Çocuklar için 'akıl almaz' icatlar

Teknoloji, sadece sokakların değil evlerin de çocuklar için tehlikeli olduğunu düşünen aileler için ilginç buluşlarla önlemler alıyor. Bebeğin neden ağladığını gösteren ''Bebeğim neden ağlıyor?'' gibi icatlar ailelerin gönüllerine su serpiyor.

http://www.teknoportal.gen.tr sitesine göre, bebeğin neden ağladığını gösteren yüzyılın buluşu "why cry?" (bebeğim neden ağlıyor?) aleti, görüntülü telsiz, çocuğun merdivenlerden düşmesini engelleyen demir parmaklıklar aileleri rahatlatıyor.

Araştırmalara göre, günümüzde birçok çocuk ev kazaları yüzünden ciddi ya da hafif yaralanmalar yaşıyor.

Ocakta kaynayan çay çocukların üzerine dökülebiliyor, klozet içindeki suyu içen çocuk zehirlenebiliyor.

Araştırmalara göre çamaşır makinasında kilitli kalan çocuk sayısı da az değil. Makyaj malzemeleri, tıraş bıçakları, geniş çekmeceler de çocukların evdeki düşmanlarından sadece birkaçı... Bu nedenle bilimadamları ve bazı tasarım şirketleri de ev içi kazalara karşı çeşitli aletler üretti.

Bebeğim neden ağlıyor?

İspanyol bir babanın "Why Cry" isimli aleti icat etmesiyle, "bebeğim neden ağlıyor" sorusu tarih oldu.

Bu alet, bebeklerin ağlamasına neden olan beş temel sorunu gösteriyor: Acıkma, sıkılma, rahatsızlık ve ağrı, uyku, gerginlik veya korku. Üzerinde farklı ışık ve uyarı sistemleri bulunan ve bebek hangi nedenle ağlıyorsa onu gösteren ışıkla uyarıda bulunan aletin fiyatı 100 YTL.

Çocukların kapıya sıkışma tehlikesi de kapı spoteri ile önleniyor. Fiyatı 3.75 YTL olan stoperi kapı üzerine yapıştırıyorsunuz, kapı kapanmıyor ve çocuğunuz sıkışmıyor.

Ev kazalarına karşı bir diğer alet ise 5.5 YTL değerindeki çekmece kilidi... Çekmece düğmelerini birbirine bağlayan kilit, hem çocukların çekmecelerin içindeki eşyalara ulaşmasını hem de çocukların çekmeceleri bir basamak gibi kullanmasını engelliyor.

Bebeği gözetleyen telsiz

Bebek güvenliğinde gelinen son nokta ise görüntülü telsizler... Web kamerası gibi küçük monitörü bebeğinizin ya da çocuğunuzun bulunduğu odaya bırakıyorsunuz, elinizdeki telsiz ekranından hareketini kolayca takip edebiliyorsunuz.

364 YTL değerindeki bu aletle çocuğunuzun uyuyor numarası yapıp yapmadığını kontrol edebiliyorsunuz. Uzmanların geliştirdiği solunum monitörüyle ise endişeli aileler, istedikleri her an bebeklerinin kalp atışlarını dinleyebiliyor.

400 YTLdeğerindeki bu alet, normalin dışında ritm bozukluğu olduğunda sinyal veriyor ve sizi uyarıyor.

Demir barikat

Demir barikat, çocuklar için "yarı açık cezaevi" şeklinde evde güvenli şekilde dolaşmasını sağlıyor. Seperasyon kapısı denen bu parmaklıklarla özellikle evin tehlikeli bölümlerinde çocukların önüne set çekiliyor ve merdivenden düşmeleri engelleniyor. Bu aletin fiyatı ise 90 YTL.

Aileler çocuklarının evdeki mobilyaların köşelerine çarparak yaralanmalarını önlemek için de köşe koruyucularını tercih ediyor. Mobilyaların sivri köşelerine yapıştırılan köşe koruyucuları 6.90YTL'ye, ocak bariyeri 6.99 YTL'ye, klozet kilidi 5.50 YTL'ye, emekleme dizliği 4.50 YTL'ye, araba sürerken arkada oturan bebeği gözetlemek için bebek dikiz aynası 17 YTL'ye satın alınabiliyor. Böylece çocukların kaza riski sıfıra indiriliyor.

