Pazarlama Doktrinleri : Milyoner İletişimi

KURUMSALHABERLER.COM
Güncelleme: 24.12.2007 13:45:00


Türkiye’de Thomas J. Stanley’i tanıyanların sayısı, iki elin parmaklarını geçmez.
Mütevazi bir Amerikan vatandaşı olan Stanley, işletme yönetimi doktorasına sahip bir muhasebecidir.

İş hayatına 80’li yıllarından başında, genç bir finans danışmanı olarak başlayan ve kendi şirketini kuran Stanley, uzun bir süre hiç bir şirkete ya da şahsa hizmet sunamamıştır. Thomas J. Stanley’in şirketi bugün, 50 kişilik kadrosuyla 800’ün üzerinde dolar milyonerinin, beraberinde pek çok milyarderin bütünleşik finans danışmanıdır.

20 yıllık muhasebecilik kariyerinin yanında Stanley, global pazarlama arenasını derinden etkilemeyi başarmış bir ağ/şebeke geliştirme (Networking) uzmanıdır. Stanley’in “Varlıklı” insanları etkilemeye yönelik özel araştırma ve uygulamaları, kendisine pazarlama profesörlüğü titrini kazandırmıştır.

Prof. Thomas J. Stanley bugün “Varlık/Affluent” konusunda sadece Amerika’nın değil, dünyanın en önde gelen kanaat önderlerinden biridir. Stanley aynı zamanda, Varlıklı Pazarlar Enstitüsü’nün (Affluent Market Institute) başkanıdır.

Stanley’e göre varlıklı insanları etkilemenin ve bu insanlara pazarlama yapabilmenin yolu, satılan mal ya da hizmetten fazlasını sunmaktan geçer. Bu ayrıcalıklı servis anlayışının temelinde ise ağ oluşturma (Networking) yer alır.

Örneğin Stanley, kendi işinde oldukça başarılı bir mali danışmandır. Stanley en karışık hesapları bile sadeleştirerek eksiksiz tutma yetisine sahiptir. Ayrıca doğru yatırım önerileri ile müşterilerine değer katar değer katan ve onların kazançlarını artıran bir müşavirdir. Ancak tüm bunlar, her yetkin mali danışmanda bulunması gereken ortak niteliklerdir. Stanley’i dünyanın en varlıklı insanlarının gözünde özel kılan, faaliyet alanının dışında sunduğu servislerdir.

Thomas J. Stanley, her şeyden önce eşsiz bir pazarlık adamıdır. Pazarlık yapmaktan hoşlanmayan varlıklı insanların tüm ciddi satın almaları onun üzerinden geçer. Stanley müşterilerinin önemli pazarlıklarını yürüterek, onlar adına büyük kazançlar sağlar.

Empati yeteneği güçlü bir profesyonel olan Stanley, müşterilerinin gözünde gerçek bir problem çözme uzmanıdır. Mal ya da hizmetini pazarlamakta güçlük çeken müşterilerine yardımcı olur. Hukuksal sorunlar yaşayanlar için ideal görevlileri bir araya getirir. Farklı konularda bilgi sahibi olan Stanley hemen hemen her alanda danışmanlık sunabilen bir vasfa da sahiptir. Ancak onun asıl yeteneği, ihtiyaç duyulan her noktada, doğru kişileri bir araya toplaması ve işi çözüme uygun bir şekilde delege etmesidir. Stanley bu hizmetler keşisimini şebekesinde yer alan isimler aracılığı ile yürütür.

Thomas J. Stanley, kimi zaman bir halkla ilişkiler uzmanı kimliğine bürünür. Müşterileri için özel haberler hazırlatır ve yayına aldırır. Bazı özel durumlarda, müşterileri için kredi başvurularında bulunur. Reddedilen başvuruların uygun hale getirilip kabul ettirilmesini sağlar.

Stanley varlıklı insanlar için sadece yarar sağlayan bir iş ortağı değildir. O, pek çok müşterisi için ailenin bir üyesidir. İşte bu nedenle, ailelerin pek çok sorunu Stanley’nin ekibi aracılığıyla çözülür. Stanley bir aileye çocuklarını koleje göndermenin ne kadara mal olacağının yanında, not ortalaması yetersiz olan çocuğun hedeflenen koleje kabul edilmesi için neler yapılması gerektiğini de söyler.

Thomas J. Stanley’in iş yaşamı ve hizmet anlayışı, varlıklı kişilere mal ya da hizmet satmaya çalışan özellikli (lüks) markalar için pazarlama dersleri ile doludur.

Lüks pazarlamanın ana fikri basittir: Büyük geliri olan kimseler, büyük getirisi olan ürünler satın alır. Bu noktada getiri ile kastedilen sadece azami somut fayda değildir. Aksine bu kişiler için, sosyal temellere dayanan soyut getiriler, en az somut faydalar kadar önemlidir.

Yüksek satış rakamları ve kar oranları sebebiyle, refah toplumuna ürün pazarlamak mantıklı bir iş alanıdır. Ancak bu alanda başarılı olabilmek için, varlıklı insanların yaşam kurallarını ezbere bilmek, bu kişilerin düşünce yapılarını tam anlamıyla anlamak ve onların dilinden konuşmak gerekir.

Sanılanın aksine, varlıklı insanlara satış yapmak, toplumun diğer kesimlerine ürün satmaktan daha zordur. Elbette bu kişilerin satın alma güçleri, pek çok kişinin üzerindedir. Ancak varlıklı kişilerin satın alma aksiyonlarında önemli rakamlar söz konusudur. İşte bu nedenle bu kişiler, satın alma eylemine maksimum dikkat ile yaklaşırlar.

Varlıklı kişilerin harcamaları, normal gelirli bireyler için çoğu zaman, aşırı hatta müsrif olarak nitelendirilir. Ancak aslında bu kişiler de, diğer herkes gibi (istisnalar hariç), gelirlerine göre harcama yapar. Hatta toplumdaki genel kanının aksine, varlıklı kişiler paralarının kıymetini bilir. Parayı biriktirme ve kullanma yeteneği, onların varlıklı olmasını sağlayan kişilik özelliklerinden biridir.

Stanley’e göre zengin ile varlıklı, birbirinden farklı betimlemelerdir. Büyük bir evde yaşayan ve Mercedes kullanan biri zengin olabilir; ancak tüm bunlar o kişiyi varlıklı yapmaz. Varlıklı olmak, nakit para ya da yüksek gelir sahibi olmak değildir. Varlık ile kastedilen, bütünsel değerdir. İşte bu nedenle varlıklı sıfatı, zengin tanımının üzerindedir.

Stanley, önemli bir dergide yayınlanan röportajında varlıklı insanları ve bu kişilerin satın alma alışkanlıklarını şöyle tarif eder:
“Varlıklı bir kişiyi varlıklı kılan en önemli özelliği tedbirli oluşudur. İşte bu nedenle varlıklı bir kişi, parasını oldukça dikkatli harcar. Harcadığı her kuruşun geri dönüşünü görmek ister. Hareketlerinde planlıdır. Satın alma sürecinde kendini kitlesel reklam mesajlarından sakınır. Ona bir ürünü satın aldıran tanıtım değil, tavsiyedir.”

Stanley’in ifade ettiği gibi “Tavsiye edilen olmak”, milyonerlere hitap eden lüks markalar için altın bir kuraldır. Tavsiye edilmenin sırrı, ürünün öz değerlerinden fazlasını sunmakta, sonrasında ise doğru bir ağ/şebeke oluşturmakta gizlidir.

Örneğin İsviçreli bir saat markası olan Rolex, yaklaşık yüzyıldır varlıklı insanlar için kaliteli kol saatleri üretir. Rolex marka bir kol saati, mükemmel bir otomatik mekanizmaya sahiptir. Nesiller boyu bozulmadan çalışabilen bu mekanizmanın her parçası büyük bir titizlikle imal edilir. Kalite, Rolex’in üretim ve yönetimde temel ilkesi olmasına rağmen, ana satış vaadi değildir. Çünkü Rolex, kullanıcılarına kalitenin ötesini vaad eder. Kaliteli bir saati, gerçekten uğraşarak herkes üretebilir. Ancak Rolex’i sadece Rolex üretebilir.

Rolex’e milyonlarca dolarlık değer yükleyen, markanın sunduğu soyut faydalardır. Rolex bu değerlere ulaşabilmek için yıllar boyu eşssiz bir şebeke kurmuş ve bu ağı sürekli, istikrarlı ve yaratıcı bir şekilde yönetmiştir.

Markayı şiddetle savunan ve öneren köşe yazarları ve gazeteciler, markanın ismini ve değerini koruyan resmi kurumlar ve dernekler, adı marka ile özdeşleşen spor etkinlikleri (Yat ve at yarışları, golf ve kriket turnuvaları vb.), yardım amaçlı sosyal organizasyonlar ve bunun gibi daha pek çok unsur bu şebekenin eseridir.

Thomas J. Stanley’in şahıs olarak gerçekleştirdiği ağ/şebeke yaratma kavramı, bir marka için o markanın sosyal paydaşlarının tamamını etkili bir şekilde yönetmek ile eşdeğerdir. Özellikle lüks pazarlamasında ağ/şebeke oluşturma kavramının önemi açıktır.

Bir uzmanın bundan çok uzun süre önce söylediği gibi, bir pazarlama stratejisi gerçekten başarılı olmak istiyorsa, müşteriler değil, arkadaşlar hatta dostlar yaratmalıdır. İşte bu yol, ideal bir ağ/şebeke oluşturmaktan geçer!

Yazar
Onur YANIK
Kavramlar
Ağ/şebeke Oluşturma, Varlık ve Zenginlik, Varlıklı İnsanların Tüketim Alışkanlıkları
Kaynak
“Networking With The Affluent - Varlıklı Kişiler İle Ağ/Şebeke Oluşturma” / Thomas J. Stanley
Detaylı bilgi ve yazarla iletişim
onur.yanik@provokator.com

Pazarlama Doktrinleri : Devrik Pazarlama

KURUMSALHABERLER.COM
Güncelleme: 11.12.2007 10:03:00


Türkçe’nin temel kurallardan biri şudur: Bir cümlede yüklem sonda bulunur; diğer öğeler ise, önemlerine göre, vurgulu olan yükleme daha yakın olacak şekilde dizilir. Böyle bir dizgeye adı üstünde “Kurallı Cümle” denir.

Ancak bazen genelgeçer kurallar bile bozulabilir. Edebi dilin güçlü silahı “Devrik Cümle” böyle bir kuralsızlığın eseridir. Devrik kurulmuş bir cümle kuralsızdır fakat yanlış değildir. Aksine bazı durumlarda kurallı bir cümleden çok daha anlamlı olabilir.

Örneğin konuşmanın gelişine göre “Seni seviyorum!” yerine “Seviyorum seni!” demek, “Yanıma gel!” yerine “Gel yanıma!” diye seslenmek daha etkili sonuçlar verebilir.

Devrik cümle, benzerinin anlatım olarak yetersiz kaldığı anda keşfedilmiş farklı bir çıkış yoludur. Günümüz pazarlamasının da yapması gereken aynen budur. Bu aynı zamanda okuduğunuz yazının, son kurallı cümlesidir.

Rekabetin acımasızlaştığı, pazarın değişken ve dengesiz bir hal aldığı, iletişim bombardımanına tutulan tüketicilerin kendilerini korumak için fethedilmesi zor kaleler kurduğu bir savaş alanıdır bugünün satış arenası. İşte bu nedenle en iyi olmak ya da kuralına göre oynamak, ürünü veya markayı hedeflerine götürmeyebilir bu yeni rekabet ortamında.

Farklı, cesur hatta sıra dışı bir bakış açısı gerektirir, iş ve iletişim amaçlarına ulaşmak. Değişirken değiştirmeyi de bilmek anlamına gelir yeni pazarlama ideolojisi. Bilinen yöntemler işe yaramadığında devrik olmayı becerebilmektir doğru olan. Ancak devrilmek değildir devrik olmak hiç bir zaman.

Daha esnek olmak birinci maddesidir devrik pazarlama manifestosunun. Gri alanlarda gezebilme becerisidir, esneklik ile kastedilen. Yeni pazar şartlarında gücünün büyük bir kısmını yitiren, tek bir doğru yanıt aradığı için bazen hiç bir cevaba ulaşamayan klasik pazarlamanın aksine, ayrışan düşünce yapısıyla bir iletişim sorunu için pek çok çözüm üretebilir devrik pazarlama.

Daha zeki olmak, bir sonraki adımıdır devrik pazarlama felsefesinin. Zeki olmak, şaşırtıcı bir şekilde aptallaşabilmektir bazen. Çözüm arayışına onlarca, hatta kulağa anlamsızca gelen çözümleri bile dahil ederek, risk almayı göze almak anlamına gelir zeki aptallık. Bakış açısını değiştirerek şaşırtmak, kavramlar arasında gezerek türetmek hareket şeklidir devrik pazarlamanın.

Son olarak yeterli dozda agresif olmaktır devrik pazarlama. Ancak devrik pazarlamanın provokasyon yeteneği büyük bir fikirden ilham almalıdır her zaman.
Açıkça ürünü, kişiyi ya da markayı daha büyük yapan bir buluştur büyük fikir. Özgün bir keşiftir markanın ruhuna işleyen; özel bir ruhtur işletme dinamiklerini tetikleyen. Yenilikçi bir stratejidir rakipleri geride bırakan; ayrıksı bir değerdir sürekli yükselen.

Kuralların yerini sezgilere bıraktığı bir anlayıştır esnek, zeki ve agresif bir hareket şekline sahip devrik pazarlama. Kalıplaşmış formüller, uyulması gereken mutlakalar ya da kemikleşmiş satış yöntemleri yoktur devrik pazarlamada.

Ancak onu bilimsellikten asla uzaklaştırmaz devrik pazarlamanın isyankar yapısı. Marka yaratma ve yönetme sürecinin mutlaka teorik bir alt yapı, rasyonel bir geri vizyon ve birikim gerektirdiğini iyi bilir devrik pazarlama.

