla ve dinleyicilerle ilgili hedeflerinizi ) önceden analiz edin. İkincisi, tüm sunuşu planlayın. Üçüncüsü, konunuzu tanıtmak için yeterince zaman ayırın. Giriş önemlidir! Bu, konuşmacı ve dinleyicilerin kendilerine alışmasını sağlayan bir süreçtir. Drdüncüsü, soru ve cevaplar, grup tartişmaları,görsel araçlar, örnek olay incelemeleri ve rol canlandırması rolüyle mesajı hayata geçirmeleri için dinleyicilere bir şans tanıyın.

Dinleyici yanıtları

Aktif ve uygun biçimde karşılıklı etkileşime girenler, bir şey söylemeyenler söz konusudur. Öte yandan, konuşma üzerinde tekel kuranlar tüm konuşmaları kendileri yapmak ister. Konuyu değiştirmek ya da tartışmaya yeni bir konu sokuşturmak isteyenlere yandan dolananlar deniyor.

Konuşmacının Yanıtları

konuşmacılar iddialı insanlardır. Katılımı özendirmekte anahtar konuşmacının tutumudur.

BEKLENMEYENİ YÖNETME

Dinleyici Davranışları

Düşman Katılımcı: Düşmanlık bir protesto ifadesidir. Birey konuyu komuşmacıyı organizasyonu ya da kişisel baskıları protesto ediyor olabilir. Düşmanlık konuşmacıda korku duyguları uyandırabilir. Bu düşmanca durumu yönetmenin en iyi yolu nedir? Dinleyici düşmanlığını yönetmek önce, özkontrolü korumayı; sonra da düşman katılımcı üzerinde kontrol kurup sürdürmeyi gerektirir. Düşmanca tavrı kontrol etmek için, kişisel düşmanlığı dagıtmaya çalışın. Düşman katılımcıdan kaçmak ya da onu önemsememek sadece sunuştan birşeyler alıp götürür.

Gönülsüz Katılımcı. Sunuşta olmayı istemeyen bir dinleyici genellikle sandalyeye yayılma bir şeyler karalama ya da uyuklama gibi pasif sözsüz davranışlar sergileyecektir. Bazı insanlar konuşmacı kim olursa olsun ya da mesaj ne kadar değerli olursa olsun sunuşlara katılmaktan heyecan duymaya bilir.

Dosyalar

9. kalkınma Planı.İş Planı.Kosgeb destekleri 1.Kosgeb destekleri 2.Kosgeb arge destekleri.Kosgeb Tekmerleri.Motivasyon.Hayaller.Tübitak teydeb destekleri.Oslo Klavuzu Işığında Yenilik.Frascati Klavuzu Işığında Ar-Ge.Problem Çözme Teknikleri.Proje Yönetimi.Toplam Kalite Yönetimi.Matriks Organizasyonlar.Fikri Mülkiyet Hakları.Marka nedir?.Marka başvurusu.Marka koruma.Bitki Islahçı Hakları.Patent Bilgisi.Verimlilk.6.çerçeve programı.Kobilerin 6.çerveve programına katılımı.6.çeçeve programında uluslararası işbirliği.
6.çerçeve programı projesi hazırlama .6.çerçeve programı projesi sunma ve değerlendirme.Finansal Analiz.Örnek Finansal Analiz.Finansal Başarısızlık.Sermaye Piyasası Kurumu.İnsan Kaynakları Yönetim Sistemi.AB'ye Özel sektörün intibakı.AB Çevre Müktesebatı.Stratejik Planlama.Bilgi Toplumu Stratejisi.Tarım Stratejileri.Kriz Yönetimi .EU Lobbying.Bilgi ekonomisinin reddettikleri.Teknokentler.Bilgi Ekonomisi.E-Ticaret'e Davet.TİKA Teknik Yardım Projeleri.Fikri Mülkiyet Hakları.Proje Yönetimi.Endüstriyel Tasarım Tescili.Tübitak Proje Destek Süreci.Pazar Araştırması ve Planlaması.Örgüt Yönetimi.Makale Yazma.Bilimsel Araştırma Teknikleri.


Yurtdışı Pazarları
Azerbaycan. Moğolistan. Türkmenistan. Kırgızistan. Kazakistan. Özbekistan. Ukrayna. Moldava. Romanya. Gürcistan. Makedonya. Bosna-Hersek.


Vizyon 2023 Teknolojik Öngörüleri
Strateji Belgesi. Üretim. Tasarım. Savunma Havacılık Uzay. Nano. Mekatronik. Malzeme. Enerji ve Çevre. Biyoloji ve Genetik. Bilişim.

Genel Bilgiler

FELSEFE
Dinler Tarihi.Atatürkçülük.
BİLİM
TOPLUM Dunya ekonomi tarihi.GIDA ÇEVRE SAĞLIK TARIM Bitki Islahı.MALZEME TEKNOLOJİ Nano Teknoloji.Bilgisayar Ağ Temelleri.ENERJİ TAŞIMACILIK UZAY Yıldızların İç Yapısı ve Evrimi.
SANAT
ROL MÜZİK EDEBİYAT YEMEK Denizlerimizdeki Balıklar.
SPOR
YAZ KIŞ MÜCADELE