25 yıl sonra ne olacak?

YAPAY ZEKA GELİŞTİKÇE BİZLERLE SIRADAN BİR İNSANMIŞ GİBİ KONUŞABİLEN ROBOTLAR ARTACAK. BUNLAR GÜNLÜK HAYATIN BİRER PARÇASI HALİNE GELECEK.


NANOTEKNOLOJİ SAYESİNDE BEYNİMİZİN KAPASİTESİ ARTACAK VE BİRÇOK BİLGİ YÜKLENEBİLECEK. MESELA BİR BİNAYA BAKTIĞIMIZDA GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNE BU BİNAYLA İLGİLİ TÜM BİLGİLER GELECEK.


KLONLOMA SAYESİNDE FABRİKALARDA HAYVAN OLMADAN ET ÜRETİLECEK VE AÇLIK SORUNUNUN ÖNÜNE GEÇİLECEK.




NANOTEKNOLOJİ SAYESİNDE DÜNYADAKİ ENERJİ AÇIĞI KAPANACAK. BUGÜNKÜ BÜYÜK GÜNEŞ PANELLERİNİN YAPTIĞI İŞİ ÇOK DAHA UCUZA ÇALIŞAN VE KOLAYLIKLA KULLANILABİLEN MİNİ PANELLER YAPACAK.




FOTOĞRAFLAR, RESİMLER DİREKT OLARAK RETİNALARIMIZA KAYDEDİLECEK.


MASALARDA MODEM VEYA BİLGİSAYAR OLMAYACAK. DAHA 2010 YILINA GELMEDEN BU KALABALIKTAN KURTULACAĞIZ. ÖNCE DAHA KÜÇÜK CİHAZLAR SONRA BEYNE YERLEŞTİRİLEN CİPLER KULLANILACAK.


25 YIL SONRA NASIL BİR DÜNYADA YAŞAYACAĞIZ? GELECEKLE İLGİLİ TAHMİNLERİYLE ÜNLENEN BİLİM ADAMI RAYMOND KURZWEİL'E 25 YIL SONRASINA DAİR TAHMİNLERİ BÖYLE; VİRTUAL REALİTY (SANAL GERÇEK) ÇOK GELİŞECEK. 2008'E KADAR DÜNYANAN ÖBÜR UCUNDAKİ KİŞİLERLE AYNI MASADA OTURUR GİBİ TOPLANTI YAPABİLECEĞİZ.


Bilişim Sektörü Büyüyor, Hayaller Gerçekleşiyor

Ege Ertem / Intel Türkiye Genel Müdürü

Teknoloji Türkiye’de de dünya ile paralel bir trend gösteriyor. Intel olarak bunun önümüzdeki dönemde, dizüstü bilgisayarlara eklenecek WiMAX ve kablosuz internet cihazları ile daha da yaygınlaşacağını öngörüyoruz. Yine, 3G iletişim hizmetlerinin ülkemizde de devreye girmesinin olumlu sonuçları olabileceğini düşünüyoruz.

Son derece olumlu geçen bir yılı geride bırakan bilişim sektörü, 2007’de tüm dünyada teknoloji tarihi açısından dönüm noktası sayılabilecek gelişmelere tanık oldu. Nitekim sayısal değerler de bu gelişmelerin Türkiye açısından da umut verici olduğunu doğrular nitelikte.

IDC’nin verilerine göre Türkiye bilişim pazarının büyüklüğü 4 milyar 139 milyon dolar. 2006’da Türkiye’de bilgisayar pazarı büyüklüğü adet bazında 2 milyon 118 bin 473 iken, gelir bazında 2 milyar 75 milyon dolardı. 2007 yılında ise bu rakamın adet bazında yaklaşık %17’lik bir artış ile 2,5 milyon adete yaklaştığını görüyoruz. 2008 yılında ise bilgisayar pazarda %15’lik bir büyüme gerçekleşmesi bekleniyor.

Dünya pazarına ilişkin tabloya dönecek olursak, Gartner’ın açıklamalarına göre 2007’de dünyadaki BT harcamalarının 2006’ya göre yüzde 8 artarak 3.1 trilyon Amerikan doları düzeyinde gerçekleşmesi beklenirken, bu trendin yaklaşık yüzde 5.5 ile 2008’de de devam ederek 3.3 trilyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor.