Bu yüzden, vakit geç olmadan devrilmeyi öğrenme zamanıdır her gün yüzlerce markanın doğduğu, bir o kadarının da yok olduğu zorlu satış dünyasında ayakta kalmak isteyen işletmeler için…

Yazar:
Onur YANIK
Kavramlar:
Devrik Pazarlama, Devrik Pazarlamanın Özellikleri
Detaylı bilgi ve yazarla iletişim
onur.yanik@provokator.com

Pazarlama Doktrinleri : Lüks Pazarlama

KURUMSALHABERLER.COM
Güncelleme: 27.12.2007 13:35:00


Türk Dil Kurumu Sözlüğü, “Lüks” kavramını “Harcamada aşırıya gitme, gösteriş ve şatafat” olarak tanımlıyor. Sözlüğe göre lüks olarak tanımlanan her şeyde bir aşırılık yani normalin dışında bir durum bulunuyor. Bu bakış açısı, kavrama olumsuz bir yön ekliyor.

Aslında durum tam anlamıyla böyle değil!

Etimolojik kökeni Latince’ye uzanan “Lüks” kelimesi, İngilizce’ye “Luxury” olarak çevriliyor. “Luxury” İngiliz dilinde çoğu zaman mükemmel bir rahatlığı işaret etmek için kullanılıyor. Nosyona yüklenen “aşırılık” ya da “savurganlık” ifadelerine nadiren rastlanıyor.

Özellikle günümüz tüketim kültüründe “Lüks” kavramının evrimleştiği ve daha derin anlamlar üstlendiği ortada.

Modern pazarlama, lüks bir ürünü, fiyat-kalite-servis endekslerinde sınıfının en ileri/yüksek/değerli malı ya da hizmeti olarak açıklıyor. Diğer yandan lüks ürün, benzer kaliteye ve özelliklere sahip ürünler arasında istikrarlı olarak daha pahalıya satılan mal ya da hizmet şeklinde de tanımlanabiliyor. Dolayısıyla bir ürünün “lüks” olarak adlandırılıp benzer niteliklere sahip ürünler arasından sıyrılabilmesi için her zaman daha kaliteli olması ya da daha güçlü servis sunması gerekmiyor. Çünkü lüks kelimesi, sadece ekonomik değil; sosyal ve psikolojik unsurları da içeriyor.

İktisadın temel kuralları doğrultusunda, bir kişinin gelir seviyesi yükseldikçe, o kişinin lüks ürün satın alma eğilimi de artıyor. Ancak bir üst paragrafta bahsedildiği gibi, lüks ürün alımının sadece ekonomik faktörlere bağlı olmadığı açık.

Bu tür ürünlerin tüketiminde sembolik ve sosyal değerler ile birlikte, kültürün (sosyal sınıf) de dikkat çekici bir etkisi bulunuyor. Bir başka deyişle, lüks ürünlerde ürünün kendisinden çok manevi yüklemleri ve imajı tüketiliyor. Çünkü bu tarz ürünler, bir sosyal sınıfı temsil ediyor; bireyin yaşam stilini yansıtıyor. Böylece lüks ürün tüketmek, o sınıfın varlık nedeni haline dönüşüyor.

Konu üzerinde araştırma yapmış pazarlama uzmanlarına göre, lüks tüketimde iki farklı güdü söz konusu. Kişiyi lüks tüketime yönlendiren birinci güdü, bireyin ait olduğu seçkin sınıfa kendini kanıtlama; imajını grubun diğer üyelerine yansıtma arzusu.

Kendini saygın bir zümreye kanıtlamayı hedefleyen lüks ürün tüketicisi, aynı zamanda ait olmadığı diğer alt sınıflardan farklılaşmayı amaçlıyor. İşte bu noktada davranışın ikinci güdüsü de tamamlanıyor. Bu ve benzeri bilimsel araştırmalar, lüks markaların fizyolojik ya da ekonomik bir yarar sağlamak yerine; sosyal statüyü yükseltmek için tüketildiklerini kanıtlıyor.

İnsanoğlunun seçkin bir gruba ait olma ve diğer sınıflardan ayrışma arzusu her geçen gün artıyor. Statü odaklı, iç içe geçmiş bu iki güdüde görülen yaygınlık, lüks tüketimi doğrudan tetikliyor.

Veriler, lüks ürün pazarının son 20 yılda dünya genelinde yaklaşık %450 büyüdüğünü gösteriyor. Bu büyüme, lüksün daha fazla kişiye ulaşarak genişlemesi anlamına gelmiyor. Aksine lüks kavramı, her geçen yıl derinleşiyor; yani ileri bir seviyeye taşınıyor.

Kavramın ekonomik, sosyal ve psikolojik olguları bir araya getiren komplike ve hassas yapısı, lüks ürün satışında ayrıksı bir pazarlama ideolojisini gerekli kılıyor. Çünkü klasik pazarlama yöntemleri, lüks marka yaratma ve yönetme süreçlerinde yeterli olmuyor. Lüks pazarlama, ayrı bir uzmanlık gerektiriyor.

Elbette tüm pazarlama stratejilerinin özü bir: Doğrudan ya da dolaylı larak daha fazla satış yapmak. Ancak pazarlama stratejilerinin uyguladıkları taktikler birbirinden oldukça farklı. Strateji çerçevesinde hangi taktiklerin kullanılacağını pazar yapısı, ürün özellikleri ve hedef kitle profili belirliyor.

Hassas yapısı ile ince ayarlı bir teraziye benzeyen lüks tüketim pazarında, pazarın yapısına uygun bir marka yönetimi felsefesi belirlemek; özellikli pazarlama iletişimi uygulamalarına yer vermek gerekiyor.

Bugün stratejik pazarlama yönetiminin ayrıcalıklı bir alt dalı olarak değerlendirilen “Lüks Pazarlama”nın temel prensipleri şöyle sıralanıyor:
• Lüks pazar, başlı başına farklı bir uğraştır. Odaklanmış bir uzmanlık gerektirir.
• Lüks pazarlama süreçlerini eksiksiz uygulayabilmek için kusursuz bir pazarlama teorisinin yanında davranış bilimleri alt yapısına sahip olmak önemlidir.
• Lüks pazarlama, markayı geniş kitlelere yayarak maksimum arzu yaratırken; elit ayrımı korumak ve satış eylemini sadece sınırlı bir kitle üzerinde gerçekleştirmek esasına dayanır. Örneğin Ferrari markasını A’dan Z’ye herkes bilir ve tanır. Ancak sadece bir kaç şanslı “Z” Ferrari sahibi olabilir.
• Lüks pazarlamayı alternatif satış yöntemlerinin ön plana çıktığı, kişiselleştirilmiş nokta vuruşlarının önem kazandığı, görülmemişin ve duyulmamışın sahnelendiği bir oyun olarak nitelemek mümkündür.
• Lüks marka iletişiminin lüksü yakından tanıyan ve belli bir yaşam gustosuna sahip bir ekip tarafından planlanması ve uygulaması olmazsa olmaz bir kural değildir. Ancak bu gerçekçi bir gereklilik ve olağanüstü bir avantajdır.

Lüks pazarlama deyince, akla öncelikle giyim ve aksesuar, saat ve mücevherat, otomotiv, tekne ve yatçılık, gayrimenkul ya da turizm gibi sektörler gelse de, lüks ürünlerin neredeyse faaliyetteki tüm endüstrilerde yer aldığı; üstelik bu özel segmentin her geçen gün önem kazandığı görülüyor.

Son on yılda ön plana çıkan özel bankacılık hizmetleri, ileri eğitim olanakları, değer yüklenmiş ve tasarım odaklı teknoloji, kişiye özel havayolu ve taşımacılık servisi, az sayıda üretilen organik kişisel bakım malzemeleri, şatafatlı restoranlar ve eğlence yerleri, özellikli gıda ürünleri, beş yıldızlı otelleri andıran sağlık üniteleri sektörün geldiği noktanın ve gideceği yönün habercisi niteliğinde!

Doğası gereği az ile yetinmeyen insanoğlu her zaman daha iyisini istedikçe, lüks kavramının da evrimleşmeyi sürdüreceği kesin!

Yazar
Onur YANIK
Kavramlar
Lüks, Lüks Pazarlama, Lüks Pazarlamanın Prensipleri
Detaylı bilgi ve yazarla iletişim
onur.yanik@provokator.com

Pazarlama Doktrinleri : Lateral Pazarlama!

KURUMSALHABERLER.COM

“Philip”, Hristiyan toplumlarında en sık kullanılan erkek isimlerinden biri. Avrupa tarihi incelendiğinde, yaşadıkları döneme damgasını vuran Philip isminde beş Makedon, altı Fransız ve beş İspanyol kralın yaşadığı görülüyor.

Günümüzde de Amerika ya da Avrupa’da, yeni doğan erkek çocuğu için bu ismi tercih etmiş, onbinlerce aile bulunuyor. Ancak yeni Philip’lerin hiç biri kral olma şansına sahip değil. Elbette biri hariç…

Bugüne kadar devrim yaratan pek çok kitaba, sektörü derinden etkilemiş onlarca makaleye imza atmış, Northwestern Üniversitesi Profesörü Philip Kotler, tüm otoritelerce “Pazarlamanın Kralı” olarak nitelendiriliyor.

Kellog Yönetim Enstitüsü’nde “Uluslararası Pazarlama” dersleri vermeyi sürdüren Kotler’in, disiplinin kılavuzu olarak ifade edilen “Pazarlama Yönetimi” başlıklı kitabı, dünya genelinde yirminci baskısına ulaşmış durumda. “Pazarlama Prensipleri/Principles of Marketing”, “Pazarlama Modelleri/Marketing Models” ve “Kotler’e Göre Pazarlama/Kotler on Marketing” gibi etkileyici seçkilerinin yanında, Philip Kotler’in endüstriyi sarsan güncel eserlerinden biri de İspanya’nın önde gelen pazarlama profesörlerinden Fernando Trias de Bes ile birlikte kaleme aldığı provokatif çalışma: “Lateral Pazarlama/Lateral Marketing”

“Lateral Pazarlama” genel bir bakışla, ürünlerin birbirine benzediği, elle tutulur kalite değerlerinin yerini soyut arayışlara bıraktığı, mesajların birbirini kopyaladığı, tüketicilerin iletişim yoğunluğundan bunaldığı, acımasız, dengesiz ve değişken günümüz pazarlama arenasında fark yaratan fikirler üretmek için yeni bir düşünce tekniği öneriyor. Çalışma söz konusu yöntemi lateral yani yatay düşünce olarak adlandırıyor.

Yeni pazar şartlarında gücünün büyük bir kısmını yitiren klasik pazarlama, kişiyi düşünce çizgilerinin kesiştiği noktaya götüren, tek bir doğru yanıt arayan analitik düşünce yöntemi üzerine kurulu. Yaratıcılığı doğuran ve modern pazarlamanın temeli olan yatay düşünce ise ayrışan bir işleyiş şekline sahip. Lateral/yatay düşüncenin, siyah-beyaz gibi kesin sınırları bulunmuyor. Bu sistemde bir sorunun çözümünü, gri bir noktada da bulabilmek mümkün.

Analitik yani dikey düşünce, çözüm üretirken; yaratıcı yani yatay düşünce fikirler üretiyor. Tek bir çözüm yoluna saplanmak yerine, pek çok fikirden farklı çözümler üretmek, genişleyebilen yatay düşünce yapısını benzersiz kılıyor. Bir sorunu analitik yöntemle irdelemek için genellikle dar ve muhtemelen derinlemesine yani “Dikey” bir bakış açısı kullanmak gerekiyor. Diğer taraftan yaratıcı düşünce, bütün seçenekleri geniş bir yelpazeye yayarak, özgür bir değerlendirme süreci kurguluyor. Bu sürece, anlamsız hatta kulağa aptalca gelen fikirler ve çözüm önerileri bile dahil edilebiliyor. Çünkü bazen sorunun dışında gibi gözüken bir unsur, aslında cevabın ta kendisi olabiliyor.

Kotler, yatay düşünme tekniğinden ilham alan “Lateral Pazarlama”nın temel misyonunu, pazara daha başarılı ürünler sürmek için yeni yollar keşfetmek olarak özetliyor. Yazar bu noktada, daha başarılı ürünler tamlamasıyla, daha kaliteli, ekonomik ya da yaygın olmayı kastetmiyor. Kotler’in önerdiği yatay düşünme tekniği, domine edilmiş bir pazarda, benzer bir marka ya da rakiplerinden biraz fazlası olan bir alt ürün yaratmak yerine, kışkırtıcı ruhu olan yeni bir fikir üretmeyi ifade ediyor.

Kotler bu noktada bazı örnekler sunuyor. Avrupa’da bir zamanlar sadece bir yaşın altındaki çocuklar için bebek maması olarak satılan yoğurdun, yeni bir strateji ve konumlandırma ile, günün her saati tatlı niyetine yenilebilen sağlıklı bir atıştırmalık haline dönüştürülmesinin hikayesini özetliyor. Parlak bir fikir sonucunda meyve ile buluşan klasik yoğurt, hedef kitlesini katlayarak, yeni bir ürün gamı yaratıyor.

Kotler’in yeni ürün stratejisi, aslında basit iki fikrin, basit olmayan bir şekilde bir araya getirilmesini temsil ediyor. Bu aşamada üreticiler için yeni bir formül devreye giriyor:
Başarılı Yeni Ürün = Ürün + Değişen İhtiyaçlar + Bakış Açısı

Kotler söz konusu formülü hayata geçirmek isteyen üreticiler için, 6 farklı yatay düşünme yolu öneriyor:
1. Değiştirme (Başka şeyin yerine kullanma)
Değiştirme, ürünün bir ya da daha fazla özelliğini kaldırarak, yerine yenilerinin eklenmesini ifade ediyor. (Akrep ve yelkovanın kaldırılarak, dijital saatin yaratılması)
2. Kombinasyon (Ekleme)
Kombinasyon, ürüne mevcut özelliklerini koruyarak yeni nitelikler eklemeyi özetliyor. (Çin’de şimdiden bir milyondan fazla satan, pedal çevirdikçe kendini şarj eden elektrikli bisiklet “Pedelec”)
3. Ters düz (Değiştirme)
Ters düz, ürünün mevcut niteliklerinin tam tersi bir kullanım şekli yaratmayı amaçlıyor. (Doğası gereği fırından taze çıkmış, sıcak bir yemek olarak tüketilen pizzanın, dondurulmuş bir ürün olarak piyasaya sürülmesi)
4. Eliminasyon (Ortadan kaldırma)
Eliminasyon, ürünün spesifik bir özelliğinin ortadan kaldırılması sonucu yeni bir ürünün dünyaya gelişini anlatıyor. (Telefon – kablo = Telsiz Telefon)
5. Mübalağa (Abartma)
Mübalağa, mevcut ürünün niteliklerini yukarı ya da aşağı doğru aşırı bir şekilde değiştirmek anlamına geliyor. (Büyük gözlüklerden kontak lense geçiş)
6. Yeniden düzenleme (Düzen değişikliği)
Yeniden düzenleme, ürünün yaratılış düzeninin baş aşağa edilmesi fikrinden doğuyor. (Pişmeden paketlenmiş [mikro-dalgaya uygun], patlamamış patlamış mısır)

Elbette lateral pazarlamanın düşünce teknikleri bunlarla sınırlı değil. Faaliyet gösterilen sektörün özelliklerine göre, ürün için yeni teknikler geliştirmek mümkün.
Bu süreçte önemli olan, pazarı ve beraberinde ihtiyaçları doğru analiz etmek; verileri mantık süzgecinden geçirerek en idel yolu belirlemek... Bunda Kotler de hem fikir!

Yazar
Onur Yanık
Kaynak
“Lateral Marketing” / Philip Kotler-Fernando Trias de Bes
Kavramlar
Lateral Pazarlama, Lateral Düşünce Tekniği, Yatay-Dikey Düşünce Farkı,
Fark Yaratan Fikirler Üretmede Yeni Teknikler,
Detaylı bilgi ve yazarla iletişim
onur.yanik@provokator.com

Pazarlama Doktrinleri : Farklılaş Ya Da Öl

KURUMSALHABERLER.COM

Yedi harfli “Pazarlama” kelimesi, yirmi iki sözcükten oluşan kompleks bir tanıma sahip. Amerikan Pazarlama Derneği onayı taşıyan bu uzun paragrafta pazarlama, “kişisel ve örgütsel amaçlara ulaşmayı sağlayabilecek değişimleri gerçekleştirmek üzere, malların, hizmetlerin ve fikirlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması, dağıtılması ve tutundurulmasına ilişkin planlama ve uygulama süreci” olarak ifade ediliyor.

Bugün pazarlama disiplini ile uğraşan herkes, kavramın farklı fonksiyonları bir araya getiren; planlamanın yanında, eyleme yönelik faaliyetleri de içeren stratejik bir süreç olduğu konusunda hem fikir.

Söz konusu süreç yaklaşık yüz yıldır 4P formülü ile özetleniyor:
Product (Ürün), Price (Fiyat), Place (Dağıtım) ve Promotion (Tutundurma).

Pazarlamanın gelişim süreci incelendiğinde, zaman zaman bu formülün çeşitli uzmanların önerileri ile genişletildiği, kavramın DNA’sına People (İnsan), Perception (Algı), Promise (Söz), Package (Paketleme) ya da Perseverance (Israr) gibi kelimelerin eklendiği gözleniyor. Ancak bu öznel önerilerin belki de hiç biri, pazarlama danışmanı Jack Trout’un 1972 yılında Al Reis ile birlikte global pazarlama arenasına sunduğu Positioning (Konumlandırma) konsepti kadar etkili değil.

13 farklı ülkede faaliyet gösteren Trout&Partners’ın başkanı olarak AT&T, IBM, Burger King ve Merrill Lynch gibi Fortune 500’de yer alan pek çok markaya pazarlama danışmanlığı sunmuş Jack Trout, klasik pazarlama yöntemlerini sarsan “Konumlandırma” kavramının babası olarak kabul ediliyor.

Trout, 35 yıl önce Steve Rivkin’in desteğiyle kaleme aldığı “Farklılaş ya da Öl!” başlıklı makalesinde, modern pazarlama arenasını “İletişim bombardımanına tutulmuş toplum” olarak tanımlayarak, böylesi bir ortamda ayakta kalabilmek için farklılaşmak gerektiğini; farklılaşmanın ise doğru konumlandırma stratejisi ile mümkün olduğunu anlatıyor.

Trout’un onlarca yıl önce, üstelik internet ile tanışmamış bir toplumda dile getirdiği farklılaşma felsefesi, bugün hala güncelliğini koruyor. Yazarın giderek bir savaş alanına dönüşen satış dünyasında zafere ulaşmak için işaret ettiği yol, 2000’li yıllarda da geçerli.

Trout’e göre bir fikri, ürünü ya da iş kolunu farklılaştırmanın sevimli, çekici, esprili, cesur ya da yaratıcı olmak ile bir alakası bulunmuyor. Aksine farklılığın mantık süzgecinden geçirilmiş, stratejik bir temeli olan, tutarlı ve kanıtlanabilir bir yapıya sahip olması gerekiyor.

Teorik olarak bir markanın "Biz neredeyiz?" ve "Nerede olmak istiyoruz?" sorularına verdiği cevapların kesişimi konumlandırmayı ifade ediyor. Aynı zamanda misyon ve vizyonun birleşimi olan bu ortak cevap, işletmenin sektörel duruşunu ve ilerleyişini temsil ediyor.

Trout’e göre başarılı bir farklılaşma, dört adımlık bir süreci kapsıyor:

Adım 1: Anlam Süzgeci
Farklılaşmak pazarın ve rakiplerin detaylı analizi ile başlıyor. Bu noktada sektörün fotoğrafları çekiliyor; pazarda yer alan oyuncular ile ilgili izlenimler/algılar derleniyor ve irdeleniyor. Markanın güçlü ve zayıf yönleri sıralanıyor ve bu yönler rakipler ile kıyaslanıyor. Pazarın nabzı ölçülüyor; sektördeki boşluklar tespit ediliyor.

Adım 2: Farklılaşma Fikrinin Yaratılması
Markanın, pazarın ve rakiplerin değerlendirilmesi işletmeyi farklılaşma fikrine yakınlaştırıyor. Bu aşamada keşfedilecek fikrin ürün odaklı olması gerekmiyor. Çünkü bir markayı farklılaştıracak pek çok yöntem bulunuyor.

Adım 3: Fikrin Kanıtlanması
Yaratılan fikrin her şeyden önce ispat edilebilir, bir başka deyişle müşteriler tarafından onaylanabilir olması gerekiyor. Sürecin bu adımında gerçeklik, dürüstlük ve dürüstlük gibi kavramlar devreye giriyor.

Adım 4: Farklılığın İletişimi
Farklılaştırma süreci, markaya farklılık katan fikrin işletmenin iç ve dış çevrelerinde tanıtılarak ilmek ilmek örülmesi, pekiştirilmesi ve değişen koşullar ekseninde yenilenmesi ya da güncellenmesi ile sürüyor.

Trout, farklılaşma yöntemleri arayan markalar için, uygulanabilecek sekiz ayrı strateji/yol sıralıyor:
1. İlk olun.
2. Sahiplenebilecek nitelikler öne sürün.
3. Lider olun.
4. Pazarda uzmanlaşın.
5. Kurum tarihi yaratın ve bunu kullanın.
6. Birinci tercih olmayı keşfedin.
7. Ürünlerinize özel nitelikler yükleyin.
8. Markanızı ya da ürünüzü çekici ve cazip kılın; yakıcı olun.

PROVOKATÖR’ün stratejik iş birlikçisi Destek Patent’in verilerine göre, bugün Türkiye’de tescil edilmiş marka sayısı 300.000’in üzerinde. Çok değil sadece 10 yıl önce, isim hakkı alınan marka sayısı 20.000 civarında iken, 2007’de bu rakamın 15’e katlandığı görülüyor. Marka çeşitliliğindeki katlanma, tüketici hayatının her anına işliyor. Örneğin dört kişilik bir Türk ailesi, bir ay boyunca evine ortalama 150 farklı markalı ürün sokarken, büyük ölçekli bir hipermarkette tam 40.000 marka yer alıyor.

Pazarların dengesiz ve değişken bir hal aldığı, rekabetin giderek acımasızlaştığı günümüz pazarlamasında, Trout’un 35 yıl önce dile getirdiği farklılaşmanın önemi tıpkı marka sayısı gibi katlanarak artıyor.

İşte bu nedenle devir markalar için daha zeki, esnek, vurucu, agresif ve hepsinden önemlisi mucit olma devri!

Yazar
Onur YANIK
Kaynak
“Farklılaş ya da Öl!” / Jack Trout-Steve Rankin
Kavramlar
Pazarlama, 4P, Konumlandırma, Farklılaşma, Farklılaşma Adımları, Farklılaşma Stratejileri
Detaylı bilgi ve yazarla iletişim
onur.yanik@provokator.com

Pazarlama Doktrinleri : Birebir Gelecek

KURUMSALHABERLER.COM

Herkes için aynı ürünü üretmek, onu mümkün olan her mağazaya, markete ya da satış noktasına koymak, sonrasında ise ürünün özelliklerini ve faydalarını duyurmak için bağırmak... Evet doğru sözcük bağırmak; hem de bas bas bağırmak. Ürünün ortalıkta esamesi okunmuyorsa, pes etmeden daha da yüksek bir sesle bağırmak, fark edilene kadar susmamak, gerekirse başkalarını susturmak ve tercih edilene kadar durmamak... İşte size kitlesel pazarlamanın bir parça argo ancak çokça net ve doğru bir tarifi!

Başlıktan da anlaşıldığı gibi, bu yazının konusu kitlesel pazarlama değil. Ancak birebir geleceği yaratan sessiz satış tekniği kişiselleştirilmiş tanıtımı anlayabilmek için, yola kavramın tersi olan gürültülü duyuru yöntemi kitlesel pazarlama ile çıkmak gerekiyor.

Pazarlama otoriterileri bir süredir, geniş çaplı çözümler üreten kitlesel pazarlamanın etkisini yitirdiğinden ve ideolojinin düşüşe geçtiğinden bahsediyor. Hatta bazıları kitlesel pazarlamayı, ölüm döşeğindeki bir hastaya benzetiyor. Aynı uzmanlar bu yorumu daha da ileriye taşıyarak, bir kaç on yıl sonra, kitlesel tanıtımın tamamen sona ereceğini; tanıtımın ileri teknolojilerle sadece kişiye özel hale geleceğini belirtiyor.

Gelişen teknolojinin pazarlama dünyasına armağanı olan “Birebir” felsefesinin arkasında, “Business” dergisi tarafından 20. yüzyılın en etkili 100 stratejisti arasında gösterilen Don Peppers ve Martha Rogers isimleri yer alıyor. İkili bundan tam on beş yıl önce yayınladıkları “Birebir Gelecek” başlıklı kitaplarında ilişkisel pazarlama çerçevesinde, veri tabanlı pazarlama, siparişle kitle üretimi, müşteri samimiyeti ve gerçek zamanlı pazarlama gibi bilinen pek çok satış yaklaşımını tek bir iş stratejisi haline çeviriyor; böylelikle “Birebir Pazarlama” kavramı dünyaya geliyor.

Aynı zamanda iş ortakları olan Peppers ve Rogers, “Birebir Pazarlama”yı, iletişimde marka yönetiminden müşteri yönetimine geçiş olarak tanımlıyor. Bu noktada kavram kendine özel, dört adımlık bir ilerleyiş yaratıyor: Müşterilerini tanımla; onları grupla ve farklılaştır; çift yönlü bir iletişim kur, etkileşim yarat; her bir müşteriyi kişiselleştir.

Peppers ve Rogers, 1993 yılında kaleme aldıkları çalışmalarında, dijitalleşme ile beraber reklam ve tanıtıma dair tüm aksiyonların kişiselleştirilmiş bir ivme kazanacağını belirterek, pek çok örnek sıralıyor. Dev müşteri veri tabanlarını kolayca koordine eden bilgisayar programları, kişiye özel televizyon kanalları, çağrı merkezleri, tele-pazarlama, yaygınlığını her geçen gün artıran internet ve mobil tanıtım...

Bugün geride kalan yıllara kuşbakışı göz atıldığında, Pepers ve Rogers’ın ön gördüğü olayların tamamının gerçekleştiği, hatta “Birebir” kavramının daha da ileriye taşındığı görülüyor. Örneğin, arşivinde 50 milyonun üzerinde kişiselleştirilmiş kimlik bilgisi barındıran soyut bir şirketin %1.6’sı yaklaşık 250 milyon dolara alıcı buluyor. Bir başka deyişle, fenomen dot.com şirketi FaceBook, tanımlama, farklılaştırma, etkileşim yaratma ve kişiselleştirme yetenekleri sayesinde tam tamına 15 milyar dolar ediyor. Söz konusu değerin, meşhur “Bilgi güçtür!” sözünün sahibi 16. yüzyıl düşünürü Francis Bacon’un kulaklarını fazlasıyla çınlattığı kesin!

Diğer yandan, nadir de olsa bazı pazarlama guruları, birebir gelecek karşısında gücünü yitirmiş ya da yitirecek gibi gözüken “Kitlesel Pazarlama”nın aslında ölmeyeceğini; aksine doğru adımlarla güçlenerek sahneye döneceğini belirtiyor.