PC satışlarındaki artışın da 2007’de yüzde 12.3 civarında, 2008’de ise yüzde 11 düzeyinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Taşınabilir bilgisayarlar 2007’de olduğu gibi 2008 yılında da kişisel bilgisayar pazarındaki büyümenin amiral gemisi olmayı sürdürecek.

Dünya ve Türkiye’de trendler

2008’in en stratejik teknolojileri arasında daha çevreci bir bilişim yaklaşımını ifade eden “yeşil BT”nin yanı sıra, her zaman ve her yerde her türlü cihazla iletişim ve bilgi alışverişine olanak sağlayan birleşik/tümleşik iletişim teknolojilerinin adı ilk sıralarda anılıyor.

Şu anda dünya genelinde 1.13 milyar kadar İnternet kullanıcısından bahsediyoruz. Dünyadaki İnternet penetrasyonu da %17 seviyelerinde. İnternet erişiminin %88’ini, nüfusun %15’i oluşturuyor. Asya ve Afrika’daki ülkeler ise yüzde 5’in altındaki penetrasyon oranlarıyla bu gelişimi en geriden takip eden ülkeler arasında yer alıyor. 2008 yılında gelişen teknolojiler ve özellikle tam İnternet deneyimi sağlama konusunda yapılmaya başlanan hamlelerle bu oranlarda da artış olacağı tahmin ediliyor.

Teknoloji Türkiye’de de dünya ile paralel bir trend gösteriyor. Intel olarak bunun önümüzdeki dönemde, dizüstü bilgisayarlara eklenecek WiMAX ve kablosuz internet cihazları ile daha da yaygınlaşacağını öngörüyoruz. Yine, 3G iletişim hizmetlerinin ülkemizde de devreye girmesinin olumlu sonuçları olabileceğini düşünüyoruz. Bununla birlikte daha yenilikçi ve esnek olanaklar getiren WiMAX teknolojisi sayesinde VoIP tabanlı ses, yüksek hızlı İnternet, gerçek zamanlı video, ‘triple play’ gibi benzeri servisler ile mevcut GSM ve 3G şebekeleri üzerinden sunulan diğer servislerin hepsinin sağlanabileceğine de dikkat çekmek istiyoruz.

Türkiye bilişimin stratejik önemini kavradı

21. yüzyılda Bilgi Toplumu olabilmek, dünya ülkeleri arasında yer alabilmenin önkoşulu haline gelmiş bulunuyor. 2007, bilişim sektörünün kalkınmadaki stratejik rolünün kavrandığı bir yıl olması açısından Türkiye için ayrı bir önem taşıyor. Artık, ülkemizde bilim ve teknoloji politikalarını belirleyecek yeni bir kurum oluşturulması adına atılımlara hız verildiğini görüyoruz. Türkiye’nin e-dönüşümdeki rolü ve bu rolün daha etkin nasıl konumlandırılacağı netlik kazanmaya başladı.

Biz de Intel olarak, “Türkiye’nin hayallerini bilişimle gerçekleştiriyoruz” söylemiyle konunun önemine dikkat çekmek istiyoruz. Türkiye’nin bilişimle sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirebilmesi için sektördeki sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları ve özel şirketlerin elbirliği ile çalışması gerekiyor. Bu düşünceyle, sadece bilişim alanındaki faaliyetlerden sorumlu olacak bir kamu kurumunun kurulması gerekliliğine yürekten inanıyoruz.

Teknoloji herkes için ulaşılabilir olmalı

Teknolojik kalkınmanın sağlanabilmesi için, öncelikle İnternet ve teknolojiye erişen insan sayısının artırılması gerekiyor. Bilgisayar ve İnternet toplumun her kesimiyle buluşmalı. Biz Intel olarak, tüm dünyada insanları bilgisayar, İnternet ve teknoloji ile buluşturarak, hayallerini gerçekleştirebilmelerini sağlamak için yenilikçi teknolojiler geliştirmeyi bir ödev bildik.