Sıra dışı bir fikir şirketi olan PROVOKATÖR’ün yakın zaman önce yayınladığı REENKARNASYON (http://provokator.com/reenkarnasyon/) başlıklı seçkide, benzer bir felsefeyi savunan paragraflara yer veriliyor:

“Karmaşık yapısına rağmen pazarlama aslında olağan bir içgüdüdür. Akıl ve düşünceden bağımsız, doğuştan gelen hareketler dizisidir. Kişiyi belli bir amaca ulaşmaya sürükleyen bir davranış eğilimidir. Yani pazarlamanın sırrı insanoğlunun genlerinde gizlidir.

Hükmedilemez bir eylem olan pazarlama, değişmez bir kurguya sahiptir. Uzmanlar yıllar boyu pazarlamanın farklılaştığını düşünmüş, kavramın sözde evrimini açıklayabilmek için yeni teoriler üretmiştir. Tüm bunlar safsatadır.

Evrim geçiren pazarlama değil, pazarlama dışındaki her şeydir. Bir aslanın yaşamak için avlanma ve öldürme içgüdüsü binlerce yılda ne kadar değişmişse, pazarlama da o kadar değişmiştir.

Açıkça içgüdü, tıpkı pazarlama gibi değişmez bir yapıya sahiptir. Aslanın et yeme isteği, zamanla ota dönmez. Doğal dürtüler değişmiş gibi gözükebilir. Aslında bu bir değişim değil; mevcut duruma adaptasyondur.

Aslanın elinden ceylanı alırsanız zebra avlayacaktır. Zebrayı alırsanız bufaloya yönelecektir. Onu da alırsanız, yakaladığı anda sizi yiyecektir. Bu bir değişim değildir; içgüdünün çevre şartlarına uyumudur. Pazarlama değişmez sadece uyum sağlar.”

Kitlesel ya da birebir, gerçekte tüm pazarlama ideolojileri tek bir öze ve amaca sahip: Satış, satış, satış! Çevresel faktörler, satışa ulaşmayı hedefleyen pazarlamanın dönem dönem farklı yöntemler kullanmasına; kimi zaman bireyden kitleye, bazen de kitleden bireye uzanmasına sebep oluyor.

Pazarlama yöntemi projelerin iş ve iletişim hedeflerine, aynı zamanda seslenilen kitlenin profiline göre değişiyor. Ancak satışa ulaşmak ve bu süreci etkili kılmak için yapılması gereken hiç bir zaman değişmiyor. Başka bir ifadeyle, özellikle rekabetin bir savaş alanına çevirdiği günümüz pazarlamasında her şeyin temelinde büyük bir fikir yaratma zorunluluğu yer alıyor.

Fikriniz büyükse, kitlesel ya da birebir oluşunuz çok da fark etmiyor!

Yazar
Onur YANIK
Kaynak
“Birebir Gelecek/One to One Future” / Don Peppers ve Mantha Rogers
Kavramlar
Kitlesel Pazarlama, Birebir Tanıtım, Birebir Tanıtımın İşleyişi, Pazarlamanın Özü
Detaylı bilgi ve yazarla iletişim
onur.yanik@provokator.com

bilgi teknolojileri terimleri sözlüğü

"1) ağ işletim bilgisayarı; 2) ağ iletişim mikrodevresi " network processor
"1) ana bilgisayar; 2) Internet bilgisayarı; 3) konakçı " host
"1) Makine; 2) Bilgisayar" Machine
"bilgi trafiği; veri trafiği " information traffic
"Bkz: write-once-read-many; solucan (bilgisayar güvenliği)" Worm
"Tam oturma, rastlama (bilgisayar) ; vurgun (elek)" hit
(aygıtla) tümleşik bilgisayar embedded computer
(kullanılan) bilgisayar Adı Hostname
1)eğitim, yetiştirme 2) açıklayıcı bilgi, yönerge 3) Komut Instruction
Ağ Geçit Bilgisayarı Gateway Host
ağ merkezli bilgi işlem network-centric computing
ağa (yapılı) bilgisayar network computer
Amerikan bilgi-değişim standart kodu american standart code for information interchange (ascii)
ana bilgisayar arayüzü host interface
ana bilgisayar dili host language
ana bilgisayar düğümü host node
ana bilgisayar güvenlik duvarı host-based firewall
ana bilgisayar veritabanı host database
ana bilgisayar, hizmet bilgisayarı, sunucu bilgisayar host computer
ana bilgisayarda yürütülen program host application program
anabilgisayar mainframe
Anaçatı bilgisayar Mainframe
analog bilgisayar, örneksel bilgisayar analog computer
anında bilgilendirilme immediate notification
ardışık bilgisayar sequential computer
artbilgi trailer
artık bilgi redundant information
Arızaya (bozukluğa) dayanıklı bilgisayar fault-tolerant computer
avuç içi (bilgisayar) palmtop
avuçiçi bilgisayar palmtop computer
başlık bilgisi header information
bildirime dayalı bilgi declarative knowledge
bilgi info
Bilgi Information
bilgi information
bilgi ağı -information network
bilgi aktarımı- information transfer
bilgi alışveriş biçemi -interchange format
bilgi alışveriş dosyası- interchange file
Bilgi Anayolu, bilgi otoyolu- Information Highway
bilgi avadanlığı, bilgi paketi information package
bilgi çağı- information age
bilgi çözümleme merkezi information analysis center
bilgi edinme knowledge acquisition
bilgi ekonomisi information economy
Bilgi Erişim, Bilgi geri Kazanım, Information Retrieval
bilgi güvenliği information security
bilgi gösterimi knowledge representation
bilgi haritası knowledge mapping
bilgi havuzu information repository
bilgi hizmeti information service
bilgi içeriği information content
bilgi için carbon copy
bilgi iletim birimi information frame
bilgi iletim hız birimi, baud Baud
bilgi iletisi information message
bilgi isteği request for information
bilgi istek mesajı request message
bilgi işlem data processing
bilgi işlem merkezi data processing center
bilgi işlem noktası, site site
bilgi işleme sistemi information processing system
bilgi kaynağı information source
bilgi merkezi information center
bilgi mühendisi knowledge engineer
bilgi patlaması information explosion
bilgi sistemi denetçisi information systems auditor
bilgi sisteminin kötüye kullanımı information system abuse
Bilgi sunum ucu, bilgi büfesi Kiosk
bilgi sözcüğü, veri sözcüğü information word
bilgi tabanlı sistem knowledge based system
bilgi tabanlı sistem knowledge system
bilgi tabanı knowledge base
bilgi teknolojileri information technologies
bilgi terminali information station
bilgi toplumu knowledge-based society
bilgi toplumu information society
bilgi tümleştirme information fusion
bilgi uzmanlık alanı knowledge domain
bilgi yoksulları information have nots
bilgi yönetim sistemi knowledge management system
bilgi yönetimi information management
Bilgi İşlem Merkezi Information Processing Center
bilgi zenginleri information haves
bilgi özkaynakları information resource
bilgilendirici veri tabanı informational database
bilgilendirilecekler listesi carbon copy list
bilginin ekranda akması, akıtılması scroll
bilginin yaşam çevrimi information life cycle
bilgisayar computer
Bilgisayar (bellek) Sözcüğü Machine Word
Bilgisayar ağlı (gerçekleştirme/uygulama) networking
bilgisayar aracılığıyla toplantı computer conferencing
bilgisayar arayüzü machine interface
bilgisayar bilimi computer science
Bilgisayar Destekli Eğitim (BDE) Computer Aided Education
Bilgisayar Destekli Mühendislik (BDM) Computer Aided Engineering
Bilgisayar Destekli Tasarım (BDT) Computer Aided Design
Bilgisayar Destekli Üretim (BDÜ) Computer Aided Manufacturing
bilgisayar donanım hatası machine error
bilgisayar merkezi computer center
bilgisayar suçu computer crime
bilgisayar türünden bağımsız Machine-independent
bilgisayar türüne bağımlı machine-dependent
bilgisayara uyarlamak computerize
Bilgisayarca Okunur Machine Readable
bilgisayarla işleme machine processing
Bilgisayarla Tümleşik Üretim (BTÜ) Computer Integrated Manufacturing
bilgisayarlı ofis computerized office
bilgisayarlı sayısal denetim computerized numerical control
bilgisayarın çökmesi system crash
Birim-işlem, hareket (muhasebe), işlembilgi transaction
birinci kuşak bilgisayar first generation computer
bulanık bilgi fuzzy reasoning
cep bilgisayarı, avuç bilgisayarı hand-held computer
çevrimiçi bilgi online information
çevrimiçi bilgi sistemi online information system
coğrafi bilgi sistemi geographic information system (GIS)
Coğrafi bilgi sistemi Geographical information System
çok komut/çok veri (bilgisayar mimarisi) Multiple instruction / multiple data (MIMD)
Çok-ortamlı bilgisayar multimedia PC
çoktürlü Bilgisayar Ağı Heterogeneous Computer Network
dağıtılmış veri işleme, dağıtımlı bilgi işlem distributed data processing
dağıtımlı bilgi işlem distributed data processing
Dayanıklılaştırılmış bilgisayar hardened computer
defter bilgisayar notebook computer
dil bilgisi grammar
Dizüstü Bilgisayar Laptop Computer
dizüstü bilgisayar laptop computer
durum bilgili stateful
durum bilgisiz stateless
elektronik bilgi işlem electronic data processing (edp)
endüstriyel bilgisayar, algılayıcılı bilgisayar sensor-based computer
etkileşimli bilgisayar grafiği interactive graphics
Ev Bilgisayarı Home Computer
eve yönelik bilgi hizmetleri home information services
eşanlı bilgisayar, simultaneous computer
eşdeğer ikili bilgi içeriği equivalent binary content
eşzamanlı bilgisayar synchronous computer
gelişigüzel işlem sıralı bilgisayar arbitrary sequence computer
Genel Amaçlı Bilgisayar General Purpose Computer
geniş alan bilgi sunucuları wide area information servers (waıs)
gerçek zamanlı bilgi işleme real-time computing
giysi bilgisayar wearable computer
grafik bilgisayar graphics station
güvenli bilgisayar sistemi secure computer system
güvenli bilgisayar sistemi trusted computer system
gözcü bilgisayar monitor station
hazır bilgi literal
hedef bilgisayar target computer
hedef bilgisayar target machine
hedef bilgisayar, hedef santral destination station
ikinci kuşak bilgisayar second generation computer
imleşim bilgisi signaling information
Indirgenmiş Komut Takımı Bilgisayarı Reduced Instruction Set Computer
insan ve bilgisayar benzetimi human-machine simulation
Internet bilgisayarı Internet computer
istemde bulunmak, bilgi istemi prompt
istenen durum bilgisi solicited status
kalemli bilgisayar pen computer
Karma Bilgisayar Hybrid Computer
Kitapboyu bilgisayar notebook computer
kişisel bilgi işlem personal computing
kişisel bilgisayar personal computer
kişisel bilgisayar personal computer (pc)
Komut kümesi küçültülmüş bilgisayar reduced instruction set computer (RISC)
kullanıma özel bilgisayar dedicated computer
kural tabanlı bilgi rule-based knowledge
kurumsal bilgi portali enterprise information portal
köle bilgisayar, bağımlı bilgisayar slave computer
Makine Çevrimi, Bilgisayar Çevrimi Machine Cycle
masaüstü bilgisayar desktop computer
MIDI dosyası (ses bilgileri dosyası) MIDI file
Mikro Bilgisayar Microcomputer
mikrobilgisayar microcomputer
Mikroprogramlanır Bilgisayar, Mikroprogramlı Bilgisayar Microprogrammable Computer
minibilgisayar minicomputer
Minibilgisayar Minicomputer
ortak bilgi miktarı joint information content
paralel bilgisayar parallel computer
pc-uyumlu, kişisel bilgisayar uyumlu pc-compatible
sabit komutlu bilgisayar fixed-instruction computer
sağlamlaştırılmış bilgisayar ruggedized computer
sayısal bilgi saklama digital information storage
sayısal bilgisayar digital computer
seri bilgisayar serial computer
sistemden bilgi isteği system prompt
Sorgu, sorgulama, bilgi isteği query
soyut bilgisayar, sanal bilgisayar abstract machine
Sunucu Bilgisayar Host Computer
süreç bilgisayarı process control equipment
Sözel (anlatımsal) bilgi narrative information
tam olmayan, bulanık bilgi fuzzy information
taşınır bilgisayar portable computer
taşınır bilgisayar, taşınabilir bilgisayar portable computer
tek adımlı bilgisayar scalar computer
tek kartlı bilgisayar single board computer
tek kartlı bilgisayar single-board computer
tek parça bilgisayar compact computer
tek yongalı bilgisayar single chip computer
Telsiz Bilgi İşleme, gezgin bilgi işleme Mobile Computing
ticari bilgi işleme commercial data processing
ticari bilgi işleme transactional computing
türdeş bilgisayarlar ağı homogeneous computer network
türdeş olmayan bilgisayarlar ağı heterogeneous computer network
türetilmiş bilgi derived information
uydu bilgisayar satellite computer
uzak bilgisayar sistemi remote computer system
vektörel bilgisayar, paralel bilgisayar vector computer
veritabanı bilgisayarı database machine
veritabanı sunucu bilgisayarı database server
virüsten bağışık bilgisayar virus-proof computer
Vur-kır oyun, eğlence salonu (bilgisayar) oyunu arcade game
yapabilme bilgisi know-how
Yapabilme Bilgisi, bil-yap, yapabilme yetisi Know-How
yerel hizmet bilgisayarı local host
yerleşik bilgisayar, tümleşik bilgisayar on-board computer
İleti sunucu bilgisayar mail server
yoğun hesaplayıcı (güçlü bilgisayar) number cruncher
yordam bilgisi procedural knowledge
yürütücü bilgisayar object computer
yönetsel bilgi işlem administrative data processing
yöngüdüm bilgisayarı navigation computer
zamanlama bilgisi timing information
zorunlu bilgi alanı mandatory entry field
Ölçüm Bilgisi Metrology
önceki sürümlü (yazılım), eski model (bilgisayar) down-level
önyükleme, başlatma (bilgisayar), açılış boot
örtüşmeli bilgi işleme overlap processing
özel amaçlı bilgisayar special-purpose computer
özuyumlu bilgisayar self adopting computer
şef bilgisayar master computer

Deri hücresinden kök hücre yapıldı

Deri hücresini kök hücreye dönüştüren bilim adamları, hastanın dokuyu reddetme riskini ortadan kaldırdı..

Japonya ve ABD'de iki bilim adamının yaptığı iki farklı araştırma bugüne kadar kök hücre elde edilmesinde en iyi yöntem olarak görülen embriyon klonlamasına gerek kalmadan kök hücre üretilmesini sağlıyor. Yetişkin deri hücresini kök hücre gibi davranacak şekilde yeniden programlayan bilim adamları, bunu uyumakta olan bir avuç geni yeniden aktive ederek başardı. Hücreler tanımlanmış bir dokuya ait olmalarından önce, yani embriyon dönemindeki gibi hareket etmeye başladı. Araştırmalardan ilkini, Japonya'nın Kyoto Üniversitesi'nden Prof. Shinya Yamanaka geliştirdi. Yamanaka, fareler üzerinde denediği tekniği, 36 yaşındaki bir kadının hücrelerinde de deneyip başarılı oldu.

PARKİNSON İÇİN UMUT IŞIĞI
Hücreler laboratuvarda kalp kasına dönüştürüldü. 12 gün sonra kalp kası hücrelerinin "atmaya" başladıkları tespit edildi. Araştırmalardan 2'ncisi ise ABD'deki Wiskonsin-Madison Üniversitesi'nden Prof. Dr. Jamie Thomson ve ekibi tarafından yapıldı. Onların yöntemi de Yamanaka'nınkine temelde benziyor. Ancak hücre programlamakta farklı genler kullanılıyor. Ayrıca denemenin yeni doğan bir erkek çocuktan alınan hücreler üzerinde yapılmış olmasıyla da değişiklik gösteriyor. Yeni yöntemle, hastanın genetik şifresine göre kök hücre yaratma imkânı doğacak ve böylece hastanın dokuyu reddetme riski ortadan kalkacak. Bu yeni yöntem sayesinde Parkinson, diyabet gibi hastalıklara karşı yeni kök hücrelerin üretilmesi gündeme gelecek.

Kaynak: www.sabah.com.tr

Fabrikalara Ar-Ge teşviki teknoparkları tedirgin etti

Fabrikaların içinde Ar-Ge teşviki yasasının teknoparklara yatırımın çekiciliğini yok ettireceğini düşünen teknopark yöneticileri, bu tehdide karşı önlem alınması gerektiği görüşünde..

Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan Ar-Ge (Araştırma Geliştirme) teşviki yasası ile büyük şirketlerin kendi Ar- Ge'sine fabrikasında yatırım yapacak olması teknoparkları rahatsız etmeye başladı. Hazırlanan kanun taslağına göre 50-60 personel çalıştıran fabrikalara Ar-Ge teşviki verilmesini bekleniyor. Büyük şirketleri kendi Ar-Ge merkezini kurması da yatırım bekleyen teknoparkları daha fazla tedirgin ediyor. IEEE (Institute of Electrical and Electronics Engineers) Türkiye Öğrenci Kolları tarafından düzenlenen "Teknoparlar Zirvesi" etkinliğine davetli Teknopark yöneticileri Ar-Ge teşviki yasasının uzun gayretlerle oluşturulan çalışmalara zarar vermemesi gerektiğini söyledi. Yöneticiler, özellikle teşvik alan yerel ve uluslararası firmaların, teknoparklara yatırımdan vazgeçmesinden korktuklarını kaydediyorlar.

VERGİ MUAFİYETİ VAR
Teknoparklara 2013'e kadar kurumlar vergisi, gelir vergisi stopajı ve KDV'ye ilişkin bazı muafiyetler var. Yeni kanunla bu tür ayrıcalıkların fabrikalara taşınması hedefleniyor. Ancak özellikle kurumlar vergisi konusunda çeşitli soru işaretlerinin olduğu belirtiliyor. Üniversitelerin kaynak kıtlığından dolayı teknoparklardaki kiraları yüksek tutması bu modelin işleyişindeki en büyük tehlike olarak karşımıza çıkıyor. Teknoparklara tanınan ayrıcalıkların yanlış kullanıldığını düşünen büyük firmalar da bu tür teşviklerden fabrikalarında yararlanmak istiyor.

Kaynak: www.sabah.com.tr

Robotların Dünyası

Robodex 2003 hatırası...



Mars'a da insanlardan önce robotlar ayak bastı... Ve hala da orada çalışmaya devam ediyorlar...



Bozukpara büyüklüğündeki bu robot, önündeki manyetik alıcılarla madeni paraları bulup üzerlerine çıkıp seviniyor.


HansonRobotik tarafından geliştirilen Hubo-1'in yüzü size de tanıdık geliyor mu?



Bu da çocuk ziyaretçilere rehberlik eden sevimli bir robot.

ASIMO'nun gelmiş geçmiş tüm sülalesi. 1986'dan beri...




QRIO, becerilerini gösteriyor...

LEGO NXT ile yapılmış bir robot.




Maalesef....

Bunlar gerçek savaş robotu. Bazısı 'şehit', bazısı 'gazi' oluyor?!


Savaşta öldürme yetkisine sahip bir robot silah: TALON...




Uzaktan kumandalı veya otonom uçabilen insansız keşif ve saldırı robot uçağı Predator.




Hastabakıcı ve afetlerde (ve de cephede) insanlara yardımcı olabilecek bir robot.





SONY'nin AIBO robot köpeği artık üretilmiyor. Fakat 1990'ların sonunda ve 2000'lerin başında çok sayıda satıldı. Evlere giren ilk robotlardan birisi. Birçok modeli mevcut.
AIBO'nun daha gelişmiş bir modeli.


HONDA'nın ASIMO'su...
HONDA'nın 1986 yılında başlayan insansı robot çalışmalarının ürünü. Dünyanın en gelişmiş robotlarından biri.

Google, ’değer ligi’nde beşinci sırada

Piyasa değeri 219 milyar dolara ulaşan internet arama motoru Google, ABD borsalarında piyasa değeri en yüksek beşinci şirket haline geldi. On yıl önce kurulan Google, piyasa değeriyle çok eski şirketler olan otomotiv üreticisi General Motors’tan on kat, ilaç firması Pfizer’den ise yüzde 30 daha değerli hale geldi.

Dünyanın en popüler internet arama motoru olan Google, Amerika’nın en büyük beş şirketi arasında sıralanmasını sağlayan piyasa değeriyle ’kurumsal süper lige’ girdi. Stanford Üniversitesi’ndeki öğrenci yurdunda kuruluşunun on yıl ardından firmanın piyasa değeri, 219 milyar dolara ulaştı. Bu sonuçla sağlık bakım firması Procter&Gamble’ı(P&G) geride bırakan Google, ABD borsalarında beşinciliğe çıktı.

Sadece dört şirket geçti
İngiliz gazetesi The Guardian’da yer alan habere göre, piyasa değeri olarak Google’dan sadece ExxonMobil, General Electric, Microsoft ve telekom firması AT&T büyük. Google, Amerikan otomotiv üreticisi General Motors’dan on kat, ilaç firması Pfizer’dan yüzde 30 daha değerli bir firma haline geldi. Eski ekonomi markaları olarak adlandırılan Coca-Cola’nın borsa değeri, 142 milyar dolar, McDonald’s’ın ki ise sadece 70 milyar dolar. Finans ve borsa haber portalı Bloomberg, yedi analistin şirketi takip ettiğini ve hisseleri satın alma yönünde tavsiyelerde bulunduğunu yazdı. Arama motorunun hisseleri, bir önceki gün bir ilke imza atarak ilk kez 700 dolara ulaştı. Google’ın büyümesinde, bu yılın üçünçü çeyreğinde yüzde 46 artarak 1.07 milyar dolara ulaşan geliri etkili oldu. Uzmanlar, reklam gelirinde önemli alanlar olan online harita, video, haber ve finansda Google’ın liderliğinden bahsediyorlar.

20 milyar dolar kağıt servet
ABD San Francisco’daki Nollenberger Capital’den analist Todd Greenwald, Google’ için "Kesinlikle daha büyüyebilir. Piyasa, henüz büyük kazanma gücünün yeni farkına varıyor ve Google’ı uygun şekilde değerliyor" değerlendirmesini yaptı. Şirketin hisse fiyatlarındaki artış, Google’ın her ikisi de 34 yaşında olan kurucuları Sergey Brin ve Larry Page’in 20 milyar doların üzerinde ’kağıt’ servete sahip olmalarını sağlayacak. Bu ikili yılda sadece 1 dolar maaş alırken, yıllık bonus miktarları 1 milyon doları geçiyor. Onlar jet set yaşamına da geçtiler. Qantas Havayolları’na ait 180 yolcu kapasiteli Boeing 767’yi parti uçağı olarak yenilediler. Bu uçağı Kaliforniya’da gizli Nasa üssünde aldıkları izinle saklıyorlar.

Facebook’a karşı işbirliği yapacak
Google, Facebook’tan hisse almak konusunda Microsoft’a yenildi. Ancak, Google’ın Linkedin ve Friendster gibi 100 milyon kullanıcısı olan rakip sitelerle takım oluşturacağı konuşuluyor. Google’ın OpenSocial planı, yazılım geliştiricilerin bu tarz ağlarda çalışacak uygulamalarını yaratmasını daha kolaylaştırıyor. Böylece bu siteleri Facebook’dan daha çekici hale getirmeyi hedefliyor.

Google Phone 2008'de geliyor


2008'in ortalarında Google, cep telefonu üreticileri ve şebeke sağlayıcılarının işbirliği ile içinde Google yazılımları bulunan bir cep telefonunu pazara sunma istiyor. Haberin kaynağı ise Wall Street Journal.

Habere göre Google iki hafta içinde planlanmış cep telefonu hakkında detayları açıklayacak. Wall Street Journal'a göre telefon Google Maps ve Google Mail gibi hizmetleri destekleyecek. Google işletim sistemi olarak Linux kullanacak.

Halil Mollaoğlu
CHIP Online

Google'ın yeni hedefi ne olacak?


Google şimdi de telefonlara göz dikti. Dünyanın en büyük arama motoru Google, bu kapsamda e-postadan video paylaşım sitesi YouTube’a kadar uygulamaları telefona dahil edecek. Internet dünyasının en büyük şirketi Google, arama alanındaki liderliğini geliştirdiği diğer uygulamalarla cep telefonu alanına taşımayı hedefliyor. Wall Street Journal’in haberine göre, ilk aşamada haritadan video paylaşım sitesi YouTube’a kadar tüm uygulamaların cep telefonlarına uyumlaştırılması söz konusu olacak. Google’in özellikle ABD’de GSM şirketlerinin tepkisiyle karşılaşması bekleniyor. Google ayrıca, Güney Kore’den LG ve Tayvan’dan HTC gibi cep telefonu üreticileriyle görüşerek, uygulamalara uyumlu telefonların geliştirilmesini de gündeme getirdi. Google’in Avrupa ve ABD’de de GSM operatörleri nezninde yaptığı girişimlerle, belli bir konuşma süresinin üzerine çıkan kişilere verilen telefonların Google özellikleriyle donatılmış olması planlanıyor. Eklenecek özelliklerin başında e-posta, video paylaşımı YouTube ve harita hizmeti Google Maps yer alıyor. Google daha sonra ise yazılım kodlarını diğer yazılımcıların kullanımına açarak uygulamayı özendirmeyi hedefliyor.

Kaynak: Star Gazetesi

Araştırmacılar Derneği'nden bir ilk


Araştırmacılar Derneği, pazarlama ve kamuoyu araştırmacılığında kaliteyi yükseltmek adına çok önemli bir ilki gerçekleştiriyor: Güvenilir Araştırma Belgesi (GAB). Dernek üyelerinin doğrudan katılımlarıyla geliştirilen Güvenilir Araştırma Standartları ve bununla ilgili oluşturulan Güvenilir Araştırma Belgesi, başka sektörlere de örnek oluşturabilecek bir mesleksel özdenetim süreci.

Güvenilir Araştırma Belgesi, özünde Araştırma - Araştırma Kullanıcısı - Araştırma Şirketi üçgenindeki güven zeminini sağlamlaştırma taahhüdüdür. GAB; güvenilir pazarlama ve kamuoyu araştırmalarına ulaşmak için sağlam mesleksel ölçütlere (*) uyulduğunun geçerli belgesidir.

Güvenilir Araştırma Standartları’na uyan firmalar, bağımsız denetim şirketi Bureau Veritas’ın yıllık denetiminden geçtikten sonra uygunluk durumlarını belgeleme yetkisi alırlar. Bu araştırma şirketlerine Pazarlama ve Kamuoyu Araştırmacıları Derneği tarafından ‘Güvenilir Araştırma Belgesi’ verilir.

GAB markasını, sadece Pazarlama ve Kamuoyu Araştırmacıları Derneği’ne tüzel üye olan ve çalışmalarında Güvenilir Araştırma Standartları’nı uygulayan Araştırma Şirketleri taşımaya hak kazanır.

22 Ekim 2007 tarihi itibarı ile GAB taşıyan araştırma şirketleri:

1. Akademetre
2. Bulgu Araştırma
3. Etik Araştırma
4. GfK Türkiye
5. Ipsos KMG
6. Method Research Company
7.Nielsen

Otomobilde ve Yakıtta Yeni Dönem...


Uzay Yolu filmlerinin otomobilleri gerçek oluyor. Tasarım açısından uzayı hatırlatan modelleri bir süredir yollarda görüyoruz; ancak uzay teknolojisine sahip petrol yerine hidrojeni yakıt olarak kullanan modellerin trafiğe adım atması yeni bir konu.