Intel’in işlemci teknolojisinde 65 nm’den 45 nm’ye geçtiğini ilan ettiğimiz 2007 yılı, geleceğin teknolojisini bugüne taşıma vizyonumuza bir kez daha tanık oldu. Intel’in 45 nm teknolojisiyle hayat verdiği dört çekirdekli işlemcilerin içine bugün 820 milyon transistör sığıyor. Dünyanın ilk mikroişlemcisini geliştirdiğimiz 1971 yılında bu sayı 2300 idi. Aradan geçen 36 yılda ortaya çıkan yaklaşık 350 bin katlık artış, Intel teknolojisinin ulaştığı noktayı gözler önüne seriyor. Ancak teknoloji konusunda kat ettiğimiz bu mesafe, işlemci tasarımlarının küçülmesinden çok daha fazla şeyi ifade ediyor.

Bugün, daha hızlı ve güçlü bilgisayarlar, daha uzun pil ömrü ve daha iyi bir enerji tasarrufundan, insanlara daha küçük ve daha taşınabilir bir biçimde tam bir İnternet deneyimi sağlamaktan bahsedebiliyorsak, ödevimizi yerine getirdiğimizi söylemenin yanlış olmayacağını düşünüyoruz.

İnovasyon, toplumsal katkıya dönüştüğü ölçüde değerli

Intel adının inovasyonla özdeşleşmiş olması, sadece teknoloji geliştirmedeki liderliğimizden kaynaklanmıyor. Biz, inovasyonu, bilginin ekonomik fayda ve toplumsal katkıya dönüşmesi olarak tanımlıyoruz. Ancak inovasyon anlayışla üretilen değerlerin kazanç sağlayacağına, yeni vizyonların oluşmasına olanak tanıyacağına ve toplumun sürdürülebilir kalkınmasını mümkün kılacağına inanıyoruz. Intel olarak, önümüzdeki dönem de teknolojiye yön veren ürünler geliştirmeye ve insanları geleceğin teknolojileriyle tanıştırmaya devam edeceğiz.

İstanbul Teknik Üniversitesi'nin 6-16 yaş grubu için kurduğu bilim merkezi açıldı.

Optik yanılsama, mekanik, enerji, matematik, DNA, uzay, uçak, titreşim, dalga, ses ve fizik ile ilgili birçok teoriyi uygulama yoluyla öğreten 120 adet eğitici birimden oluşan bilim merkezi, gençlere merak ve hayal ettikleri ile nasıl ve nedenlerine ilişkin çözümler sunuyor.

3 bin 500 metre kare alan üzerine kurulu merkezi ziyaret eden öğrenciler, bilimsel kavramları uygulamalı olarak görme ve öğrenme olanağına sahip olacak.

Merkezde görevli eğitmenler, öğrencilere hem eğitim birimlerinin nasıl çalıştıkları konusunda yardımcı olacak hem de öğrencilerin sorularına cevap verecek.

İTÜ Taşkışla Yerleşkesi'nde oluşturulan bilim merkezinin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Faruk Karadoğan, yapılan bir yanlıştan dönebilmenin mutluluğunu yaşadıklarını, gençlere bilimin güzel yüzünü en ilginç deneysel düzeneklerle sunma olanağına yeniden kavuştuklarını söyledi.

Karadoğan, "Kapatılan ve dağıtılan Deneme Bilim Merkezi sıfırdan başlanarak yeniden kurulmuş bulunmaktadır. Gençler, eğlence içinde bilime yaklaştırılacak, öğrenmenin, öğrenmek için sorgulamanın önemine en doğal yoldan burada ulaşacaklar" dedi.

Merkezin 3 yıllık bir çalışma sonucu bugünkü yapısına kavuştuğunu, yapılan çalışmaların da sürekli olması için birtakım tedbirler aldıklarını anlatan Karadoğan, önlemlerin başında atölye kurulması ve bu işe devam edecek elemanların bulunmasının geldiğini söyledi.

Bilim ve toplum parkları projesi kapsamında üniversitenin Ayazağa Yerleşkesi'nde Havacılık Bilim ve Toplum Parkı'nın temelinin atıldığını belirten Karadoğan, Doğa ve Bilim Tarihi Müzesi, Madencilik ve Deprem Bilim ve Toplum parkları çalışmaları da yapıldığını kaydetti.