Bu alanda Japon Honda öncü markalardan biri; yaklaşık 8 yıl önce başladığı hidrojen teknolojisini kısa bir süre önce FCX olarak hayata geçiren marka, bu modelden sınırlı sayıda üreterek kiralama yöntemiyle satışa sundu. Deneme niteliğindeki bu modelin ardından yeni FCX modeli üzerine çalışan Honda, görünümüyle de uzay filmlerini hatırlatan bu modeli 2009 yılından itibaren satışa sunmaya hazırlanıyor. FCX öncelikle Japonya ve Amerika'da leasing yani kiralama yöntemiyle satılacak.

Tokyo yakınlarındaki Honda'nın ünlü Motegi yarış pistinde test ettiğimiz FCX, gazetecilere sıra dışı bir tecrübe kazandırdı. Öncelikle otomobil, gerçekten etkileyici bir tasarıma sahip. Gövdesi bir hayli iri olmasına rağmen far dizaynı sayesinde birden 'uzay' çizgisine bürünen otomobil, bir bakıma üzerindeki teknolojiyi haber veriyor. İç mekânda da güncel Civic modelini hatırlatıyor; ama tamamen sıra dışı bir dizayn söz konusu. Vites kolu, el freni küçük birer butondan ibaret.

Bu otomobilde bir marş motoru bulunmuyor; kontağı açmanızla birlikte çalışıyor. Ancak çalıştığını anlamak için ekrandaki İngilizce 'yola hazır' ifadesine bakmak zorundasınız. İşte o kadar sessiz çalışıyor. Çünkü FCX'te petrolle çalışan bir motor yok. Özel yakıt tankına yüksek basınçla sıkıştırılan 171 litre hidrojen 'fuel cell' teknolojisiyle ayrışarak lityum iyon pillere enerji depolanıyor. Fren yaparken de eğim aşağı inerken de bataryaya ekstra enerji girişi sağlanıyor. Bu sayede araçtan 129 beygir güç elde ediliyor. Gaz pedalına bastıkça petrolle çalışan bir motorun homurtusuyla kıyaslanmayacak türden, robotların çıkardığı sesleri andıran elektronik sesler yayılıyor.

Konsept olarak üretilen otomobilin henüz çarpışma testleri yapılmadı. Ancak otomobilin son hızı gerçekte 160 km/saat. Bir depo hidrojenle 570 kilometre yol alabilen FCX, Honda'nın çevreye yönelik çalışmalarında kilometre taşlarından biri. Hybrid, doğalgaz, bioetanolle çalışan otomobiller de geliştiren Honda, henüz zorunlu olmayan ve Avrupa'da Euro 5, Amerika'da Tier II standartlarını karşılayan yeni dizel motoru I-DTEC'i de modellerinde kullanmaya başladı.

Gelişmiş robot Asimo gibi teknolojilerle de öne çıkan Honda, bir yandan insan beyninden geçenleri 5-6 saniye farkla algılayan robot üzerinde çalışırken bir taraftan solar teknolojisiyle kısa sürede petrole benzer yakıt üretilmesi, biyogenetik teknolojisini kullanarak biyo ethanol yakıtı üretilmesi gibi konular üzerine yoğunlaşıyor. m.taslicali@zaman.com.tr

Hidrojenle Çalışan Otomobil 'Ayyıldız' 93 km Hıza Ulaştı


Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin geliştirdiği hidrojenle çalışan otomobil 'Fransa Shell Eco Maraton' adlı yarışa davet edildi

Aracın hızı son denemelerde 93 kilometreyi buldu. ÇÜ'de 8 makine, 2 elektrik-elektronik, 2 endüstri ve 1 çevre mühendisliği bölümü öğrencisinden oluşan proje grubunun geliştirdiği hidrojenle çalışan ve adı 'Ayyıldız' konulan otomobil, Fransa'daki yarışmalarda boy gösterecek. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu'nun (TÜBİTAK) Hidromobil 2007 yarışlarında Türkiye 2.'si seçilen ÇÜ'lü öğrenciler, Fransa Shell Eco Maraton yarışlarına davet edilmenin sevincini yaşıyor. Hızı son denemelerde 93 kilometreyi bulan aracı gruptaki Volkan Gülhan sürüyor; çünkü 13 öğrenci arasında en zayıfı o.

Çukurova Üniversitesi'den 1 danışman öğretim üyesi ile 13 öğrencinin hazırladığı hidrojenle çalışan otomobil, yarışta oldukça iddialı. Çevre Mühendisliği Bölümü öğrencisi Neslihan Yuca, aracın aksilik olmazsa Fransa'da birinci olacağını düşünüyor. Hidrojen enerjisinin çevreyi kirletmemesi sebebiyle yoğun ilgi gördüğüne dikkat çeken Yuca, hem aracın çevreye duyarlılığı hem de saatteki hızının gelişimi için aralıksız çalıştıklarını kaydetti. ÇÜ Makine Mühendisliği Bölümü Otomotiv Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kadir Aydın üniversitelilerin aracın çalışmasında kullanılan 14-15 bin Euro'luk pilleri temin etmek için sponsor bulduklarına dikkat çekiyor. 60 bin YTL'ye mal olan aracı pistlere indirmeyi başardıklarını kaydediyor.

Tıpta Türk Devrimi


Türkiye'de kanamayı birkaç saniye içinde durduran karışım geliştirildi. Karışım, özellikle hemofili, yani kanı zor pıhtılaşan hastalar için hayati önemde...
Bitkisel ürünlerden oluşan karışımın klinik deneylerini Hacettepe Üniversitesi Hematoloji Bölümü yaptı.
Ürün, Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsat alırken, Genelkurmay Başkanlığı da kanamayı durduran karışıma dair çalışmaları yakından izliyor.
Özellikle hemofili hastaları için hayati önem taşıyan karışımı, doktor olmayan İbrahim Cahit Fırat isimli bir kişi geliştirdi.
Beş bitkiyi karıştıran Fırat, elde ettiği karışım kanı durdurunca, bunu incelemeleri için Hacettepe Üniversitesi Hematoloji Bölümü'ne götürdü.
Bilimadamları klinik testlerin sonucunda, karışımın bir ağ oluşturarak kanı durdurduğunu teyit etti. Karışım ıslak tampon ve kapsül olarak piyasaya sunulacak.
Kazalarda tıbbi müdahale gelene kadar yaranın üstüne konulan ürün, kanamalı diş tedavilerinde de sonuç verdi. Diş tedavisinde kapsül olarak uygulanan karışımın yan etkisi bulunmuyor.

Bilimadamları temkinli
Ürün henüz bir ilaç değil. Bu nedenle bilimadamları karışımı "ara ürün" olarak tanımlıyor. Ancak karışım şimdiden Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsat aldı. Bakanlık ayrıca ürünü ambulanslarda bulundurma kararı aldı.
Çalışmaları Genelkurmay Başkanlığı da yakından izliyor. Genelkurmay, özellikle dağlık bölgelerde çatışmada yaralanan askerlere, tıbbi müdahale yapılana kadar uygulanabilecek bir çözüm olarak görüyor. Genelkurmay Başkanlığı'nın üretici firma ile görüşmeleri sürüyor.

Transistör



Dünyanın en hızlı transistörü...Amerika'da geliştirilen bu transistör 604 GHzfrekansta çalışabiliyor. Diğer bir deyişle saniyede 604 milyon işlem yapabiliyor ve kullanılmakta olan en hızlı transistörden tam üç kat hızlı.

Ekran



Teknoloji hız kesmiyor. Ve şimdide yer kaplamayan rulo tv....Görüntülemede "OLEDs", yani organik led teknolojisi kullanılmış, gazete kağıdı kalınlığında kıvrılabilir ekran.

Duş



Suyun basıncı ile çalışan, pil veya elektirik gerektirmeyen ışıklı duş başlıkları...Suyun basıncı ile çalışan bu ışıklı duş başlıkları, suyun sıcaklığına göre renklerini değiştiriyorlar.

Klavye



BluetoothLazer Sanal Klavye...Şarjlı pillerle 120 dakika çalışabilen 64 tuşlu bu 'Q' sanal klavyeyi kullanabilmek için sadece görüntünün oluşacağı düz bir alan gerekli. Üstelik tuşlarda 'beep' sesli!


Lamba



LED ( Işık yayan diyot ) teknolojisiyle üretilmiş süper ışık kaynakları...Yeni nesil aydınlatma araçlarında artık plastik kılıflarından çıkarılarak daha verimli hale getirilen ' LED ' adı verilen elektronik parçalar kullanılıyor. 22 watt bir elektrik gücü ile 45 - 65 watt arası ışık gücü almak artık mümkün. Sistemin ömrü ısınan bir eleman olmadığı için 50,000 saate kadar, yani yaklaşık olarak 35 seneye çıkıyor.

Kapı



(Geçebileceğiniz şekilde açılabilen otomatik kapılar..Yatay çubukların uçlarında bulunan sensörler sayesinde çubuklar geçeceğiniz kadar açılıp, ısı yalıtımında yüksek başarı sağlıyorlar.)

Taharet Musluğu



(Dünyada bir ilk.. FOTOSELL© TAHARET MUSLUĞU
Elinizi her uzatışta 10 saniye süreyle su verir ve otomatik kapanır.Maksimum hijyeni,su tasarrufu ve sağlamlık.4 adet AAA kalem pille 1 yıldan fazla çalışır.)

El sabunu



(Hijyen günümüzün sorunu. Bir kullanımlık ve hijyenik şartları yerine getiren ürünler revaçta..Ve işte tek kullanımlık sabun.. 18 metre boyunca mükemmel temizlik. 3-4 cm koparın ve kullanmaya başlayın. Bitkisel bazlı rulo, kullan at sabun.)

Kesme Tahtası



(Ev kadınlarının büyük yardımcısı olmaya aday bir icat.. Yemeklerin lezzeti artacak.. Kesme tahtası üzerinde doğradığınız malzemenin ağırlığını görebiliyorsunuz.)

Hızma



(Güzel bayan nefes aldıkça, pervane dönüp elektrik üretiyor ve şiddetine göre led parlıyor.)

Elbise



(Bu elbise tam 444 adet elektronik devre ihtiva eden plaketten yapılmış. Gün boyu güneş ile şarj olan elbise, geceleyin ise değişik renk ve şekillerde olmaya başlıyor. Üstelik bu ışık oyunları bir bilgisayarla değiştiriliyor.)

Yüzük



(Yeni çıkacak bu yüzükler sayesinde, doğum günlerini, evlilik yıldönümlerini unutmayacaksınız. Son 24 saat içinde her saat, parmağınızı 10 saniye boyunca 120 dereceye kadar ısıtıyor.)

Bilgi Toplumu Dönüşüm İhalesi Peppers&Rogers'ın

Türkiye'nin e-Dönüşüm süreciyle bilgi toplumu hedefine yakınlaşmasını sağlamak için, bir stratejik danışman belirlenecekti. Son haberlere göre, Bilgi Toplumu Stratejisi ihalesini, Peppers&Rogers kazandı. Tabii yabancı bir danışman firma seçilmesi de, dönüşüm planının ulusallığı üzerine tartışma yarattı. Ülke dinamiklerini yeteri derecede anlayamayan yabancılarla yürütülen bazı çabaların yetersiz kalması, özellikle ekonomi alanında sıklıkla tecrübe ettiğimiz bir sorun. Yine de, bilişim alanında gerekli adımların bir türlü atılmadığı, e-Türkiye değil e-Devlet'in öne çıkarıldığı bir ortamda, bu ihale ve bir danışman belirlenmiş olması umut verici.

BİLGİ EKONOMİSİ VE TÜRKİYE

Özgür Uçkan

İstanbul Bilgi Üniversitesi

Tel: 0212 216 22 22 / Faks: 0212 216 84 45 / e-posta: ozguru@bilgi.edu.tr

Oyunun kuralları değişti. Küresel ekonominin yeni kurallarını, ekonomik değerlerin bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan devrim niteliğindeki gelişim ile artan dolaşım yeteneği belirliyor. Bilginin kesintisiz, hızlı ve uluslararası ölçekte entegre ağlar üzerinde dolaşımı ve paylaşımının ekonomik değer yaratması üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz. Bir ülke bu küresel ağ içinde ne kadar değer, yani bilgi yaratır ve bu bilgiyi ağın geri kalanıyla ne kadar eşzamanlı ve uyumlu bir biçimde paylaşırsa, o kadar rekabet avantajına sahip oluyor.

Yeni kuralların geçerli olduğu bu oyunun adı “Bilgi Ekonomisi”… Yani, bilginin ekonomik ve insani kalkınma için etkili bir biçimde kullanıldığı bir ekonomi

Bilgi Ekonomisi: Bir “Bina” Kurmak

Bilginin dolaşımı ve paylaşımının insani ve ekonomik kalkınmanın, dolayısıyla da küresel rekabet avantajının temel dinamiği haline gelmesi görece yeni bir olgu. Bu olgu, “bilgi ekonomisi” kavramıyla konumlanmakta. Bilgi ekonomisi, hem mevcut sosyo-ekonomik eğilimlerin bir ürünü, hem de bir ulusal politika seçimi, politik bir hedef ya da vizyon olarak tanımlanabilir.