Bilim merkezinin, üniversitenin Ayazağa'daki bilim ve toplum merkezlerine bağlanması için İTÜ Ayazağa metro inşaatının hızlandığını belirten Prof. Dr. Faruk Karadoğan, "İstanbul'un her yerine toplu taşıma yapılabilecek ve daha çok gencimiz bu olanaklardan yararlanabilecek. Daha çok şey öğrenecek ve daha sorgulayıcı bireyler olacaklar" dedi.

İTÜ Bilim Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Murat Çakan da, İstanbul'da alanında ilk merkez olmayı planladıklarını söyledi.

Çakan, gençlerin deneme yoluyla öğrenme yeteneklerini geliştirmek istediklerini belirterek, merkeze 2 aylık deneme sürecinde randevu ile öğrenci kabul edeceklerini, daha sonra ise öğrencilerin aileleri ile buraya gelebileceklerini dile getirdi.

Merkeze Taksim'den kolayca ulaşılabildiğini vurgulayan Çakan, yaklaşık 100 gösteri ve eğitim birimi vasıtasıyla gençlerin bilimi deneyerek öğrenebileceklerini söyledi.

TÜBİTAK, internet sitesindeki 'merak ettikleriniz'

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) Bilim ve Teknik Dergisi'nin internet sayfasındaki 'Merak Ettikleriniz' bölümüne yanıtlanması istemiyle gönderilen sorular okuyanları şaşırtıyor.

'http://www.biltek.tubitak.gov.tr' sitesinde bulunan bilgilere göre, 'Merak ettikleriniz' bölümünde, 'Antropoloji, astronomi, bilgisayar, bilim teknik kulübü, biyoloji, botanik, çevre ve iklim, elektronik ve elektronik, fizik, genel, gıda ve teknolojisi, kimya, matematik, psikoloji, satranç, spor, teknoloji-tasarım, tıp, yerbilim, inşaat ve mimari ve zooloji' ile ilgili konularda gönderilen çok sayıda soruya cevap veriliyor. İşte ilginç sorular...

* 'Leyleklerde hamilelik ne kadar sürer?'
* 'En uzun rüya 6 saniye midir?'
* 'Aşkın kimyası var mı?'
* 'Dünyanın merkezindeki ateş sönerse neler olur?'
* 'Bazı insanlar sivrisineklere diğerlerinden neden daha çekici gelir?'
* 'Kızlık zarı diğer hayvanlarda da bulunur mu?'
* 'Örümcek, ağını örerken ipliğini nereden bulur?'
* 'Neden kaşınırız ve bazen vücudumuzda kaşınan bir bölgeyi bulamayız?'
* 'Ben 8 yaşındayım korsanlar hangi yılda vardı?'
* 'Sorum çok net sizce uzaylı diye bir şey var mı?'
* 'Kaplumbağamın kabuğu çok yumuşamış, ne yapabilirim?'
* 'Uzayda dikilen bir bayrak dünyadaki gibi dalgalanır mı?'
* 'Fırtınalı havalarda, evin içinde de olsam, telefondaysam ya da duştaysam, beni yıldırım çarpabileceğini duydum, bu doğru mu?'
* 'Şimşeğin çakış hızı nedir?'
* 'Köpekbalıkları neden durmadan yüzüyorlar?'
* 'Yılanlar ve kertenkeleler, niçin sürekli dillerini dışarıda tutar?'

VE CEVAPLAR

Bilim ve Teknik Dergisi'nden sorulara bilimsel cevaplar verilerek, ilgililerin merakını gidermeye çalışılıyor. 'Leyleklerde hamileliğin ne kadar sürdüğü' sorusuna, 'kuşlarda doğum olayından söz edilemediği gibi bir hamilelik döneminden de bahsedilmeyeceği' belirtiliyor.

'En uzun süren rüyanın 6 saniye mi' sorusuna ise 'Tekrar eden rüyalarda kişi sürekli birbirine benzer rüyalar görüyor. Bu tip rüyalar yalnızca uykunun son evresinde gerçekleşiyor ve 45 dakika sürebiliyor. İkinci aykırı durum ise gerçek gibi rüyalardır. Gerçek gibi rüyalarda, kişi uyandıktan sonra birkaç dakika gördüğünün rüya mı yoksa gerçek mi olduğuna dair bir bocalama dönemi yaşıyor. Bu tip rüyaların da süresi 30 dakikayı aşabiliyor' karşılığı veriliyor.

'Aşkın kimyası var mıdır' sorusunun yanıtı ise 'Aşkın kimyası denince ilk akla gelen, feniletilamin (PEA) adlı maddedir' şeklinde.

'Bazı insanların, sivrisineklere diğerlerinden neden daha çekici geldiği' sorusu ise 'Bilim insanları, sivrisineklerin kurbanlarını neye göre seçtiklerini hala araştırıyor. Gerçekten de bazı insanlar sivrisinekler için oldukça popülerken bazıları da hiç ilgi görmüyor' diye karşılık buldu.

'Kızlık diğer hayvanlarda da bulunup bulunmadığı'na ilişkin soruya ise 'Kızlık zarı (hymen) birçok karasal memelide (kobay, sıçan, köstebek, at, sırtlan, lama, lemur, vs.) bulunuyor' denildi.

'Örümceğin, ağını örerken ipliğini nereden bulduğu' sorusuna ise 'örümceğin ağını örerken kullandıkları ipliği bir yerden bulmaları için örneğin doğadan toplamalarının gerekmediğini, aslında örümcek ağının, bu canlının kendi ürettiği protein yapısında bir madde olduğu' şeklinde yanıt veriliyor.

Bir meraklının, 'Sorum çok net; sizce uzaylı diye bir şey var mı?' sorusu ise çok net bir yanıt veriliyor: 'Bilmiyoruz!..'

KAPLUMBAĞANIN YUMUŞAYAN KABUĞU

Evinde bakımını üstlendiği kaplumbağasının 'kabuğu çok yumuşayan' bir hayvansever ise soru yönelterek, çözüm arıyor. Verilen cevapta, 'Haşlanmış bir yumurtanın kabuğunun bir gün kadar suda bekletin. Bu suyu kaplumbağanın suyunun içine koyun. Ara ara da haşlamış yumurta akı verin. Böylece kabuk için gerekli besin verilmiş olur' deniliyor.

'Köpekbalıkları neden durmadan yüzüyor' şeklindeki soruya, 'Köpekbalıklarının çoğu iki nedenden ötürü durmadan yüzerler; solunum yapmak ve batmamak için' diye karşılık verildi.

FIRTINADA TEDİRGİNLİK

Bir kişinin de siteye ulaştırdığı, 'Fırtınalı havalarda, evin içinde de olsam, telefondaysam ya da duştaysam, beni yıldırım çarpabileceğini duydum, bu doğru mu?' sorusu da 'Yıldırım son derece güçlü ve tehlikeli bir kuvvet. Evet, telefonda konuşuyorsanız ya da suyla ilgili bir şeylerle uğraşıyorsanız, evin içinde de olsanız sizi çarpabilir' şeklinde cevaplandı.

YILANLARIN DİLİ

Soru: 'Yılanlar ve kertenkeleler, niçin sürekli dillerini dışarıda tutar?'
Cevap: 'Dil dışarıda tutulmaz, sürekli olarak dışarıya uzatılıp, içeriye geri alınır. Özellikle yılanlar ve kertenkelelerde görülen bu davranışın esas nedeni, çevreden duyum almaktır.'
Soru: 'Balıkların hafızasının kısa süreli olduğu nasıl bir testle anlaşılmıştır.'
Cevap: 'Balıklar yalnızca içgüdüleriyle hareket eden basit canlılar değil, akıllı, sorunlarına zekice çözümler bulan, toplumsal zekaya sahip canlılar olarak kabul ediliyor.'
Soru: 'Kargaların ortalama ömrünün yaklaşık 200 yıl olduğunu duydu. Doğru mudur?'
Cevap: 'Doğada vahşi olarak yaşayan kargalar en fazla 13-14 yıl kadar yaşarlar?'
Soru: 'Uzun bağırsak ve kısa bağırsağın uzunluğu kaç metredir?'
Cevap: 'Sağlıklı bir erişkinde ince bağırsak boyu yaklaşık 6-6,5, kalın bağırsak boyuysa yaklaşık 1,5-2 metre.'

ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay, adrese dayalı nüfus kayıt sistemiyle belirlenen Türkiye'nin nüfusunu açıkladı.