Genellikle ekonomide ileri teknoloji ve özellikle de BT kullanımıyla karıştırılan, oysa bunun ötesinde, tüm sosyo-ekonomik süreçlerde bilginin yarattığı değeri karakterize eden bilgi ekonomisinin, üzerinde hemen hemen uzlaşılmış dört temel direği bulunuyor:

1. Yerel ve küresel bilginin ekonominin tüm sektörlerinde yaygın ve etkili kullanımını özendiren, girişimciliği teşvik eden, bilgi devriminin yarattığı ekonomik ve sosyal dönüşümlere izin veren ve onları destekleyen uygun bir ekonomik dürtünün ve kurumsal rejimin yaratılması ve bilgi toplumunun hukuksal altyapısının oluşturulması;

2. Kaliteli eğitim ve yaşam boyu öğrenimin herkesin erişimine açık olduğu, yetenekli, esnek ve yaratıcı insanlardan oluşan bir toplumun yaratılması;

3. Toplumun tüm kesimlerinin erişimine açık, etkili ve rekabetçi bilgi ve iletişim hizmet ve araçlarının oluşturulmasını sağlayan, dinamik bir bilişim altyapısının, tam rekabete açık ve yenilikçi bir bilişim sektörünün kurulması;

4. Hızla büyüyen küresel bilgi stokuna katkıda bulunan, bu stoku yerel ihtiyaçlara uyarlayan, yeni ürünler, hizmetler ve yeni iş yapış tarzlarının yaratılmasında kullanan şirketleri, bilim ve araştırma merkezlerini, üniversiteleri, düşünsel üretim odaklarını ve toplumun tüm örgütlü kesimlerini kapsayacak bir biçimde inovasyon ve girişimciliğin desteklendiği etkili bir ulusal inovasyon sisteminin ve iş ortamının yaratılması

Ama “binayı kuran” bu dört temel direğin yanı sıra, “çatıyı çatacak” beşinci ve gizemli bir “orta direk” de var: bir ucunda bilgi toplumu ve bilgi ekonomisini hedefleyen bir “ulusal irade”nin oluşumunu tetikleyecek siyasal iradenin, diğer ucunda ise toplumun tabanında aşamalı olarak yaratılacak ve bilgi toplumunun dinamiklerini oluşturacak olan “kültür”ün yer aldığı bir eksen…

Bu “binayı kurmak” için, bir ülke üç zor görevle karşı karşıya bulunuyor:

§ Öncelikle, bilgi-temelli ekonomiyi kurmak ve kalıcı kılmak için tutarlı, çok yönlü bir ulusal strateji geliştirilmeli. Böyle bir stratejinin anahtar unsuru ise, değişime ve bilgi paylaşımına açık bir kavramsal çerçevenin ve yönetsel modelin geliştirilmesidir.

§ İkinci olarak, özel sektör, eğitimciler, bilim adamları, inovasyon geliştiriciler, sivil toplum, medya ve diğer kesimler dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerini kapsayan ve etkin katkılarını sağlayan bir strateji geliştirilmeli ve uygulanmalı.

§ Üçüncü olarak, bilgi temelli ekonomiye geçişte başarının ekonominin anahtar sektörlerinin işbirliğine, koordinasyonuna ve dengeli gelişimine bağlı olduğu göz önünde tutularak, ağ yapılanmasına ve bilgi dolaşımına uygun bir altyapıyı kapsayan koşullar sağlanmalı.

Kısacası, daha çok ve daha kaliteli bilgiyi özgürce ve bir an önce paylaşmak zorundayız…

Bilgi Ekonomisi ve Bilgi Özgürlüğü

“Bilgi Ekonomisi” kavramı, bilginin ekonomik ve toplumsal değer yaratması mantığından hareket eder. Ancak özgürce dolaşan ve adil bir biçimde paylaşılan bilginin değer yaratabileceği, dolayısıyla bilginin sınır tanımadan erişimi, yayımı, kullanımı, paylaşımı ve üretiminin mümkün olmadığı bir coğrafyada “bilgi ekonomisi”nden söz edilemeyeceği açıktır.

Türkiye’de ne kamu yönetimi ne de iş yönetimi süreçlerinde henüz sanayi devriminin merkezi yönetsel modeli tümüyle aşılabilmiş değil. Oysa artık hükümetlerin, kurumsal yapıların, kültürlerin etkileşime girdiği tek bir yönetsel süreç söz konusu: tüm ağları yatay koordinasyonla birbirine bağlayan, gayri merkezi, devasa bir bilgi ağı

Bu bilgi ağı katılımcı bir temelde etkinleştirilmeksizin ne yönetmek mümkündür ne de toplumsal ve ekonomik bir değer yaratmak. Çünkü bilginin paylaşımı iktidarın paylaşımıdır. Bilgiye erişim özgürlüğü, ya da daha yaygın kullanımıyla “Bilgi Özgürlüğü” yönetebilirliğin koşulu haline gelmektedir.

Son yıllarda giderek daha sık yaşadığımız krizlerin en temel nedenlerinden birinin aslında hepimiz farkındayız: şeffaf olmayan, katılıma kapalı, büyüdükçe etkisizleşen ve verimsizleşen, yolsuzluk ve israf ekonomisini tetikleyen bir kamu yönetimi. Aşırı merkeziyetçilik ve “sır” saplantısı, ne yazık ki çok uzun bir süreden beri devletin ruhuna sinmiş durumda.

Devletin kendini yüceltmesinin ve yurttaşlarıyla kulluk temelinde bir ilişkiyi dayatmasının bir göstergesi olan gizlilik saplantısı, genellikle "ulusal güvenlik" gibi "hassas" gerekçelerle meşrulaştırılmaya çalışılsa da aslında "yurttaşlara duyulan güvensizliğin" en somut ifadesidir. Böyle bir yönetsel yapıda demokrasi ve katılımdan söz edilemeyeceği gibi, ekonomik faaliyetin rekabetçi ve adil işleyişinden de söz edilemez.

Gerek kamu yönetiminde şeffaflığın, hesap verebilirliğin ve katılımın sağlanması, gerek bilgi temelli ekonomiye işlerlik kazandırılması, gerekse yargı sürecinin şeffaf ve adaletli bir biçimde işleyebilmesi için, temel insan hak ve özgürlüğü olarak kabul edilmesi gereken “bilgiye erişim özgürlüğü”nün, anayasayla ve özel bir bilgi edinme hak ve özgürlüğü yasasıyla hukuki güvence altına alınması bir zorunluluktur.

Katılımcı, yolsuzluk ilişkilerine kapalı, etkin, sorgulanabilir ve şeffaf bir kamu yönetimi; yurttaşların, sivil toplum kuruluşlarının ve iş dünyasının kamu bilgilerine erişiminin, dolayısıyla karar alma, uygulama ve denetim süreçlerine katılımının hukuki güvence altına alınması anlamına gelen “bilgi özgürlüğü” uluslararası standartlarda kanunlaştırılmaksızın, bilgi toplumu ve bilgi ekonomisinin gelişimini beklemek bir hayal olur.

Bilgi Ekonomisi ve Politika Ağları

Ekonomi gibi, kültür, politikalar, topluluk ilişkileri, her türlü örgütlenme de, ağ biçimi yapılanmalar içinde, akışların, bağlantıların, hızın, dolaşımın ve paylaşımın egemen olduğu “paralel evrenlerini” yaratmaya başladılar. Bu paralel evrenlerin iletişim boyutu, zaman-mekanın fizik boyutu ile etkileşime girerek gerçek etkilerde bulunuyor. Farklı ve çok çeşitli hedeflere yönelen sivil toplum kuruluşlarının, hemen her konuda oluşan yurttaş inisiyatiflerinin, sektörel birliklerin, siyasi oluşumların örgütlenme modellerinde ağların kazandığı konuma bir bakın. Başka türlü bir araya gelmesi zor insan toplulukları, ağların sunduğu bağlantı imkanı sayesinde herhangi bir duyarlılık alanında son derece hızla örgütleniyor, etkileşime girerek çeşitli eylemlerde bulunuyor.

Artık iletişim temel bir eylem biçimi haline geldi. 11 Eylül bile gücü mesajının sınırlarının çok ötesinde bir iletişim eylemi değil miydi? Siyasal eylem, iletişime ve yarattığı etkileşim imkanına dönüşüyor.

Ekonomi, “diyalektik ikizi” politika gibi, iletişimin örgütlenmesi olarak ağ faaliyeti haline geliyor. Sadece ekonomik faaliyetlerin kendisi değil, ekonominin değer yaratabilmesi için ihtiyaç duyduğu uygun ortam da ağ yapılanmasıyla oluşabiliyor. Hizmet, ürün, pazar bilgisinin dolaştığı ve değere dönüştüğü ekonomi ağları, hukuktan rekabet koşullarının yaratılmasına bir çok temel sorunun çözümüne, dolayısıyla iş yapma ortamının oluşturulmasına odaklanmış “politika ağları” olmaksızın doğru yapılanamıyor. Ekonomi-politika ağlardan geçiyor.

Politika ağlarının başarısı, belli bir faaliyet alanında ortak yarar gözetilerek saptanmış spesifik hedeflere yönelik olarak ürettiği politikaları, ilgili tüm tarafların yeterli temsiliyete sahip katılımı ve uzlaşısından kaynaklanan güçbirliği sayesinde “yapılabilir” kılmasında yatar. Ağ modeli, şu ya da bu amaçla toplanan ve devlet katında yetkiye, statüye sahip olmasına rağmen “kararlarını” bir türlü politikaya dönüştüremeyen “üst kurullar”ın yapısından farklıdır. Çünkü etkili bir politika ağının temeli, politika üretilen alan paydaşlarının özgür ve adil katılım imkanına dayanır. Ağdaki düğümleri oluşturan ortaklıklar, paydaşlıklar arasındaki iletişim yoluyla varılan uzlaşı temelinde, yatay koordinasyon mekanizmalarıyla işleyen gayri merkezi bir etkileşim modelidir bu.

Türkiye’de bilgi ekonomisinden kamu yönetiminin yeniden yapılanmasına demokratikleşmeden kalkınmaya hemen her alanda katılımcı politika ve karar verme ağlarının oluşturulması hayati bir önceliktir.

Bilgi Ekonomisi ve Ağ Yönetişimi

Bilgi diğer ekonomik değerlerden farklı bir yapıya sahiptir. Bilgi aslında bir “kamusal değer”dir. Bilginin değer yaratması paylaşılmasıyla mümkündür. Dolayısıyla tekelleşme eğilimi, bilgi ekonomisinde diğer ekonomilere oranla çok daha yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Bilginin devlet ya da pazar güçleri tarafından tekelleştirilmesi, olsa olsa bir “kıtlık ekonomisi” yaratabilir. Çünkü bilginin dolaşımı ve paylaşımının engellenmesi, bir “ağ ekonomisi” olan bilgi ekonomisinin özüne aykırıdır.

Bilişim ve iletişim teknolojilerinin yarattığı baş döndürücü çevrim hareketi, gerek pazar güçlerini gerekse kamu sektörünü bilginin ekonomik değer yarattığı bir ekonomiye doğru çekmektedir. Ancak bilgi ekonomisine geçiş, yalnızca yeni teknolojileri kullanmakla değil, ekonomik, toplumsal ve yönetsel bir paradigma dönüşümüyle mümkün olabilir. Sanayi devrimi ve ulus-devletin merkeziyetçi yönetsel paradigmalarıyla bilgi ekonomisi ve bilgi toplumunu gerçekleştirmek, “yetkili ağızlardan” duymaya alıştığımız asılsız bir iddiadan ibarettir.

Bilgi ancak ağlar üzerinde dolaşıma ve paylaşıma açılarak değer yaratabiliyorsa, bilgi ekonomisini ve bilgi toplumunu hazırlayacak olan ekonomik ve yönetsel model de ağ biçimi yapılanmalar temelinde şekillenmelidir.

Ağlar, bürokrasi tarzı hiyerarşik örgütlenmelere ya da pazar koşullarına tabi salt çıkar temelli örgütlenmelere alternatif oluşturan bir sosyal koordinasyon biçimidir. Ağ biçimi yapılanmalar arasındaki yatay koordinasyon, ilgili tarafların katılımını kolaylaştırmakta ve sosyal yarar katsayısını artırmaktadır. Ağ biçimi yapılanmalarda gayri merkezi koordinasyon arayışlarından doğan uzlaşıya dayalı sosyal yönetişim alanı, genellikle "ağ yönetişimi" olarak adlandırılmaktadır.

Bu yönetişim tarzının baskın yönelimi, koordine edilmesi ve dengelenmesi gereken birbirine bağlı çıkarlar etrafında buluşmak, etkileşim biçimi ise kamu aktörleri, özel sektör ve sivil toplum paydaşlarının çoktaraflı anlaşmalarıdır. Bu bakımdan ağ yönetişimi özü gereği gayri merkezi, yatay koordinasyona dayalı, esnek ve katılımcı bir yönetsel modeldir. Bir ağın ancak onu oluşturan düğümler arasındaki karşılıklı ilişki ve etkileşim imkanı sayesinde mümkün olabilmesi gibi, ağ yönetişimi de onu oluşturan paydaşlara sunduğu demokratik katılım imkanları ölçüsünde hayat bulabilir.

Bir tür "katılım forumu" olarak ağ yönetişimi, demokrasiyi kalkınma için bir araç haline getirmeden kendinde bir amaç olarak konumlayarak, bilgi ekonomisi hedeflerini, yani demokratik bir ortamda ekonomik ve sosyal kalkınmayı mümkün kılabilir.

Bilgi Ekonomisi ve Ortaklıklar

Örgütsel ve yönetsel modellerde köklü dönüşümler yaşanıyor. Bilgi çağının yeni yönetsel paradigmaları rekabet ve işbirliği kavramları arasındaki geleneksel karşıtlığı ortadan kaldırıyor. Internet temelli iletişimin dijital altyapısı ve çevrimiçi etkinlikler karar verme, yönetme ve hizmet sunma modellerini dönüştürüyor. Bu dönüşüm, ağ yapılanmalarının bağlantı imkanını toplumsal ilişkilerin ve iş yapma ortamının temeline yerleştirerek, rekabet ve işbirliğini aynı zaman - mekan boyutunda mümkün hale getiriyor. Bilgi ekonomisinin paradigmaları, kesintisiz iletişimin ve sürekli ilişkinin koşul olduğu bir faaliyet ortamını dayatıyor.