Bakan Ekren, "2000 yılına ait verilere göre, nüfus sayısı 67 milyon 803 bin 907'dir. Buna göre 2000'e göre değişim oranı yüzde 4.10'dur." dedi.

Ülkemizde, sonuncusu 2000 yılında olmak üzere bugüne kadar 14 Genel Nüfus Sayımı yapılmıştır. Sokağa çıkma yasağı uygulanarak bir günde yapılan bu sayımlarda, kişiler sayım günü bulundukları yerde, yani de facto yöntemine göre sayılmışlardır.

2006 yılında çıkarılan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile ülkemizdeki nüfus sayımlarının da veri kaynağını oluşturacak yeni bir sistem kurulmuştur. Sistemin kurulmasına yönelik tüm çalışmalar, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) koordinasyonunda il ve ilçelerde vali ve kaymakamların başkanlığında oluşturulan yürütme komiteleri marifetiyle gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede, önce ülkemizdeki tüm adres bilgilerinin kaydedildiği Ulusal Adres Veri Tabanı oluşturulmuştur. Daha sonra, bu adreslerde ikamet eden vatandaşlar T.C. kimlik numaraları, yabancı uyruklu kişiler ise pasaport numaraları aracılığıyla adresle ilişkilendirilerek kayıt altına alınmış ve Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) oluşturulmuştur. Böylece, nüfus sayımlarında yaşanan mükerrer kayıt ya da kayıt olmama gibi sorunlar ortadan kaldırılmıştır. TÜİK tarafından kurulan ADNKS, 5490 sayılı Kanun gereği İçişleri Bakanlığı'na devredilmiştir.

Söz konusu Kanun uyarınca, kamu kurum ve kuruluşları adrese yönelik tüm idari işlemlerinde artık bu sistemi kullanacak, yerleşim yerleri ayrımında nüfusun büyüklüğü ve temel nitelikleri hakkında güncel bilgiler de bu sistemden elde edilecektir. Ülkemizin nüfusuna ilişkin bilgiler, sadece on yılda bir yapılan nüfus sayımları yerine, "de jure" yöntemi olarak bilinen ikamet adresine dayalı olarak her yıl TÜİK tarafından yayımlanacaktır.

Yeni sistemden elde edilen ilk nüfus sayımı sonuçları, bu haber bülteni ile kamuoyuna duyurulmaktadır.

31 Aralık 2007 tarihi itibariyle Türkiye nüfusu 70,586,256 kişidir.

Nüfusun 35,376,533'ünü erkek, 35,209,723'ünü ise kadınlar oluşturmaktadır.

Ülkemizde ikamet eden nüfusun % 70.5'i şehirlerde yaşamaktadır.

Şehir nüfusu (il ve ilçe merkezlerinde ikamet eden nüfus) 49,747,859, köy nüfusu (bucak ve köylerde ikamet eden nüfus) ise 20,838,397 kişidir.

Şehirlerde yaşayan nüfus oranının en yüksek olduğu il % 92.7 ile Ankara, en düşük olduğu il ise % 31.8 ile Ardahan'dır.

Ülkemiz nüfusunun % 17.8'i İstanbul'da ikamet etmektedir.

İstanbul ilinde 12,573,836 kişi ikamet etmektedir. Toplam nüfusun sırasıyla; % 6.3'ü Ankara'da, % 5.3'ü İzmir'de, % 3.5'i Bursa'da, % 2.8'i Adana'da ikamet etmektedir. Nüfusu en az olan beş il ise sırasıyla; Bayburt, Tunceli, Ardahan, Kilis ve Gümüşhane'dir. En az nüfusa sahip Bayburt'da ikamet eden kişi sayısı 76,609'dur.

Türkiye nüfusunun yarısı 28.3 yaşından küçüktür.

Ülkemizde ortanca yaş 28.3'tür. Ortanca yaş erkeklerde 27.7 iken, kadınlarda 28.8'dir. Şehirlerde ikamet edenlerin ortanca yaşı 28.4, köylerde ise 27.9'dur.

Nüfusun % 66.5'i 15 ile 64 yaşları arasındadır.

15-64 yaş grubunda bulunan çalışma çağındaki nüfus, toplam nüfusun % 66.5'ini oluşturmaktadır. Ülkemiz nüfusunun % 26.4'ü 0-14 yaş grubunda, % 7.1'i ise 65 ve daha yukarı yaş grubundadır.