Bir ülkede bilgi ekonomisine geçişi sağlamanın ve bilgi toplumunu yaratmanın yolu, karar verme, politika ve strateji geliştirme, iş yapma süreçlerinde çok taraflı ortaklıklardan geçiyor: hükümet, kamu sektörü, iş dünyası, tüm çeşitliliği içinde sivil toplum kuruluşları, yurttaş inisiyatifleri, sendikalar, üniversiteler, medya gibi bir çok paydaşı, yani toplumun örgütlü tüm kesimlerini dahil eden, giderek bütün yurttaşları örgütlenmeye cezbeden ve toplumun yapısını dönüştüren ortaklıklar…

Tüm paydaşların çıkar ve sorumluluklarının dengelendiği, katılımcı, gayri merkezi ve yatay koordinasyona dayalı demokratik bir ağ yönetişimi, bilgi ekonomisinin gelişmesi için en uygun yönetsel modeli sunuyor. Bu paradigma dönüşümünün önündeki en büyük engel ise, sanayi toplumunun kazanan – kaybeden ikilemine koşullanmış rekabetçi ekonomik ilişkilerine ve merkeziyetçi dikey örgütlenme modeline dayalı zihinsel yapı.

Bu durum, merkeziyetçiliğin ve hiyerarşinin kökleştiği ülkemiz için özellikle geçerli. Herkesin kazanabileceği etkili bir işbirliğini mümkün kılacak yönetsel modeller ve buna uygun zihinsel çerçeve henüz oluşmuş değil. Bu katılımcı ortaklık yapısı kolektif zihinde karşılığını bulmamış da olsa, gerek kamu gerekse özel sektörde bilgi ekonomisi paradigmalarının yaratacağı etkililik ve verimliliğe yönelik ciddi bir talep var. Kamu sektörü iş dünyasına benzemeye çalışırken, iş dünyası da kamusal yarar ile ilgili alanlarda giderek daha çok faaliyet göstermeye başlıyor. Sivil toplum kuruluşları, yurttaş inisiyatifleri gibi çok taraflı örgütlenmeler ise, doğaları gereği gayri merkezi yönetsel modele daha yakın duruyorlar.

Bu çekim hareketini, taraflar arasındaki bu yakınlaşmayı toplumun en geniş kesimlerinin üzerinde uzlaştığı politika ve stratejilerle değerlendirip, ortak bir amaca, ortak sorumluluk ve dengelenmiş çıkarlara, karşılıklı güvene dayalı, çok paydaşlı bir ortaklık modelini ulusal ölçekte hayata geçirmemiz gerekiyor.

Bilgi Ekonomisi ve Toplumsal Erişim

Bilgi temelli ekonominin küresel ölçekte büyümesi, tüm ülkeler için önemli fırsatlar sunduğu gibi, ülkeler arasındaki eşitsiz rekabetten kaynaklanan ciddi sorunlar da doğuruyor. Hala geniş çapta yoksullukla savaşan, siyasi, yönetsel ve ekonomik kurumları zayıflık içinde olan ve ekonomik örgütlenmenin merkezi biçimlerinden yeni tarz örgütlenmelere geçişte güçlükler yaşayan ülkeler bu sorunları daha derin yaşıyor.

Bilginin yarattığı ekonomik değerlerin ülke sınırları içinde eşit ve adil bir biçimde paylaştırılamaması bilgi ekonomisine geçiş sürecini baltalıyor. Bilgi ekonomisinin paradigmalarına uygun yetenekli insan kaynağının yaratılması, toplumun en geniş kesimlerine yayılmış bir “bilgi kültürü”nden, “bilgi okuryazarlığı”ndan geçiyor.

Bu bağlamda, merkeziyetçi yönetsel modellerin terk edilememesi yüzünden bir türlü nasıl koordine edileceği bilinemeyen, stratejik öncelikleri ve işleyiş süreçleri belirlenemeyen “e-Türkiye girişimi”nin, katılımcı bir platformda geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Bu kapsamlı projenin, gerek “eAvrupa+” programı, gerekse bilgi ekonomisi yönelimli demokratik bir insani ve ekonomik kalkınma stratejisi çerçevesinde ele alınması, ülkemiz için hayati önceliği olan bir ulusal politika konusu.

Bir yandan, "eAvrupa+" planına entegre, kapsamlı bir "e-Türkiye" programı, hukuksal, kurumsal ve teknolojik altyapılarıyla gerçekleştirilirken; eşzamanlı ve bağlantılı bir biçimde, en çok yoksunluk içinde bulunan kesimlere öncelik tanıyarak, tabandan tavana ve yatay koordinasyon içinde bütünsel olarak geliştirilecek, merkeziyetçi olmayan, demokratik bir insani, sosyal ve ekonomik kalkınma modelini hayata geçirmek zorundayız.

Gerek diğer ülkelerle aramızda gerekse sınırlarımız içinde giderek büyüyen dijital ve kültürel uçurumun önüne geçmemiz için, fizik, dijital, insani ve sosyal kaynakları eşitlikçi ve adil bir temelde oluşturmamız; yani bilişim teknolojilerini ve bağlantı imkanını, içerik geliştirme donanımını, bilgi okuryazarlığı ve yaşam boyu öğrenim fırsatlarını, yeni örgütlenme ve sosyal ilişki modellerini herkesin erişimine sunmamız gerekiyor.

Bu hedef, birbirleriyle ilişkili iki önceliği dayatıyor: bilgi ekonomisi ve bilgi toplumuna uygun katılımcı yönetsel paradigmaların kamu yönetimi başta olmak üzere tüm örgütlenme biçimlerine hakim olması; etkili ve rekabetçi bilgi ve iletişim hizmet ve araçlarının oluşturulmasını sağlayan dinamik bir bilişim altyapısının, yenilikçi bir bilişim sektörünün kurulması

Bilgi Ekonomisi ve Hukuksal Altyapı

Bilgi ekonomisi ve bilgi toplumuna geçiş, ülkemizin “mega projesi” “e-Türkiye” girişiminin de temel hedefidir. Bu projenin önünde duran en büyük engellerin teknik ve hukuksal altyapı sorunları olduğu konusunda ise hemen herkes uzlaşmaktadır. Bir ülkede bilgi ekonomisine geçişin sağlanması ve bilgi toplumuna ulaşılması hedefleri, bilgi ve iletişim teknolojilerini herkesin erişimine açacak bir teknik altyapının yanı sıra, bu hedefleri mümkün kılacak bir hukuksal altyapının da kurulmasına bağlıdır. Bu altyapının adil ve eşitlikçi olması, insani ve ekonomik kalkınmaya uygun bir ortam yaratması, ülkenin küresel rekabet avantajını desteklemesi ise, hukuk devleti ilke ve normlarına uygun olarak geliştirilmesine bağlıdır.

E-Türkiye girişiminin hukuksal altyapısının oluşturulması amacıyla, e-imza, kişisel verilerin korunması, siber suçlar, bilgi edinme hakkı gibi bir takım yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi bir süredir siyasi iktidarların gündemindedir. Ama genellikle Avrupa Birliği’ne uyum zoruyla gündeme gelen bu düzenlemelerin hâlâ merkeziyetçi yönetim paradigmalarıyla ele alınması çözümden çok sorun yaratacak gibi görünmektedir. Asıl sorun kanunlaştırma sürecinin kendisinde yatmaktadır. Bu süreç, şeffaf olmayan, düzenlemelerin etkileyeceği tarafların katılımına ve denetimine kapalı, toplumsal fayda amacı yerine merkezi iktidarın kendini koruma güdüsüyle yönetilen, uluslararası tutarlılık gözetemeyen, kısa vadeli çıkarlarla etkilenmeye açık bir yapıdadır. Hele konu bilişim, teknoloji, inovasyon gibi hukukun uyum göstermekte güçlük çektiği alanlar olunca, RTÜK örneğinde olduğu gibi irrasyonel sonuçlarla karşılaşılabilmektedir. Avrupa Birliği’ne uyum, yalnızca müktesebat alanında değil, kanunlaştırma sürecinin demokratik ve katılımcı bir temelde iyileştirilmesine yönelik Birlik politikası konusunda da gözetilmelidir.

E-Türkiye’nin hukuksal altyapısı, baskıcı ve olumsuz düzenlemelerden özenle kaçınılarak, bilgi toplumu ve bilgi ekonomisini teşvik edici olumlu düzenlemelere öncelik verilerek, ilgili tüm tarafların etkin katılımıyla gerçekleştirilmelidir. Bu düzenlemelerin hızla gelişen teknolojiler tarafından kısa sürede işlevsizleştirilmemesi için mümkün olduğunca esnek ve minimalist bir yapıda olması gerekir. Ayrıca her düzenlemeden önce, söz konusu düzenlemenin kısa, orta ve uzun vadede sosyo-ekonomik açıdan hangi sonuçları vereceğini ortaya koyan kapsamlı “hukuksal risk analizleri”nin yapılması, toplumsal fayda açısından büyük önem taşımaktadır.

Bilgi Ekonomisi ve “Ulusal Sözleşme”

Türkiye’de bilgi ekonomisi ve bilgi toplumuna geçiş, hayati bir öncelik taşıyor. Hızla rekabet avantajlarımızı güçlendirmek; üretkenliğimizi ve kalite standartlarımızı yükseltmek; milli geliri artırmak ve adil bölüşümünü sağlamak; sürdürülebilir istihdam kanallarını yaratmak; ulusal eğitim ve öğrenim sistemimizi iyileştirmek zorundayız. Bu yüzden de, bilmek, daha çok bilmek ve bu bilgiyi paylaşmak zorundayız. Çünkü ancak özgürce dolaşan ve adil bir biçimde paylaşılan bilgi değer yaratır.

Bu değer platformunun oluşması, ulusal ölçekte dağınık bir çok ağı birbiriyle konuşturmak, anlaştırmak ve senkronize etmekten geçiyor. Tüm kurum ve kuruluşlarıyla kamu ağları; sektörel birlikler, organizasyonlar ve ticari kuruluşlar bünyesinde işleyen iş dünyası ağları; sivil toplumun ülkenin sosyal, ekonomik ve siyasi hayatında etki yaratma yeteneğine sahip dinamik kesimlerinin kurduğu ağlar… Bu ağlar bilişimin etkin ve akılcı kullanımıyla, bilgi yönetimi ve sistem entegrasyonuyla, ama her şeyden önce toplumun en geniş kesimlerinin güçbirliği ile uyumlaştırılmalı ki, bilgi ekonomisinin paradigmalarına uygun, katılımcı ve etkili ulusal karar verme ve politika üretme ağları yaratılabilsin.

Bilgi ekonomisi ve bilgi toplumuna geçiş, bir ulusal irade ve seferberlik konusu olarak algılanmak zorunda… Bilgi ekonomisi ve bilgi toplumunu gerçekleştirmiş, uluslararası toplumda hak ettiği saygın yeri almış bir Türkiye için, katılımcı bir temelde konumlanmış politika ve stratejiler doğrultusunda ulusal seferberliğin derhal başlatılması gerekiyor. Daha da önemlisi, bu seferberliğin, konjonktürden etkilenmeyen, toplumun en geniş kesimlerinin uzlaşısını temsil eden, hukuksal meşruiyete sahip ve bağlayıcı bir “Ulusal Sözleşme” ile sonuçlanması bir zorunluluk olarak beliriyor.

Gündelik politikalarla kaybedecek vaktimiz yok. Dünya her gün biraz daha hızlı dönüyor…

Yayınlananlar

Dosyalar

9. kalkınma Planı.İş Planı.Kosgeb destekleri 1.Kosgeb destekleri 2.Kosgeb arge destekleri.Kosgeb Tekmerleri.Motivasyon.Hayaller.Tübitak teydeb destekleri.Oslo Klavuzu Işığında Yenilik.Frascati Klavuzu Işığında Ar-Ge.Problem Çözme Teknikleri.Proje Yönetimi.Toplam Kalite Yönetimi.Matriks Organizasyonlar.Fikri Mülkiyet Hakları.Marka nedir?.Marka başvurusu.Marka koruma.Bitki Islahçı Hakları.Patent Bilgisi.Verimlilk.6.çerçeve programı.Kobilerin 6.çerveve programına katılımı.6.çeçeve programında uluslararası işbirliği.
6.çerçeve programı projesi hazırlama .6.çerçeve programı projesi sunma ve değerlendirme.Finansal Analiz.Örnek Finansal Analiz.Finansal Başarısızlık.Sermaye Piyasası Kurumu.İnsan Kaynakları Yönetim Sistemi.AB'ye Özel sektörün intibakı.AB Çevre Müktesebatı.Stratejik Planlama.Bilgi Toplumu Stratejisi.Tarım Stratejileri.Kriz Yönetimi .EU Lobbying.Bilgi ekonomisinin reddettikleri.Teknokentler.Bilgi Ekonomisi.E-Ticaret'e Davet.TİKA Teknik Yardım Projeleri.Fikri Mülkiyet Hakları.Proje Yönetimi.Endüstriyel Tasarım Tescili.Tübitak Proje Destek Süreci.Pazar Araştırması ve Planlaması.Örgüt Yönetimi.Makale Yazma.Bilimsel Araştırma Teknikleri.


Yurtdışı Pazarları
Azerbaycan. Moğolistan. Türkmenistan. Kırgızistan. Kazakistan. Özbekistan. Ukrayna. Moldava. Romanya. Gürcistan. Makedonya. Bosna-Hersek.


Vizyon 2023 Teknolojik Öngörüleri
Strateji Belgesi. Üretim. Tasarım. Savunma Havacılık Uzay. Nano. Mekatronik. Malzeme. Enerji ve Çevre. Biyoloji ve Genetik. Bilişim.

Genel Bilgiler

FELSEFE
Dinler Tarihi.Atatürkçülük.
BİLİM
TOPLUM Dunya ekonomi tarihi.GIDA ÇEVRE SAĞLIK TARIM Bitki Islahı.MALZEME TEKNOLOJİ Nano Teknoloji.Bilgisayar Ağ Temelleri.ENERJİ TAŞIMACILIK UZAY Yıldızların İç Yapısı ve Evrimi.
SANAT
ROL MÜZİK EDEBİYAT YEMEK Denizlerimizdeki Balıklar.
SPOR
YAZ KIŞ MÜCADELE