Türkiye'de kilometrekareye düşen kişi sayısı 92 kişidir.

Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen bir kilometrekareye düşen kişi sayısı, Türkiye genelinde 92 iken illere göre 11 ile 2,420 kişi arasında değişmektedir. İstanbul 2,420 kişi ile nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu ildir. Bunu sırasıyla; 398 kişi ile Kocaeli, 311 kişi ile İzmir, 238 kişi ile Hatay ve 234 kişi ile Bursa illeri izlemektedir. Nüfus yoğunluğunun en az olduğu il ise 11 kişi ile Tunceli'dir. Yüzölçümü büyüklüğüne göre ilk sırada yer alan Konya ilindeki nüfus yoğunluğu 50, yüzölçümü en küçük olan Yalova ilindeki nüfus yoğunluğu ise 215 kişidir (Tablo 1).

Ülkemizde 98,064 yabancı uyruklu kişi ikamet etmektedir.

Türkiye'de ikamet eden nüfusun % 0.14'ü yabancı uyrukludur. Yabancı uyrukluların en fazla bulunduğu ilk beş il sırasıyla; İstanbul (42,228), Bursa (11,495), Ankara (7,166), İzmir (6,707) ve Antalya (6,343) illeridir.

Dosyalar

9. kalkınma Planı.İş Planı.Kosgeb destekleri 1.Kosgeb destekleri 2.Kosgeb arge destekleri.Kosgeb Tekmerleri.Motivasyon.Hayaller.Tübitak teydeb destekleri.Oslo Klavuzu Işığında Yenilik.Frascati Klavuzu Işığında Ar-Ge.Problem Çözme Teknikleri.Proje Yönetimi.Toplam Kalite Yönetimi.Matriks Organizasyonlar.Fikri Mülkiyet Hakları.Marka nedir?.Marka başvurusu.Marka koruma.Bitki Islahçı Hakları.Patent Bilgisi.Verimlilk.6.çerçeve programı.Kobilerin 6.çerveve programına katılımı.6.çeçeve programında uluslararası işbirliği.
6.çerçeve programı projesi hazırlama .6.çerçeve programı projesi sunma ve değerlendirme.Finansal Analiz.Örnek Finansal Analiz.Finansal Başarısızlık.Sermaye Piyasası Kurumu.İnsan Kaynakları Yönetim Sistemi.AB'ye Özel sektörün intibakı.AB Çevre Müktesebatı.Stratejik Planlama.Bilgi Toplumu Stratejisi.Tarım Stratejileri.Kriz Yönetimi .EU Lobbying.Bilgi ekonomisinin reddettikleri.Teknokentler.Bilgi Ekonomisi.E-Ticaret'e Davet.TİKA Teknik Yardım Projeleri.Fikri Mülkiyet Hakları.Proje Yönetimi.Endüstriyel Tasarım Tescili.Tübitak Proje Destek Süreci.Pazar Araştırması ve Planlaması.Örgüt Yönetimi.Makale Yazma.Bilimsel Araştırma Teknikleri.


Yurtdışı Pazarları
Azerbaycan. Moğolistan. Türkmenistan. Kırgızistan. Kazakistan. Özbekistan. Ukrayna. Moldava. Romanya. Gürcistan. Makedonya. Bosna-Hersek.


Vizyon 2023 Teknolojik Öngörüleri
Strateji Belgesi. Üretim. Tasarım. Savunma Havacılık Uzay. Nano. Mekatronik. Malzeme. Enerji ve Çevre. Biyoloji ve Genetik. Bilişim.

Genel Bilgiler

FELSEFE
Dinler Tarihi.Atatürkçülük.
BİLİM
TOPLUM Dunya ekonomi tarihi.GIDA ÇEVRE SAĞLIK TARIM Bitki Islahı.MALZEME TEKNOLOJİ Nano Teknoloji.Bilgisayar Ağ Temelleri.ENERJİ TAŞIMACILIK UZAY Yıldızların İç Yapısı ve Evrimi.
SANAT
ROL MÜZİK EDEBİYAT YEMEK Denizlerimizdeki Balıklar.
SPOR
YAZ KIŞ MÜCADELE